31 Mart 2013 Pazar

Yazı - Tura!...


"Kimseyi değiştiremezsin hayatta.
Ve kimse için de değişmemelisin.
Kimliğini kaybettiğin an, yaşamını çöpe attın demektir.
İstemediğin sürece hiçbir şey için ödün vermeyeceksin; Çünkü gün gelir verecek hiçbir şeyin kalmaz...
Her şeyi, sen istediğin için yapacaksın, başkası senden istediği için değil.
Ve sen, sen olarak kaldığın sürece, senin yanın da olanlar da mutlu olacaktır.
Bırak hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin seninle.
Yolun bitimine kadar gelmeleri şart değil.
Herkesin gidebileceği bir yol vardır.
Sen yeter ki, yanın da yer almayı bil.
Ne sen, kimse için mecburi istikamet sin, ne de bir başkası senin için...
Seninle gelmek isteyenleri yanına al.
Belki beraber, daha çok şey katabilirsiniz bu hayata.
Yanında ki seni mutlu ettiği sürece, kalsın hayatın da zorlama kendini.
Hayat, rahat ve anlayışlı insanlarla; Ve hayat, hak ettiği gibi yaşandığın da güzel...
Ve unutma, aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir..."

Charles Bukowski




29 Mart 2013 Cuma

Eksiği-Noksanı Tamamlama Becerileri...(1)


Pardayanlar, Mişel Zevako’nun eseri;

(“Pardayanlar’dan öğrendiğim değerler;

Şövalyeliğin özellikleri:

-Her şeyden önce kudret karşısında dalkavukluk etmemektir.
-Haklıdan yana olmaktır.
-Paraya –pula fazla önem vermemek, hele hele “İlkelerle çatıştığı zaman, maddiyatı mutlaka küçüm semek” tir.
-Giyimde temizlik ve uyum, şövalyeliğin yani Pardayanlar’ın en önemli özelliğidir.

Elbiseleri ;

“Eski fakat temiz”
”Yoksul fakat şıktır” tır.

İyi giyinmenin çok "Para" gerektirmediği, “Temizlik” kavramı; Eski olabilir üstünüz, 
bu durum, sizin elinizde değildir. Fakat pis olamazsınız; Çünkü bu sizin denetiminiz dahilindedir.

Güzel kadınlar uğruna, hele bir de bunlar zengin ve kudretli ise, ilkelerden fedakarlık etmemeyi, sevgilerin de ve aşkların da  “Samimi değillerdir”

Cesaret, Pardayanlar’dan öğrenilir ve en önemli özellik, “Cesur olan her zaman kazanır”

Bir başka ahlak kuralı;

‘Her ne olursa olsun, haksızlığa uğramışın yanında yer almaktadır’…“)

27 Mart 2013 Çarşamba

Yaşamı Kazanmak Kaça Patlar!...(7)


-“Kutsal Kitapta Vaiz; “ Ey genç adam, sevinçli ol ve gençliğinin günlerinde yüreğin seni sevindirsin, gönlünün yollarında ve gözlerinin gördüklerinde yürü, kederi yüreğinden çıkar ve kötülüğü bedeninden uzaklaştır” diyordu.

Çünkü;  O güneşin altında yaptığımız her şeyin, önünde sonunda boş olduğunu, nesillerin gelip geçeceğini, herkesin unutulacağını düşünüyordu.”

-“Aslında hayatımızı söylediklerimizden çok, söylemediklerimiz belirliyor galiba.”

-“Kendimizi zenginleştirmeden, hayatımızı bize ruhsal bir coşku verecek şeyler değil, satın alınabilen şeylerle doldurmaya devam ettikçe, ilişkilerimizin zenginleşmesi, birbirimizin kalplerine olan körlüğümüzün giderilmesi mümkün mü?
Bir dostum, “Önce kalbimizi kendimize açmamız gerekiyor” demişti.
Orada bulacaklarımız bazen ürkütücü bile olsa.”

