21 Mart 2015 Cumartesi

şizofren..

şizofren

şizofren

şizofren

Sizi şizofreniyle tanıştıralım  (!)

•Şizofreninin tedavisi yoktur.
• Şizofrenler çalışamazlar.
• Şizofren i kişilik bölünmesi demektir.
• Şizofrenler tehlikeli ve saldırgandır.
• Şizofreni erken bunama demektir.
• Şizofrenler hastalıklarını kendileriyle birlikte yaşayanlara bulaştırırlar.
• Şizofrenler tembel ve güvenilmez insanlardır.
• Şizofreni karakter zayıflığından ve iradesizlikten ortaya çıkar (“hasta yeterince çaba gösterseydi bu durumun üstesinden gelebilirdi”).
• Şizofrenlerin her söylediği saçma olacaktır.
• Mahalledeki şizofrenler çocuklarımıza zarar verebilir.
• Şizofrenler sanıldığından daha da tehlikelidir.
• Şizofren kişi uygulanan tedavinin işe yarayıp yaramadığı hakkında sağlıklı fikir yürütemez.
• Şizofrenlerin ne zaman ne yapacakları belli değildir (“bunların sağı solu belli olmaz”).
• Şizofrenler kendi hayatları hakkında mantıklı kararlar veremezler (kimin yanında, nerede yaşamak istedikleri gibi).
• Şizofreni, anne babanın hatalı tutumu nedeniyle ortaya çıkar.
• Şizofreninin sebebi fazla mastürbasyon yapmaktır.
• Şizofrenlerin çocukları da şizofren olur.
• Şizofreni ömür boyunca ağırlaşarak devam eder.

Bu bilgilerin içinde bir şizofreni hastasına ait olanına rastlayamazsınız. Çünkü yukarıda verdiğimiz bütün maddeler şizofreninin geçmişten günümüze üzerinde hikaye uydurmayı sevdiğimiz ilginç bir hastalık olmasından kaynaklı ortaya çıkan mitlerdir.

Gerçekte ise şizofreni, düşünüş duyuş davranış bozukluklarıyla seyreden; daha çok gençlik yaşlarında ortaya çıkan bir hastalıktır. Hastalar etrafındaki insanlardan ve gerçekliklerden uzaklaşmış kendi dünyalarında yaşarlar ve bazı semptomlar veya antipsikotiklerin yan etkileri dışında genel belirtiler göstermezler.

Her ilin meyvesiyle Bakırköy’ün delisiyle meşhur olması, psikiyatrların en az hastaları kadar deli olduğu fikri –aynı zamanda hastaların deli olduğu fikri- damgalamayı ne kadar sevdiğimiz gerçeğini destekler.

Damgalama toplumun bir arada yaşarken ortaya çıkardığı farklılıkların oranına göre değişir.’99 da yayımlanan bir makalenin dediğine göre bu hastalığın görülme oranı %1. -Bu da her tıp fakültesi dönemine 3 kişi düşürür (!)-%1 ne azımsanacak kadar az ne de kabul görecek kadar çoktur. Toplum da bu yüzden dışlama, damgalama yoluna gider.


1098527 10151834536779560 789308551 n 300x168 Şizofren mi Kaçın (!)


Şizofreni kişilik bölünmesi, zayıf kişilikli olma, zeka geriliği veya tembellik değildir!
Sanılanın aksine bir şizofren çalışabilir. Ancak onun iş görememesinin sebebi artık hastalığı sebebiyle iş bulamamasıdır.

Aynı şekilde mitlerden biri olan şizofreninin çift kişilik hastalığı olduğu fikri şizofreni kelimesinin anlamında yatmaktadır. Şizofreni kelime anlamıyla ayrılmış, bölünmüş akıl demektir. Burada düşülen yanılgı kelimelerin birinci sözlük anlamlarını değerlendirerek kişilik bölünmesi hastalığını şizofrenlere yakıştırmaktır ancak kişilik bölünmesi apayrı bir konudur. Şizofreni kelimesindeki ‘ayrık akıl’ın anlatmak istediği ise kişinin aynı anda iki gerçekliğe inanmasıdır.

Bunamayla ilişkili mitin cevabı da yine bir yanlış isimlendirme de gizlidir. Şizofreninin bir dönem demansprecox (erken bunama) olarak isimlendirilmiş olması bu kanıyı yaratmıştır.

