19 Mayıs 2015 Salı

Cihazlarla Çoklu İş Beyinde Çöküşe Neden Olabiliyor!

Cihazlarla Çoklu İş Beyinde Çöküşe Neden Olabiliyor!

cihaz
PC’nizin başına oturdunuz ve bitmez tükenmez emaillerinizi okumaya tam başlayacaksınız ki, telefonunuz çalmaya başlıyor. Telefona cevap verir vermez, bu sefer de tabletiniz sizden ilgi bekliyor…
21.yüzyıldaki iş hayatı Whac-a-mole adlı deliklerden çıkan nesneleri bir ‘çekiç‘ yardımıyla vurarak puan kazanmaya dayalı elektronik oyun gibi anlarla dolu! Ama insanların ekranlar arasında gidip gelmenin bir etkisinin olmadığını düşündükleri çoklu iş, beyinde çöküşe neden olmakta!
 Araştırmacılar, insanların hem laptop, hem akıllı telefona, hem de televizyona aynı anda bakıp da gördüklerine odaklanıp, hatırlamaya çalışsalar da bu kadar çok şeye aynı anda odaklanmanın onlara yararsız olduğu ve onların tek bir alete bile odaklanamadıklarına inanmaktalar.
Bir araştırmada, 10 gönüllünin beyinleri esefhalogram adlı bir monitöre bağlanıyor ve onlara bakışlarını takip eden bir gözlük veriliyor. İlk aşamada, onlara televizyondan 5 dakikalık BBC’de yayınlanan bir vahşi hayat belgeseli izlettiriliyor ve onlardan seyrettiklerini olabildiğince hatırlamaları isteniyor.
Daha sonra, televizyondan bir başka 5 dakika daha seyrettiriliyor ama bu sefer onlara bir laptop da veriliyor ve Paris’de bir tatil için ayarlamalar yapmaları isteniyor. Son aşamada da, aynı işleri, tatil planında sürekli fikir değiştiren arkadaşından gelen çılgın mesajları akıllı telefondan cevaplamaları da isteniyor.
Bu Çoklu iş yaparken denekler, çok daha fazla ekran kullandıkları için onların bilişsel yükleri artıyor. Onlar sürekli ekranlar arasında değişim halinde oldukları için, televizyona bakmak için daha fazla vakit harcamalarına rağmen daha az bilgi ediniyorlar. Bilim insanları bunun nedenin; onların bir çeşit “mental çöküntü” haline  girdiklerini ve gördüklerini proses etmede zorlandıklarını düşünmekteler.
Bu araştırma, Copenhagen Üniversitesi’nde HeyHuman adlı  reklam ajansı ve Nörobilim Pazarlama Firması olan NeutroStrata için yapıldı. Çalışmayı yapan araştırmacılar, araştırmanın, az sayıda denekle yapılması ve emsal deneme yapılmamasından dolayı sınırlı bir deney olduğunu düşünmekteler.
Yine de araştırmadaki tespitler; farklı aletler arasında insanların dikkat bölünmesi yaşadıkları ve dikkat konusunda düşündükleri kadar iyi olmadıklarını gösteren daha önceki çalışmalarla aynı doğrultuda gözükmekte.
Ekim ayında yayınlanan bir İngiliz araştırma yazısında, yoğun bir şekilde çoklu iş yapan kişilerin beyinlerindeki karar verme ve dürtü kontrolü ile ilgili alan olan anterior singulat korteksteki gri maddenin azaldığının tespit edildiği yazılmıştı.
HeyHuman reklam ajansından Machen şunları söylüyor: “Şimdilerde mesajlaşma eşi görülmemiş bir seviyede. Kendimizi bitmek bilmeyen sabit bir dikkat dağınıklığı ortamı içinde hapsediyoruz.”

Kullandığım Cihazlar Beynimi Etkiliyor mu?

Kullandığım Cihazlar Beynimi Etkiliyor mu?

“Kullandığım Cihazlar Beynimi Etkiliyor mu?” diye sorarsanız…
cihaz1 Evet…  Ve muhtemelen “fantom-hayal mesaj sendromun”dan da sıkıntı çekiyorsunuz!
 İlk radyoydu. Sonra televizyon. Şimdi de fekalet habercileri, akıllı telefonların ve bağımlısı olduğumuz tüm diğer dijital cihazları kullananmanın  sonuçları hakkında ürkütücü tahminlerde bulunuyorlar. Peki, neden uyarılara bu sefer kulak asalım ki?
Utah Üniversitesi’nden bilişsel ve nörobilim profesörü Dr. David Strayer şunları söylüyor: “Geleneksel televizyon ve tabletiniz arasında taşınabilirlik dışındaki en büyük fark; sosyal özellik içermesidir. Twitter ve Facebook ya da email yoluyla, birileri sizinle her zaman, bir şekilde irtibatta olmaktadır.” Kansas Üniversitesi biliş konusunda psikolog olan Dr. Paul Atchley de şunları eklemekte: “Bizler tabiatımız gereği sosyal organizmalarız. Beynimizin ödül kısımını aktive eden sosyal enformasyondan daha ilginç neredeyse hiç bir şey yoktur. Beynimiz ayrıca yeni görüntü ve seslere (insanlık tarihinin çoğunda, bir predatörün-avcının varlığının işareti olabilir) ani bir sese tepki verecek şekilde de bağlantılara sahiptir. Dolayısıyla, vızıltı ya da bip sesi ya da patlayan ışık gibi bir şey, sizi tehdit belirleme sistemi içine sokar.
Ani bip sesini, yeni sosyal enformasyonun imâlı vaadi ile birleştirirseniz, beyninizi yaptığı işten alıkoyup, ilgisini çekecek neredeyse mükemmel, yok sayılamayacak, bir uyarcıya sahip olursunuz ve çabucak mesajlarınıza ya da emalinize bakıp, hem de bu işi yapabileceğinizi düşünyorsanız eğer, bunu aslında yapamazsınız.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) nörobilim dalında profesör olan Dr. Earl Miller: “Bir şeyden diğerine odaklandığınız her seferde, “değişme-gideri” diye adlandırılan bir şey oluşur. Beyniniz biraz bocalar ve dikkati dağılmadan önceki  haline geri gelmesi için de zaman gerekir.”
Miller: “Basit ve alışkanlık haline gelmiş bir şeyi yaparken bu, o kadar da büyük iş değildir. Omlet yaparken ya da kıyafetleri katlarken— Ancak beyniniz karmaşık bir problemi çözmeye çalışırken bunu ne kadar önemli olduğunu fark edersiniz.”
Yeni yapılan bir çalışmada, yaptığınız işe geri dönüp,odaklanmanızın, emailinizi kontrol etmeyi bıraktıktan 15-25 dakika arası bir zaman aladığı tespit edilir ve Miller’ın kendi araştırması da bu tarz çoklu işte alıştırma ile daha iyi olamayacağınızı göstermektedir. Aslında, kendilerini çoklu işte uzman gören insanlar bu konuda(yaptıkları işe geri dönüp, odaklanmada) oldukça kötü gözükmekteler.
Miller : “Her 5 dakikada ilginiz bölünüp de tekrar yaptığınız işe derinlemesine dalamazsınız. Gerçek anlamda içgörü, derin düşünmeden kaynaklanır.”
Buna kolay bir çözüm var gibi: Karmaşık bir şey yapıyorsanız, telefonunuzu ya da emailinizi kapatın!
Bu bazı insanlar için işe yarayabilir. Ancak, bir aleti her bir kaç dakikada bir kontrol etmeye beyniniz alışmışsa, dijital uyarılar tarafından rahatsız edilemeden de, beynin iş üzerinde odaklı kalmakta zorluk çektiğine dair kanıt mevcuttur.
Atchley:  “Fantom-hayaj mesaj sendromu diye bir şey var. Bir mesaj ya da bir uyarı duyduğunuzu zannedersiniz ama öyle bir şey yoktur.
Atchley: “Hayal mesajlar yetişkinlerin başına dert olurken, aslında bu fenomen, 20 yaş altındaki insanlar (çoğu akıllı telefonsuz bir yaşam nedir bilmezler) arasında da oldukça yaygındır.” Hayal mesajları duymasanız bile, siz halâ her birkaç dakikada bir refleksif bir şekilde aletinize bakma isteği içinde kendinizi bulabilirsiniz ve siz bu dürtüyü gözardı etseniz de, konsantrasyonunuz bozulacaktır.
PLOS One dergisinde yayınlanan 2014 yılında yapılan bir çalışmada, odaklanama becerisi konusu bir yana, “medyada çok iş”le ya da pek çok web sayfası, aplikasyonlar, programlar ya da diğer dijital uyarıcılarla aynı anda uğraşıp, çoğu vaktini harcayanların beyinlerinin düşünce ve duygu kontrolü içerdiği kısımlarındaki gri maddelerinin daha az olduğu tespit edilmiştir.
Londra Kolej Üniversitesi’nden bu araştırmayı yürüten ve araştırmanın baş yazarı Kepkee Loh şunları dile getirmekte: “Aynı yapısal değişiklikler, obsesif- kompulsif bozukluklar, depresyon ve endişe bozuklukları ile de ilişkilendirilir.”
Atchley, daha çok araştırmadan ortaya çıkan şeyin; pek çok cihazın aynı anda kullanılması, irade ve karar vermede önemli rol oynayan beynin prefrontal korteksini bombardıman ettiğini söylüyor ve şunu açıklıyor: “Prefrontal korteks, bizim aptalca şeyler (örneğin;abur cubur yiyip yemememiz ya da araba kullanırken mesajlaşıp mesajlaşmamız) yapmamızı engeller.”
Atchley: “İnsan beyninin bu kısmı, 20 yaşın başlarına kadar “tam olarak gelişmiş bağlantılarkuramaz.” Pek çok cihazın kullanımının çocukları ve ergenleri etkileyebilecek olması Atchley’i endişelendiren bir başka konudur.
Peki o zaman bunun tedavisi nedir?…
Atchley ve Strayer’in 2012 yılında yaptıkları ve yayınladıkları bir araştırma, doğada zaman geçirmek, teknoloji le geçirilen çok fazla zamanın odak-törpüsü etkilerini etkisiz hale getirebileceğini göstermektedir. Ayrıca, meditasyonun, odaklanmayı güçlendirici yararları da mevcuttur.
Strayer,telefonunuzu sessize almak ve her 30 dakikada bir gönderceğiniz maillerinizi yazmanızın cihazlarınızı kullanmada iyi bir strateji olabileceğini ve onların kölesi olmamız gerektiğini söylemekte.
Tabii ki, en son ve büyük teknolojilerin pek çok yararı mevcut. Arkadaşlarınla irtibatta kalmanın rahatlığı ve kolaylığı büyük bir şey. Ancak, dijital anlamda dikkat dağılmasının zararı söz konusu olduğunda pek çok soru ortada kalmakta.
Atchley: “Bir taraftan hesaplamalar yapmaya çalışırken, diğer taraftan da Twitter’da neler olup bitiyor’u merak eden bir Einstein düşünsenize!… Belirli bir iş üzerinde konsantrasyonunu kurmuş insanlar inanılmaz buluşlar yapmaktadır ve ben, bu cihazların bizim bu becerimizi elimizden alıp, almadığı konusunda endişeliyim.”

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Holografik Gerçekliğimiz...

Holografik Gerçekliğimiz

Bir Hologramda Yaşamak: Holografik Gerçekliğimiz
Collage of human head, molecules and various abstract elements on the subject of modern science, chemistry, physics, human and artificial minds
Dünyanın ve içinde yaşadığımız gerçekliğin somut ,fiziksel ve aynı algıladığımız gibi olduğuna inanarak büyürüz. Ancak, bu düşünce prosesi, sadece açıklaması zor olan çeşitli fenomenlerle bir illüzyon olduğunu fark ederken, ayrıca algılarımızla da bunun objektif bir gerçekliği yansıtmayan tamamen subjektif bir gerçeklik olduğunun farkındalığına varırız.
İnsanoğlu tarafından yakın tarihte elde ettiği bilgi ve enformasyondaki belirgin gelişmelerle, gerçekliği nasıl algıladığımız radikal bir değişimle formüle edilmekte.
Bir zamanlar madde parçacıklarının dağıldığı boş bir uzay olarak görülen evren, şimdi, bizim biyolojik ve teknolojik araçlarımız tarafından görülmeyen bazı ana gerçeklikten açığa çıkan holografik bir projeksiyon olarak kabul edilmektedir.
Holografik gerçekliğe dair kanıtlar, gözardı edilemeyecek kadar fazladır. Bunu daha çok kabul etmemizi sağlayan şey de; meditasyon, astral seyahat ya da dini amaçla (tanrıyı içinde hissetmek için) kullanılan psikoaktif maddeler-entojenler yolu ile bilincin ya da gerçekliğin basamaklarının üst hallerini yaşayanlar tarafından yapılan açıklamalardır.
Buna bir örnek vermek gerekirse; Paris Üniversitesi’nde 1982 yılında yapılan bir araştırmada, belirli şartlar altındaki atomaltı parçacıkların örneğin elektronların birbirinden ne kadar ayrı olsalarda birbiri ile hemen iletişime girdikleri tespit edilir. Onların birbirleri arasındaki mesafe ister 3 cm olsun, ister de 10 milyar mil olsun bu fark etmeyip, bir şekilde her bir parçacık diğerinin ne yaptığını biliyor gözükmektedir. Büyük fizik adamı David Bohm, bu tespitler altında objektif gerçekliğin mevcut olmadığına ve gözle görülen somut evren yerine, evrenin bir hayâl olduğu ve devasa ve inanılmaz derecede detaylı bir hologram olduğuna inanmıştır.
Bir hologram içinde tüm, parçalarda mevcuttur. Bütünü ne kadar bölseniz de, parçalar tümü ihtiva edecektir. Tıpkı üst- bilinç farkındalıklarının, küçük ya da total gerçeklikten ve gerçeklik Kaynağının kendisinden ayrı olarak gözüken her bir kısmın, Kaynağı ve vistavizyonunu-geniş perde sistemini (v.v.) ihtiva ettiğini göstermesi gibi.Holografik deneylerden ortaya çıkanlar neticesinde varılan sonuç; otonomi-özerklik ve ayrı olma özelliği bir illüzyondur ve herşey TEK BİR’dir.
TEKLİK, insan bilincinin aleminde açığa çıkan her bir ana inanç sisteminde, var olan bir kavramdır. Dolayısıyla, yakın zamandaki keşifler, açığa çıkmış gerçekliği uygun şekilde destekler niteliktedir ve aslında yeterince kanıt da göstermektedir ki; evrenin kendisi bir projeksiyondur, bir hologramdır. Eğer atomaltı parçacıklarının görülen ayrılığı bir illüzyon ise, bu şu anlama gelir;gerçekliğin daha derin bir seviyesinde evrendeki herşey sonderece, süregiden bir şekilde birbirine bağlıdır.
İnsan beynindeki bir karbon atomundaki elektronlar, yüzen her bir somon balıkla, atan her bir kalple, gökyüzünde parlayan her bir yıldızla bağlantılıdır. TEKLİK hakimdir, hükmünü sürer.
Holografik bir evrende, uzay ve zaman bile artık temel birimler olarak kabul edilmezler. Çünkü,gerçek anlamda hiç birşey birbirinden kopuk, ayrı olmadığı için lokasyon gibi kavramlar anlamını yitirir, zaman ve 3 boyutlu uzay, TV ekranındaki balık gibi görüntüler, bu derindeki düzenin projeksiyonu olarak görülmelidir. Gerçekliğin derin planında, geçmiş, şimdiki an ve geleceğin aynı anda mevcut olduğu bir çeşit süper-hologram mevcuttur.
 İçinde yaşadığımız 3 boyutlu evren, uzay ve zaman dışındaki temel gerçekliğimizden yaratılmış bir hologramdır. Dolayısıyla, bu, “gerçek” olan, BİRşeyin kopyasıdır ki bu da bizim hakiki özümüzün “gerçek”ten meydana gelmesi anlamı akla mantıklı gelmektedir. Bizim bilincimiz bize gerçek gelir. Bilinç herşeydir ve hiç birşeydir de. Herşey O ise, o zaman bilinç de O’dur.
 Holografik gerçeklik konusunu daha da geliştirmek için, şunları da değerlendirmeli:
  • Holografik evren neredeyse tüm paranormal ve mistik deneyimleri açıklamaktadır.
  • ÖlümeYakın Deneyimler, holografik evren tarafından açıklanmaktadır; ölüm, bir kişinin bilincinin hologram gerçekliğin bir seviyesinden diğer seviyesine geçmesidir.
  • Beynin mevcut nörofizyolojik modelleri yetersizdir ve sadece holografik model, kollektif bilinci hisseden ve diğer olağandışı fenomenleri deneyimleyen bilinç değişikliği durumlarındaki arketip deneyimler gibi şeyleri açıklayabilir.
  • Holografik evren modeli, paralel gerçekliğin ziyaret edildildiği gibi şeylerin olduğu, lucid- bilinçli rüyayı açıklar.
  • Eşzamanlılık, holografik model ile açıklanabilir. Bizim düşünce prosesimiz önceden düşünüldüğünden daha çok bu, fiziksel dünya ile derinlemesine bağlantılıdır. Ayrıca şunu da not alın; “eşzamanlılık”, yeni bir farkındalık ya da içgörüden önce zirveye çkma eğiliminde.
  • Telepati, özsezi, evrenle bir bütün olmaya dair mistik hisler ve hattâ psikokinezi holografik model ile açıklanabilir.
  • Holografi, beyinlerimizin çok küçük bir alanda çok fazla bilgiyi nasıl depolayabildiğini (beynimiz 280,000,000,000,000,000,000 bit bilgi depolayabilir) açıklayabilir.
  • Holografi, ayrıca, bizlerin nasıl hatırlayıp ve unutabildiğini, nasıl çağrışımlı belleğe sahip olduğumuzu, tanıdık şeyleri nasıl tanıyabildiğimizi, yeni becerileri nasıl transfer edebildiğimizi, “dışarda” bir dünyayı nasıl oluşturduğumuzu, “hayalet uzuv”a nasıl ve fotografik bir hafızaya nasıl sahip olabildiğimizi de açıklayabilir.
  • Beynin kendisi de o zaman,uzay –zaman dışı temel bir gerçeklikten yaratılan holografik bir projeksiyondur.

Himalaya Tuzu..

Himalaya Tuz

NEDEN HERKES DERHAL PEMBE HİMALAYA TUZU KULLANMAYA BAŞLAMALIDIR
Normal sofra tuzu dışında farklı ve daha sağlıklı bir sürü tuz çeşidi olduğunu biliyor muydunuz? Himalaya kristal tuzlarını duymuş muydunuz?
Bu sağlıklı ve doğal tuz direk olarak Himalaya Dağları’ndan gelmektedir ve son derece sağlıklıdır. Sofra tuzuna göre çok daha sağlıklıdır. Nedenini öğrenmek istiyorsanız lütfen okumaya devam ediniz.
tuzTarihçesi
Muhtemelen Himalaya kristal tuzunu bu kadar özel yapan şeyin ne olduğunu merak ediyorsunuzdur. Yaklaşık 200 milyon yıl önce, tam kristal deniz tuzu alanları lavlar ile kaplıydı.
Tuz uzun zaman boyunca bu el değmemiş bölgede kaldı. Buz kütleleri tuzları insanlardan ve de kirlilikten korudu. Uzmanlar pembe kristal Himalaya tuzunun Dünya’da bulunan en saf tuz olduğunu düşünüyorlar.
Mineraller ve Enerji
Himalaya kristal tuzu 84 tane eser mineral ve element içerir. Daha etkileyici olanı, tüm bu mineral ve elementlerin insan bedeninde de olmasıdır. Pembe tuz sodyum klorid, sülfat, kalsiyum, potasyum ve magnezyum bakımından zengindir.
Normal sofra tuzu ile karşılaştırıldığında, her bir porsiyondaki sodyum alımı çok daha azdır. Çünkü Himalaya tuzu daha az rafinedir ve parçalar çok daha büyüktür.
Bu şu demektir: Kristal Himalaya Tuzu her bir porsiyonda daha az sodyum içerir. Çünkü kristalleri, yüksek işlem görmüş sofra tuzundan çok daha az yer kaplar. Bu tuz ayrıca, gözenekli yapısı sayesinde titreşim enerjisini depolar. İçindeki mineraller koloidal yapıdadır. Yani hücrelerimizin içine alabileceği kadar miniktir.
HİMALAYA KRİSTAL TUZUN FAYDALARI
Bu tuzu tüketmek sağlık için çok faydalıdır. Aşağıda bunlardan bazılarını okuyabilirsiniz:
  • Damar sağlığını artırır.
  • Akciğerleri ve solunum işlevlerini destekler.
  • Hücrelerdeki pH dengesini düzenler.
  • Yaşlanma belirtilerini azaltır.
  • Sağlıklı uyumaya yardımcı olur.
  • Libidoyu artırır.
  • Kas kramplarını önler.
  • Cildin ve iç organların su ihtiyacına destek olur.
  • Kemik yapısını güçlendirir.
  • Kan basıncını düşürür.
  • Kan dolaşımına yardımcı olur.
  • Vücuttaki ağır metalleri atar.
HİMALAYA TUZU ve DİĞER TUZ ÇEŞİTLERİ
Deniz Tuzu
Deniz tuzu, sofra tuzuna kıyasla çok daha iyi olsa da yine de aşırı işlem görmüştür. Dahası, okyanuslar artık her zamankinden daha kirli. Büyük yağ atıklarını da düşünecek olursanız, problem daha da ciddi hali gelir.
Daha önce de dediğimiz gibi, Himalaya tuzu yıllar boyunca buz kütlelerinin altında el değmeden kalmıştır. Bu yüzden gezegendeki en saf tuz olarak kabul edilmektedir.
Sofra Tuzu
Diğer tuz çeşitlerine kıyasla, ticari sofra tuzlarında neredeyse hiç mineral yoktur. Sadece sodyum ve klorür vardır. İşleme sürecinde mineraller çıkartılır. Sonrasında tuz kimyasallar kullanılarak beyazlatılır. Nihayetinde de çok yüksek derecelere kadar ısıtılır.
Üreticiler vücudumuzun tam olarak sindiremeyeceği sentetik iyot eklerler. Tuza ayrıca topaklanmayı önleyici de katılır. Bu da tuzun su içinde çözülmesine engel olur. Bu maddeler tuzun vücudumuz tarafından emilmesini engeller; sonuç olarak da organlarda tuz yığılmasına ve birikimine sebep olur.
Bu birikimler pek çok sağlık problemlerine yol açar. Bilim adamları, vücudun işleyemediği her bir gr sofra tuzu tüketimi için 20 kat daha fazla hücre suyu kullanarak, fazla işlem görmüş tuz içindeki sodyum kloridi nötrolize etmeye çalıştığını kanıtladılar.
Tuzun bu kadar kötü nam salmasının nedenlerinden biri de budur. Sebep tuzun sağlıksız olması değildir. Sağlığımızı etkileyen sofra tuzudur. Ayrıca insanlar çok fazla miktarlarda işlenmiş tuz kullanmayı tercih ediyorlar. Bunlarda sağlıksız tuz çeşitleridir.
Problem tükettiğiniz tuz miktarı değildir. Önemli olan daha doğal ve az işlemden geçmiş olanını tüketmektir.
Bu yolla yemeklerinizi yaparken dilediğiniz kadar tuz kullanabilirsiniz. Yüksek kan basıncı ya da ilişkin diğer hastalıklardan korkmanıza gerek yoktur.

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Akdeniz Yemekleri Beyniniz için İyi Olabilir..

Akdeniz Yemekleri Beyniniz için İyi Olabilir

Yapılan yeni bir araştırmaya göre, kuru yemişler ve zeytinyağından zengin bir Akdeniz mutfağı yemeği yemek, yaşlılardaki bilişsel gerilemenin daha ileri yaşlara akdeniz ertelenmesine yardımcı olabilir.
Araştırmayı yürütenler, yaklaşık 300 kişi seçtiler ve 4 yıl boyunca Akdeniz yemeği yemelerini istediler. Aynı süre boyunca 145 kişiden de az yağlı yemekler yemelerini istediler. Akdeniz yemekleri yemek, et ve süt ürünlerinden az, sebze ve meyveden ise bol tüketmek, deniz ürünleri yemek demektir.
Araştırmada, Akdeniz beslenmesi yapanların 155’inden haftada 1 litre sızma zeytinyağı tüketmeleri istendi.  147 kişiden ise besinlerini günlük 30 grlık fındık, badem ve ceviz karışımıyla desteklemeleri istendi.
4 yılın sonunda, araştırmacılar her gruptaki kişilerin bilişsel işlevlerini karşılaştırdılar. Çalışmadaki insanların ortalama yaşları 67 idi.
Akdeniz mutfağıyla beslenen grubun, 4 yıl içinde bilişsel işlevlerinde gelişme gözlendi. Diğer taraftan az yağlı yemeklerle beslenenlerin bilişsel işlevlerinde düşüş görüldü.
Sonuçlar şunu göstermektedir: ileri yaşlardaki nüfusta, kuru yemişler ve zeytinyağı bakımından zengin Akdeniz mutfağı ile beslenme, yaşa bağlı bilişsel gerilemeyi önleyebilir.
Bilişsel işlev geriliği ve bunama sıkıntısı yaşayan insanların etkili tedavi eksikliği göz önüne alındığında, bu koşulların başlangıcını geciktirebilen ya da azaltabilen stratejilere ihtiyaç var. Yeni araştırmalar cesaret verici olsa da, araştırmacılar doğruluğunu teyit etmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu söylediler.
Araştırmacılar ayrıca, az yağlı beslenme uygulayanlara kıyasla Akdeniz yemeğiyle beraber sızma zeytinyağı tüketenlerin hafıza becerilerinde çok önemli gelişmeler olduğunu gördüler. Sızma zeytinyağı ve Akdeniz mutfağıyla beslenenlerin az yağlı beslenme uygulayanlara kıyasla, hafıza, akıl yürütme ve dikkatle bağlantılı bilişsel işlevlerinde de önemli bir artış gözlendi.
Araştırmacılara göre, Akdeniz yemeğinin ve ek besinlerin bilişsel işlev üzerindeki faydalı etkilerini açıklayabilecek birkaç mekanizma var. Mesela, fenollü bileşikler olarak bilinen, zeytinyağı ve kuruyemişlerde bulunan bileşikler, nöro bozulmaya sebep olan kimyasal süreçleri önleyebilir.
New York’ta bir dahiliye uzmanı olan, “Mikrobiyom Beslenme” kitabını yazan ve araştırmada yer almayan Dr Raphael Kellman, şöyle dedi: “Bu araştırma şunu göstermektedir. Bu besinler tüketildiğinde, zeytinyağı ve yemişler içindeki omega yağlar, beyindekiler hücreler de dahil olmak üzere hücre zarlarının durumunu iyileştirmede önemli bir rol oynamaktadır. Bu tür yağları bol tükettiğinizde, beyin işlevinizi geliştirirsiniz. Bu da nöro dejeneratif bozukluklara engel olabilir.”
Kellman: “Diğer taraftan, kişiler bu tür yağların tüketimini azaltırlarsa, beyin ve genel sağlıkları üzerinde olumsuz bir etki yapabilir. Araştırma ayrıca gösteriyor ki, yağa ihtiyacınız var. Ama önemli olan ne tür yağ tükettiğinizdir. Tüm yağlar eşit değildir. Örneğin, çok fazla doymuş yağ tüketmek hücre zarlarını olumsuz olarak etkileyebilir. Yani denge çok önemli” diye ekledi.

Bağırsak ve Beyin Ekseni..

Bağırsak ve Beyin Ekseni

Bağırsak ve Beyin Ekseni : Bağırsaklarınızı Düzeltin, Beyniniz Düzelsin
gut-brain-axisBağırsak sağlığı ve beyin sağlığı birbiriyle çok ilişkilidir!
Son zamanlarda neredeyse her hafta ya bir makale ya da tv programı, sindirim bölgesi ve vücudun geri kalanı arasındaki ilişkiyi anlatıyor. Bu aslında çok uzun zamandır biliniyordu ama artık hak ettiği ilgiyi buldu.
Bugün bağırsak beyin ekseni hakkında konuşmak istiyorum. Dr Datis Kharrazian: “Bağırsakların beyin sağlığıyla çok yakın ilişkisi vardır. Deneyimlediğiniz, hissettiğiniz ya da yaptığınız her şey beyin işlevlerinden biridir. Keyif alabilmek, algılamak, anlamak ve hayatı deneyimlemek, ateşleme oranı ve beyin sağlığınız ile ilgilidir” dedi.
BEYİN-BAĞIRSAK EKSENİ: Beyin Bağırsaklarınızı Nasıl Etkiler?
  1. Vagus siniri (10. Kafa siniri) ile iyi iletişim- Beyin sapı aracılığıyla olan beyin mesajlarının %90’ı (özellikle de sempatik sinir çekirdekleri) vagus sinirini etkiler. Bu yüzden de sindirim sisteminin “beyni” olan enterik sinir sistemi ile iletişime geçer. Bu da önemli sindirim işlevlerini tetikler. Mesela,
  • Bağırsak hareketi
  • Mide asit sekresyonu
  • Pankreatik enzimler
  • Safra kesesi kasılması
  1. Stres- Beyin stresi algıladığında, iyi bir sindirim için gerekli olan parasempatik tepki yerine ( dinlen ve sindir), sempatik tepki ( savaş ya da kaç) tetiklenir. Stres ayrıca,
  • İnce bağırsak geçiş süresini yavaşlatır
  • Aşırı bakteri gelişimini artırır
  • Bağırsak bariyerini tehlikeye atar
  • Kortizol tepkisi aracılığıyla inflammasyonu tetikler, bu beyne zarar verir, dolayısıyla da daha fazla strese yol açabilir. Dha fazla stress daha fazla inflammasyona yol açar ve böyle sürer gider.
  1. Vagus siniri ile kötü iletişim- vagus siniri ile kötü iletişim şunlara yol açar:
  • Bağırsaklardaki düşük kan akışı
  • Yukarıdaki nedenden dolayı hastalığa yol açan maya ve bakteri artışı
  • Yukarıdaki nedenden dolayı bağısak geçirgenliği (akıntılı bağırsak)
  • Yukarıdaki nedenden dolayı kronik düşük seviye inflammasyon
  • İnflamatuvar sitokin( bağırsak opiatları ve peptitleri yanısıra)kan-beyin bariyerini geçer.
  • Yukarıdaki madde sonucu “sızınıtılı” beyin bariyeri ve “aktive olmuş” mikroglia hücreleri (beynin bağışıklık hücreleri) oluşur.
  • Bu da inflame olmuş beyine yani azalan sinir iletimine ve depresyona neden olur.
  • Dolayısıyla vagus siniri ve beyin iletişimi azalır
  • Ve tüm döngü yeniden başlar
BAĞIRSAK- BEYIN EKSENİ : Bağırsaklar Beyni Nasıl Etkiler ?
  1. Bağırsağın kendini zehirlemesi- Glukozun laktik aside, suya ve de enerjiye dönüşmesi beklenir. Ama vücudunda aşırı Candida bakterisi ya da diğer mayalardan olan kişilerde bir fermentasyona uğrar ve alkol ve onun yan ürünü olan asetaldehite dönüşür.
  2. Faydalı mikropların zarar görmesi- antibiyotikler, doğum kontrol hapları, işlenmiş gıdalar, kimyasallar, stres vs. hastalığa yol açan maya ve bakteri artışına yol açar. Bu da şunalar yol açar:
  • Sızıntılı bağırsaklar
  • Kronik düşük seviye inflamasyon
  • İnflamatuvar sitokin ve diğer toksinler kan- beyin bariyerini geçerek hasar verirler
  • Inflame olmuş(iltihap) beyin
  • Azalan sinir iletkenliği
  • Depresyon ve azalan vagus sinir iletişimi
  • Ve tüm döngü yeniden başlar3. Gluteomorfin ve casomorfin- Bunlar buğday ve süt ürünlerinde bulunan glüten ve kazein proteinlerinin hatalı parçalanmasından kaynaklanan opiat benzeri maddelerdir. Bunlar hem çocuklarda hem de yetişkinlerde madde bağımlılığı semptomlarını kopyalayabilirler.
  1. Düşük Serum Sülfat-Sülfat, zehir giderme ve sinir taşıma(nörotransmitter- beynimizin ulakları) metabolizması için çok önemlidir. Patojenik-hastalığa yol açan mikropların aşırı artması sülfatı sülfite dönüştürebilir. Bu da onların faydalı değil zararlı olmalarına yol açar. Otistik çocukların çoğunda ciddi derecede sülfat eksikliği bulunmaktadır.
  2. Metabolik artıklar- Bağırsaklardaki patojenik mikroplar tarafından üretilen bu metabolik artıklar beyin için nörotoksin(sinir sistemi üzerinde zararlı etkisi olan zehirli maddeler) olurlar.

1 Mayıs 2015 Cuma

Brain Fuel Plus Urununun Icerigi..

Transcript

  • 1. Professional Team Sunar… Brain Abundance şirketi resmi olarak 2.ayında iken Türkiye’de de hızlı bir başlangıç yaptı. Ürünü tanıdıkça hızla yayılmasının sebebini anlayacaksınız. Biz Brain Abundance’te ilkleri başarmak ve Dünya’nın dört bir yanından tek ürün ile kalıcı gelir elde etmek isteyen herkese yardım etme amacıyla yolculuğa başlıyoruz. Bu yolculuk kolay bir yolculuk olmayacak! Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki “İyi bir zorluğa katlanmışım” diyeceksiniz… Önce şirketimizi tanıyın, sonra ürünümüzü ve en son kazanç planımızı. Özgürlük yolculuğumuzda bizlerle birlikte yürümek isteyen, beynini seven herkes için biz buradayız  Brain Fuel Plus Ürünümüzün İçindeki Maddeler Nelerdir? Brain Fuel PLUS - Beyin Beslenmesinde Son Nokta Brain Fuel Plus; Sağlıklı beyin fonksiyonunu korumaya yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Beyin besleme, destek ve sağlıklı beyin performansını en üst düzeye çıkarmak için en güçlü on üç maddeyi birleştiren bu alandaki ilk ve tek üründür. Firmamızın kurucularından Dr Pejman Behrouzi ile birlikte nörobilim, beslenme ve tıp bilimi alanlarında üst düzey uzman ekibimize, beyniniz için şimdiye kadar oluşturulmuş en kapsamlı ürün formülasyonu ile Brain Fuel Plus’ı ürettikleri için minnettarız. SENSORİL Brain Fuel Plus’ın formülünde gizlenen en büyük sırlarından biri… Sensoril, duygusal ve zihinsel stresi azaltmakta yardımcı olduğu, olumlu düşünce, sakinlik, rahatlatıcı, daha huzurlu ve daha iyi olacağına dair destek, kaliteli uyku, odaklanma ve zihinsel dayanıklılığı artırmak, hatta zihinsel berraklık ve konsantrasyonu teşvik etmede son derece etkili olduğu çok sayıda belge ile kanıtlanmış çok fonksiyonlu bir maddedir. Aslında, bilimsel araştırmalar, kadınlarda aşırı yemek yeme ve kilonun önemli bir nedeninin stres ile ilişkili kortizol seviyelerinin yükselmesi olduğunu göstermiştir. Bu stres genellikle beyindeki tatlı isteğini hareketlendirerek karbonhidrat ve yağların aşırı tüketilmesine neden olur. Sensoril ise; esenlik duygularını üretmeye yardımcı olan serotonin gibi beyin kimyasallarını
  • 2. aktive ederek stresten kaynaklanan sık sık atıştırma, tatlı ve gıda isteğine karşı direnç sağlar. Bu yönüyle kilo kontrolünde etkin rol alır. Sensorilin işlevi sadece aşırı stres, uyku bozukluğu ve ruh halini iyileştirmeye yardımcı olmak değil, Sensoril Brain Fuel Plus maddelerinin gerçek yıldızıdır. L-GLUTAMİN Belki de ürünümüzün adına en iyi uyan madde bu. L-glutamin beyin-kan bariyerini geçip beyine ihtiyacı olan enerjiyi sağlayan kan şekerinin dışındaki tek bileşiktir. Bu genel olarak beyin yakıtı olarak adlandırılır. Aslında, L-Glutamin, vücudun tamamında herhangi bir başka amino aside göre çok daha fazla metabolik süreçlerde rol oynamaktadır. Bunun zihinsel uyanıklığı teşvik etmede, ruh ve belleği geliştirmede, depresyon ve sinirlilikte yardımcı olduğu belirlenmiştir. Hatta IQ geliştirmek için ilk sırada gösterilmiştir. L-Glutaminin başka ilginç ve heyecan verici bir faydası da şeker isteğinin azalmasına ve alkolikler için kendi arzusu ile alkolden kurtulmasına yardımcı olduğu belirlenmiştir. RHODİOLA_ROSEA Beyninizde serotonin(beyinde ileti sağlayan bir madde) aktivitesini sağlayarak ruh halinizi iyileştirmek ve stabilize etmek için yardımcı olur. Beyninizde dopamin(beynimizde sinir iletimi sağlayan en önemli iletici salgılardan biri) aktivitesini sağlayarak daha olumlu, güvenli hissetme ve motive yapmak için yardımcı olur. Rhodiola Rosea yüksek konsantrasyonunun neşeli, daha az stresli ve daha güvenli hissettirme ve beynimizin daha uzun süreli sağlıklı kalması için nörotransmitterlerin engellenmesini sağlayacak benzersiz ve güçlü bir yeteneği vardır. ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ EKSTRESİ Klinik olarak üzüm çekirdeği ekstresinin yararlarından daha geniş ve güçlü bir içerik okunmamıştır. Kan beyin bariyerini geçebilen birkaç antioksidandan biri de üzüm çekirdeği ekstresidir. Üzüm çekirdeği ekstresi arterlerde plak oluşumunu önlemeye yardımcı olur, zihinsel uyanıklığı artırır ve beyinde nörotransmitter düzenleme kabiliyeti ile yaygın ve etkin bir şekilde tedavi amaçlı kullanılır. NİASİNAMİT "Yaşlanmayı durdurucu" olarak bilinen Niasinamit, öğrenme bozuklukları, anksiyete, hiperaktivite, uykusuzluk, saldırganlık, nevroz, depresyon, madde bağımlılığı, alkolizm, yaşlılık, baş ağrısı, yorgunluk, ve hatta mizah duygusu da dahil olmak üzere birçok sorunu tedavide yardımcı olmak için kullanılır. Brain Fuel Plus içindeki Niasinamit konsantrasyonu korumaya yardımcı olmak için beyin enerjisini düzenler, neşeli kalmanızı sağlar ve beyin yaşlanmasını yavaşlatır. VİTAMİN B-6 Yeterli miktarda Vitamin B-6 almak daha açık daha net ve daha güzel düşünmenizi sağlayarak depresyonu geçiştirmenize yardımcı olabilir. B-6 vitamini, oksijen taşıyan hemoglobin üretimi için gerekli olduğundan yeterince almıyorsanız odaklanma sorunu ve yorgun hissetmenize neden olabilir. Ama hepsi bu değil. Yaş ilerledikçe beyin küçülmeye başlar, bilişsel gerileme ve hatta Alzheimer hastalığına neden olur. Yapılan çalışmalar Vitamin B-6 nın beyin küçülmesini %90 oranında koruduğunu ve sağlıklı beyin süresini uzattığını kanıtlamıştır. GİNSENG Bir bitki kökünün ekstraktı olarak elde edilen ginseng, stresin fiziksel etkilerine karşı vücut fonksiyonlarının uyumuna yardımcı olmak için güçlendirici anlamına gelen en iyi ADAPTOJEN olarak bilinir. Çalışmalar; ginseng’in dejeneratif hastalıklardan kaynaklanan bozulmaya karşı beyni korumada, aynı zamanda belleği ve bilişsel fonksiyonları geliştirmede yardımcı olduğunu göstermektedir. Henüz GİNSENG ten başka beyin hücrelerini korumak ve kişisel fonksiyonlarınızı en iyi şekilde korumanızı sağlayacak daha güçlü bir ürün yoktur.
  • 3. ÇİNKO Çinko, büyüme, protein üretimi, hücre bölünmesi, DNA sentezi, bağışıklık fonksiyonu, yara iyileşmesi, kemik ve dişlerin oluşumu, cilt yenileme, beyin aktivitesi, uygun sinir sistemi fonksiyonu, erkek ve dişilik hormonları gibi hormonların eylem ve üretimi, İnsülin ve stres hormonları için gereklidir. Ne yazık ki insanların çoğu yeterli miktarda çinko almıyor. Yeteri miktarda çinko aldığınızda sorunları ortadan kaldırarak veya oluşmasını önleyerek hem vücudunuzu hem de beyninizi sağlıklı ve güçlü tutmaya yardımcı olacaktır. RESVERATROL Güçlü anti-aging faydalarından dolayı modern ”gençlik çeşmesi” olarak adlandırılan Resveratrol üzerinde yapılan çalışmalar aynı zamanda beyin kan akımını ve potansiyel beyin sağlığını arttırdığını göstermektedir. Resveratrol eşsiz özel bir antioksidandır çünkü sizin beyin ve sinir sistemini korumaya yardımcı olmak için kan-beyin bariyerini aşabilen birkaç maddeden biridir. Resveratrol ün hastalıkla mücadele, genç ve sağlıklı kalmak için anahtar konumda olan insülin seviyelerinin düşürülmesi de dâhil olmak üzere çok sayıda uygulama olarak benzer avantajlar sağladığı görülmüştür. Beyin ve diğer birçok organ için çok güçlü bir madde. ASTAXANTHİNE Gezegendeki en yararlı anti-oksidan olarak kabul edilen, aynı zamanda nörotransmitteri korumak için kan beyin bariyerini geçtiği ve respektörleri(hücre dışındaki bir sinyali hücre içine taşıyan bir protein) temizlediği, beyin sağlığınız ve beslenmesinde klinik olarak kanıtlanmış dünyadaki birkaç anti-oksidan biridir. Bu mucize madde beyin dışında vücutta birçok güçlü faydaları vardır. Astaxanthine gözlerde kataraktı önlemeye, kalp sağlığı, atletik performansı artırmaya ve hatta UV radyasyona karşı korumaya yardımcı olduğu kanıtlanmıştır. FENİLALANİN Vücut kendi sağlığı için proteinlerin yapı taşını oluşturacak çok önemli bir amino asite ihtiyaç duyar. Ancak kendisi bunu yapamaz. Bu ihtiyacını gıdalardan almak zorundadır. Ne yazıktır ki birçok insan yedikleri ile yeterince bunu alamamaktadır. Bu depresyon terapisi, Parkinson hastalığı ve benzeri birçok konuda klinik olarak bilinen ve incelenen en güçlü amino asittir. Çalışmalar insanlar Fenilalanin aldıklarında onların ruh halinin iyi yönde arttığını bildirmiştir. Zihinsel uyanıklığı ve hafızayı güçlendirir ve moralinizi düzeltir. FOLİK_ASİT Hafıza ve beyin gücünü artırmak ister misiniz? Folik asit hafızayı ve algılamayı geliştirdiği ve beyin işlem hızını artırdığı klinik olarak kanıtlanmış bir vitamindir. Aslında birçok çalışmalar folik asitin kalpdamar hastalıkları ve hatta Alzheimer gibi Anti-aging hastalıkları mücadele yeteneği keşfetmek için yürütülmektedir. VİTAMİN_B12 Son yıllarda klinik olarak üzerinde en çok çalışılan maddelerden biri… Vitamin B12 beynin uzun vadeli sağlıklı kalması için, gezegendeki en önemli birkaç maddeden biridir. Aslında çalışmalar vitamin B12 eksikliğinin beyin küçülmesi ve çok sayıda beyin ve sinir sistemi ile ilgili sorunlara yol açabileceğini göstermektedir. Yeterli miktarda B12 vitamini sağlandığında hafıza problemlerine neden olan depresyonu yok etmeye ve bilişsel gerilemeyi durdurmaya yardımcı olabilir. Brain Fuel Plus’ın diğer büyük bir yararı da budur.
13 BESİNİ AYRI AYRI ALIP PARA VERECEĞİNE BRAIN FUEL PLUS AL! HEM HESAPLI HEM 13 MADDE BİR KAPSÜLÜN İÇİNDE!!!""""""
BRAIN FUEL PLUS İLE BESLE BEYNİNİ!
Üzüm Çekirdeği,Sensoril,Astaxanthin,Vitamin B-12,L-Glutamin,
Panax Ginseng,Çinko,Rhodiola,Vitamin B-6,
Niacin,Folik Asit,L-Fenilalin,Resveratrol
****Beyin-Kan Bariyerini aşan Devrim Niteliğinde bir Beyin Besini****
www.dilekkilicarslan.com.tr
www.dilekkilicarslan.com
1 DAKİKANIZI AYIRIN ÜCRETSİZ FORMU DOLDURUN
www.dka.winwithba.com
iletişim: 0543 817 01 67