-“Dinleyen, söyleyenden arif olmalı”

25 Mart 2013 Pazartesi

Yaşamı Kazanmak Kaça Patlar!...(6)


-“Kişiliklerimizi geliştireceğimiz, farklılıklarımızı anlayıp onları öne çıkaracağımız, yeteneklerimiz için alkış alacağımız, destekleneceğimiz en güzel yıllara hazırlanmalıyız.”

-“Hayattan zevk almanın her türlü yolunu kendine kapatmış, gülmeyi bir hafiflik sayan, yeteneklerini geliştirmeyi ve bireyselliği yeren bir toplumun üyelerinin çoğunlukla (Distimik) olmaktan başka bir kaderlerinin bulunamayacağını düşünüyorum.

Distimik:

Yoğunlaşma güçlüğü, kararsızlık, isteksizlik, yorgunluk, ümitsizlik, aşırı uyku ya da uykusuzluk, iştahsızlık yada aşırı yeme ve kendine güvensizlik gibi belirtileri olan ruhsal hastalık.”

-“Bilgi hayatımıza geçmiyorsa, kendinizi ve başkalarını tanımanıza yetmiyorsa,           yaşadığımız  hayata, dünyaya bakışımızı genişletmiyor sa ne anlam taşır ki? Bilginin sizi başkalarından ayrıcalıklı kılmadığını, yaşananlarla birleşmedikçe o sayfalardan çıkıp sizden bir parça haline gelmeyince önemsizliğini.
Bir şeyi başka türlü anlatabilmek, dünyaya başka bir gözle bakabilmek, görünenin ardında görünmeyen yanlar bulmak, ayın karanlık yüzünü çizebilmek.”

Ne Anlarız Bu Laflardan!...(7)


HAYAT sürekli bir tırmanıştır.
Kimsenin "EMEĞİNE VE YÜREĞİNE" basmadan tırmanmak;
Tırmanışın “ İNSAN” ‘ casıdır..

Ne Anlarız Bu Laflardan!...(6)


Çalışmak için zaman ayır,
Bu, başarının bedelidir.
Düşünmek için zaman ayır,
Bu kudret ve kuvvetin kaynağıdır.
Eğlenmek için zaman ayır,
Bu, genç kalmanın sırrıdır.
Okumak için zaman ayır,
Bu, bilginin (bilgeliğin) temelidir.
İbadet için zaman ayır,
Bu, yücelmenin yoludur.
Arkadaşlarına zaman ayır,
Bu, mutluluğun kaynağıdır.
Sevmek için zaman ayır,
Bu, hayatın anlamıdır.
Gülmek için zaman ayır,
Bu, hayatın yükünü hafifletir.
Plan yapmak için zaman ayır,
Bu, sana zaman kazandırır.

Ne Anlarız Bu Laflardan!..(5)


Erken yatan, erken kalkar,
Körle yatan, şaşı kalkar,
Dal sarkar, kartal kalkar,
Bide çok seversen, götü kalkar.

Yaşamı Kazanmak Kaça Patlar!...(5)


Ömrümüzün ne kadar büyük bir bölümünü, ona buna kızmakla geçirdiğimizin farkında mısınız.
Kendi kimliği, ideolojisi,  hedefleri olmayanlar, ancak düşmanlarıyla büyüyebilir. 
Hakaret ederek, karalayarak, düşman belleyerek var olmayı sürdürüyorlar.
Dünyanın ; çoktan ” Faklılıkların içinden en uygunları seçme’ye “  yöneldiğini, hayatın; tek bir bakış açısına indirgenmesinin mümkün olmadığını, fark etmiyoruz.
Onun içinde, kimse kendisini geliştirmeye, işin de daha başarılı olmaya, daha bilgili olmaya çalışmıyor. Farklılıklar; düşmanlıkla değil, birbirine destek vererek, herkes için ortak uzlaşma noktaları bularak bir arada yaşamasını sağlar.
Çünkü herkes için ortak çıkar, çocuklarının geleceğidir.
Bizim çocuklarımız bir yurttaş olmanın gereklerini, işini iyi yapmanın önemini, gerçeklerle - hayaller arasında farkı öğrenmeden, okul bitiriyor.
Türkçe konuşamıyor, hele yazmayı hiç beceremiyor. Uygarlık tarihinden, düşünce tarihinden, insanlığın gelişim çizgisinden, yani bu günün dünyasın da nere de olduğundan haberi bile yok.
Bizim çocuklarımız hayatlarını zenginleştirmeleri gerektiğini öğrenemiyor. Ders kitaplarının yanında başka şeyler okumaları gerektiğini, sanatla ilgilenmenin yaşamlarına nasıl doğrudan bir katkıda bulunulacağını, sosyal faaliyetlerle hayatlarında nasıl farklı boyutlar açılacağını, yabancı dillerini geliştirmekle, başka ülkelerden dostlar edinmekle nasıl zenginleşeceklerini anlamadan yılları geçiyor”





24 Mart 2013 Pazar

Ne Anlarız Bu Laflardan!...(4)


Dursun, Temel’e sorar:

-“Ula Temel, ormanı göreymisun, ne güzel da!”

Temel:

-“Hani ula, şu ağaçlardan göremeye rum da”



Hisse: 
Bazen insan bakar, göremez….

23 Mart 2013 Cumartesi

Ne Anlarız Bu Laflardan!..(3)


Duasız üşürmüş yürekler bil.
Sana bir dua eden olsun, seninde bir dua ettiğin. 

Bilmezsin hangi kırık gönlün duasıdır, karanlıklarını aydınlatan, sana ummadık kapıları açan. 

Bilmezsin kimin için ettiğin duadır, seni böyle ayakta tutan.

Ne Anlarız Bu Laflardan !...(2)

Bir gün çok zengin bir adam, oğlunu yanına alarak, insanların ne kadar fakir olabileceğini göstermek için, bir köye götürdü. 
Çok fakir bir ailenin evinde, bir gün-bir gece geçirdiler. 
Şehre dönerken baba oğluna sordu:

-“Yolculuğumuzu nasıl buldun?”


Oğlu:

-“Gerçek fakirin, biz olduğunu anladım.”

Ne Anlarız Bu Laflardan!..(1)


                          Her şeyden önce iyi yaşa.
Sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş gibi, laf olsun diye günlerini geçirme.
Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan; bütün kalbin, ruhun ve bedeninle sev.
Hayatını öyle yaşa ki; her an kendi elini sıkabilesin. Ve her gün hiç olmazsa faydalı bir şey yap ki;
Gece yaklaşırken örtüleri üzerine çekip kendi kendine;
“Ben elimden geleni yaptım” diyebilesin..


·         W.Shakespare




22 Mart 2013 Cuma

Yaşamı kazanmak kaça patlar!..(4)


-“Akıllı sistemler;

Yüz yılların getirdiği bilgi birikimini her alanda yeniden elden geçirip insanların isteklerine en uygun çözüm önerilerine ulaşıyor. Aynı yanlışların yeniden yapılmasını istiyorlar, daha iyileri talep ediyorlar, kendilerini kurtarmaya gelecek birileri olmadığını biliyorlar.
Sonsuz rekabette kendilerine pay alabilmek için, üretimlerini, bilgilenmelerini, refah koşullarını geliştirecek tedbirleri arıyorlar, bilginin, silahların türünden daha etkili olduğunu kavrıyorlar.

Budala sistemler;

Aklın en büyük zaferini anlamaktan hâlâ çok uzaklar.
Onlar, bütün başarısızlar gibi suçu başkalarında bulmayı, gizlenmeyi, küsmeyi, öfkelenmeyi tercih ediyorlar
Boş bir gururla ona buna kafa tutmaya kalkışıyorlar. 21. Yüzyılın getirdiklerinden, tıbbın, teknolojinin, eğitimin, bilgi birikiminin, dünyanın yeni zenginliklerinin hiç birinden yararlanamıyorlar."

-"Sabit olmak tutkusundan ve ben-merkezcil bir yaşam anlayışından sıyrıldığı oran da kişi, ölümden korkmayacaktır. Çünkü ölümle yitireceği bir şey yoktur.
Ölüm korkusunu her zaman, hatta ölüm anında bile yumuşatmak mümkündür. Yaşam sevgisini artırmak ve bizim sevgi alanımızı genişletecek olan, başkalarının sevgisine karşılık vermek, bunun, bu korkuyu yenmenin çözüm yoludur.”



Yaşamı kazanmak kaça patlar!..(3)


-“Sanattan zevk almak istiyorsam bu yönde gelişmiş bir insan olmam gerekir.Eğer başka insanları etkilemek istiyorsam, gerçekten de onlar üzerinde etkili olabilecek, onları canlandırıp, harekete geçirecek güçlere sahip olmak zorundayım.”
-“En çok tüketim yerine, en akıllıca tüketimin, insanın iyiliğine ve yararına olduğunu kabul edip, akılcı tüketim desteklenmelidir. Her şey insanların gereklerine ve ihtiyaçlarına göre ayarlanmalıdır.
Buna göre, anlamlı yaşamanın tek çaresi, aktif olarak dünyaya katılmaktır. Aktif olmak deyince, bundan kişinin kendi istekleri doğrultusunda hareket etmesini değil, diğer insanları sevmek, onların sonlarıyla ilgilenmek ve karşılık beklemeden vermek eylemidir.”
-“Zehir, altın yaldızlı kağıtla paketlense de,  yine zehirdir çünkü; İnsanın ruhsal, yani kendine özgü olan içsel kültürü ihmal edilirse, bencillik ve aç gözlülük en yaygın güçler olarak belirlenir.”
-“İnsan karakterinin istenen olumlu yönde değişebileceğine bu dört ön koşulu, ile sıralamak mümkündür.
-Acı çekmek, ve bunun bilincinde olmak,
-Huzursuzluğumuzun nedenlerini bir yol, bir imkan bulmak,
-Belirli davranış biçimlerini kendimize özgü kılmak ve acıları aşabilmek için, çağdaş yaşam pratiğimizi değiştirmemiz gerektiğine inanmak.”

20 Mart 2013 Çarşamba

Yaşamı Kazanmak Kaça Patlar!..(2)


-“Sahip olmak tutkusundan ve ben-merkezcil bir yaşam anlayışından sıyrıldığı oranda kişi, ölümden korkmayacaktır. Çünkü ölümle yitireceği bir şey yoktur.”

-“Ölüm korkusunu her zaman, hatta ölüm anında bile yumuşatmak mümkündür. Yaşam sevgisini artırmak ve bizim sevgi alanımızı genişletecek olan, başkalarının sevgisine karşılık vermek, bunun, bu korku yenmenin çözüm yoludur.”

-“Tarihin amacı, insanlara kendilerini bilgeliğe ve Tanrı bilgisine verebilme imkanlarının tanınmasıdır.
İnsan var oluşunun bir gerçeği olarak, kendini iktidara adamak zorundadır.”

-“Ne kadar ‘az’ san, yaşamını ne kadar az görkemli kurmuş san, o kadar çok şeyin var demektir, ve görkemsiz yaşamın o denli büyüktür.”

-“Ekonomi; senin yaşamından ve insanlığından aldığı şeylerin yerine, sana para ve zenginlik verir”

-“Zenginlik ve lüks birer yüktür. Amaç ise, ne bunlara ulaşmak, ne de fakir olmaktır. İnsanın tek hedefi   ‘ içindeki o zengin hazineyi’   gün ışığına çıkarmak, kendini   ‘doğurmak’   olmalıdır.”

-“İnsanı insan olarak alır ve onun dünya ile ilişkilerini insanca kabul edersek, sevgiyi ancak sevgi ile, güveni de ancak güven aile kazanabilir veya değiştirebiliriz.”

19 Mart 2013 Salı

Yaşamı Kazanmak Kaça Patlar!...(1)


-“Batılı aydın; eski yunanın akılcı kaynaklarına, akılcı verilerini uygulamakla, düşünce alanının her dalına (Felsefe-Edebiyat-Sanat-Bilim-Eğitim-Siyaset-Ahlâk v.s.) önem vermiştir. Yani; İlerici ve insan kişiliğini güçlendirici eğitim felsefesi izlenmelidir. Daha sonra, akıl ve zeka gelişmesiyle birlikte karakter gelişmesini de kapsayan eğitim sistemine geçilmelidir.”
-“Erken yatıp, erken kalmak”
-“Balık ta, misafirde üç gün sonra kokar.”
-“Dolu dolu yaşamak; Hizmet ederek, doğru olanı yaparak mutluluk kazanır.”
-“Her zorluk, iyi motive edilirse, yok olur gider.”
-“Sevgi ve yoldaşlık, bütün savaşlar da önemlidir.”
-“Eğer ; İyi bir eğitimden geçirilmiş kuşaklar yetişmeyecek olursa, varlıkları ayakta tutacak bulunmayacak, ve her şey yok olacaktır.
Fikren ve kültürce gelişmesi pek çeşitli usuller olmuştur ki; Bunlar arasında; Akılcı eğitimi yerleştirmek, bundan gayrı tiyatro, resim, heykelcilik, müzik ve benzeri sanat dallarıyla insan aklını ve zekasını sınırsız gelişmelere yöneltmek.”
-“Yaşamı kazanacak bir durumda bulunmayan, kendi toplumunun sorunlarını anlayacak yeterlilikten yoksun ve henüz yurttaşlık niteliklerinden uzak bulunan kimsenin, okumuşluğu son derece tehlikelidir.”
-“İnsan oğlunun fikren atıl kalması ve vaktini dolduracak bir şeyler bulamaması kadar tehlikeli hiçbir şey olmaz.”
-“En iyi samuraylar, kılıçlarını kınlarında paslanmasına izin verebilenlerdir.”




18 Mart 2013 Pazartesi

Hangi Çizgide Yol Almalıyız?



-"Okumak, hayatın tesellisidir."
-"Öğrenmeye değer olanlar, yalnızca kendinizi daha iyi hissetmenize sağlayanlardır."
-"Eğer insan bilge olsaydı, her şeyin gerçek değerini, onun kendi yaşamına getireceği yarar ve uyum bağlamında ölçerdi."
-"Okumak beni çekildiğim bu inzivada avutuyor; hem aylaklığın ağırlığında hemde sohbetleriyle canımı sıkan misafirlerden kurtarıyor. eğer çekilen acı, altından kalkamayacak kadar ağır değilse, okumak acının açtığı yaraları da iyileştiriyor.
Tatsız düşüncelerden kurtulmak için tek yapmam gereken kitaplara başvurmak”
-“En mutlu yaşam düşünmeden geçirilen yaşamdır.”
-“Zihinsel çalışmaların yararından söz edilir.”
-“ Bilimsel çalışmalar yapmak kadar güzel bir başka iş daha yoktur; bu uğraşlar sayesinde, yaşarlarken de, maddenin sonsuzluğunu, doğanın uçsuz bucaksız görkemini, gökyüzünü, karaları ve denizleri öğrenebiliriz; Bilim bize dindarlığı, ılımlılığı, kalbin yüceliğini öğretir; ruhumuzu karanlıktan çekip çıkarır, ona her şeyi bir bir gösterir;iyi ile kötüyü, ilk olan ile sonuncuyu,gerçekliğin ne zaman çeliştiğini; bu çelişkiyi ortadan kaldırmanın mümkün olup, olmadığını anlayabiliriz.
Bu durumda aklımız bize, kaçınılmaz olana öfkeyle başkaldırmak yerine ona boyun eğmenin daha mantıklı olduğunu söyler”