Açıkçası beklediğimizin aksine şizofreni, gelişmekte olan ülkelerde hem daha az hem de iyi(hafif-iyileşmeye daha yatkın) denebilecek seyir göstermektedir. Bunun yanında her türlü sosyoekonomik sınıfta görülebilmektedir. Hastalıkta genetik faktörlerin etkisi önemli olsa da hasta anne babanın çocuğu mutlaka şizofren olacak diye bir kaide yoktur.

Şizofren olanın çocuğu da şizofren olur mitini yıkmak için genetik geçişin %10-20 lerde etki gösterdiğini söylememiz yeterli olacaktır. Çünkü bu oran bize çocuğu şizofren yapacak kadar netlik verebiliyor olsaydı kanserin birçok çeşidi için de çocuğu doğmadan hasta ilan edebilirdik.

Genetiğin etkisine rağmen başlangıç dönemlerine göre 3′e ayrılmış durumdadır şizofreni:
- çocukluk dönemi başlangıçlı: daha çok 20li yaşlarda başlayan tip.
- geç başlangıçlı: 40 yaş üstünde başlayan tip.
- çok geç başlangıçlı: 60 yaş üstü başlayan tip.

Bu sınıflandırmada dikkat edilmesi gereken husus, “çocukluk dönemi başlangıçlı şizofreni” ile “çocukluk şizofrenisinin karıştırılmaması olacaktır…

Belirti ve bulgular nelerdir?
Doğuştan itibaren görünmüyor olsa da hem genetik faktörler hem de çevresel faktörlerin etkisiyle oluşan bir hastalık olduğu için, hastalığın ortaya çıkışına kadar ve bundan sonraki evre için belirtiler mevcuttur.

- Hastalık öncesi kişilik-uyum

Her türlü psikolojik stresle oluşabilir. Kişi sessiz, uyumlu bir yapıdadır ve arkadaşı önemli ölçüde azdır.

- Klinik belirti ve bulgular

Tipik genel semptomlar yoktur. Yani her hastada gözlenen semptomlar tıpatıp aynı değildir.

Bunun yanında yapılan gözlemlere göre;
-Bu cümleleri mit sahiplerine atfediyoruz…
“Bilinç ve yönelim yerindedir. Zekada belirgin bir gerileme yoktur.”  Fakat soyutlama yetisinde ağır yıkım olan hastalarda zekada gerilik de görülmektedir.
Hastanın dikkati, ilgisi çabuk dağılır, sorulara geç ve yanlış cevaplar verir.
Düşüncede hezeyana kapılma gibi;
Duygulanımda afektif veya duygusal küntlük gibi;
Algılamada, İllüzyon ve halüsinasyon gibi;
Bilişsel işlev ve davranışlarda, erken bunama gibi problemler vardır.

*Dünya sağlık örgütü WHO’ya göre, en önemli belirti, “iç görü yoksunluğu“dur. Kişi
hasta olduğunu kabul etmez mesela.

Semptomlar da kendi içinde pozitif ve negatif olmak üzere iki türdür.
Pozitif semptomlar; sürekli ağlama veya gülme, evham, kafiyeli konuşma gibi normal işlevin üzerinde seyreden bulgular iken,
Negatif semptomlar bakımsızlık, güçsüzlük, insanlardan kaçınma, duygulanımda eksiklik gibi normal işlevlerde görülen azalmalardır.

Birçok alt tipi olan hastalığın güncel tedavisinde; daha çok “dopamin varsayımı”na göre etki ettiği söylenen ilaç tedavisi yanında psikoterapi ve psikososyal tedaviler birlikte kullanılır. Dikkat edilmesi gereken mühim konu; akut dönemde hastaların intihar(özkıyım) girişimleridir. Bu nedenle, hastalığın akut döneminde hastanede yatmaları önem arz etmektedir.

Bu yazıda dikkatinizi şizofreni nedir ne değildir konusuna çekmek doğru bildiğiniz yanlışlarınızı düzeltmek istedik.

Bir sonraki yazımızda şizofreni için aranan bir suçlu olan ‘dopamin’i ve suç ortaklarını konuşacak, tedavi yöntemlerine değineceğiz.

Bizimle kalın!

Soner ALINCAK
Ayşe Selma ATEŞ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder