11 Mart 2015 Çarşamba

İhtiyaç Diliyle İsteyenler..

İhtiyaç Diliyle İsteyenler

İstediğiniz, muhtaç olduğunuzsa, ruhunuza akan enerji şiddetlenecek, hayatınız hedeflerinize hızla sürüklenecektir. İsteklerinizi şiddetli ihtiyaçlarınıza dönüştürmelisiniz.
Evrenin hareketinin anlamı, bilinçli ya da bilinçsiz ihtiyaçların karşılanmasıdır. Bir ihtiyacın karşılanması olmayan tek bir hareket gösterilemez.
Varlıklar muhtaçtırlar; ama, çoğu, ihtiyaçlarının bilincinde değildir. Bebek beslenmeye muhtaçtır; açlığını ağlayarak ilân eder. Fakat, bilinci, ihtiyacının adının açlık olduğunu bilecek ölçüde gelişmemiştir. Anne, bebeğin ihtiyacını anlar ve karşılamaya koşar.
Evrenin pek çok kesitindeki yalvarış ve ağlayışlar bu türden ihtiyaçların ifadesidir. Evrenin Sahibi de yarattıklarının hâllerini bilir ve ihtiyaçlarına karşılık verir.
İhtiyaç diline dökülen istekler ufukta şimşekler gibi taşınır.
Çatlamış toprak su dileyince, bulut vagonlarına yüklenen su, ötelerin semalarından taşınır. Gökyüzü emre itaatin gürültüle-riyle zemini titretir.
İhtiyaç dili reddedilemez bir dildir. Yeryüzünün susuzluğu gökyüzünü titretebiliyorsa, insanın uykusuzluğu evreni sarsacaktır. Zira insan ihtiyaç dilini en hazin bir içtenlikle, en tatlı bir belagatla kullanabilir. Diz çöküp veya boynunu bükerek ağlayabilir: "Yardımına muhtacım, rahmetine muhtacım, bağışlamana muhtacım, sevgine ve korumana muhtacım, dostluğuna muhtacım" diyebilen, insandır.
Hayvanların ihtiyaçlarını karşılama yolunda duydukları heyecan, tutumlarına yansıyor. Zamanlarını verimli kullanıyorlar. Sürekli bir şeylerle meşgul oluyorlar. Sarı çiçeklere dadanan bir yaban arısı topluluğunu izledim. Fabrika işçileri, onlar kadar hızlı ve uyumlu çalışamazlardı.
Gürleyen semadan boşalan yağmur ya da coşkulu okyanusun ufkundan doğan Güneş, ayrı bir ihtiyacın ardından koşturuluyor. Kimilerinin ihtiyacı aç midelerini doyurmaya çırpınmaktır. Kimileri en güzel kokmak, kimileri en güzel görünmek için çırpınır. Görüntülerinden ürktüğümüz küçük kurbağalar bile, serin yaz akşamlarının en sevindirici senfonisini seslendirebiliyorlar.
Bir an, özgür insanların dünyasına dönüyorum. İnsansız doğada ruhumu kuşatan sevinç, beton binaların arasında birden kayboluyor. Çoğu zaman kendimi iliklere kadar üşütücü bir mağarada buluyorum. Oralarda birbirinin kuyusunu kazmak, gıybetini yapmak, rencide etmek, küçük düşürmek, alay etmek, kıskanmak, dışlamak, gasp etmek, saldırmak gibi bir dizi bozuk kişilikle karşılaşıyorum. Bir kısım insanlar birbirleriyle çarpışa çarpışa akşama yorgun ulaşıyorlar. Sonra da bitkin kalplerini televizyon annenin cinayetlerle ve entrikalarla süslediği masallarına teslim ediyorlar.
Bir yüksek binadan, caddede karıncalar gibi yürüyen yüzlerce insanı izledim. Ruhlarını hissetmeye çalıştım. Sanki sürükleniyorlardı ve ihtiyaçlarını hissetmiyorlardı. Sanki kimilerinin yaptıkları, öylesine dolaşıp zaman doldurmaktı.
İnsan ihtiyaç dilini terk ederse, şükrünü yitirir; o zaman Evrenin Sahibi de insanı muhtaç hale getirir. Sağlığı ihtiyaç diliyle istemeyen uyuşmuş kalpler hastalık eğitiminden geçiriliyorlar. Unuttuklarımızın değerini bize hatırlatan acıtıcı uyarılar yaşayacağız. Musa (as) şöyle dua etmişti: "Rabbim! Doğrusu bana indirdiğin her iyiliğe muhtacım." 9
Çevrenizde sevgiye muhtaç kalpler göreceksiniz. Kimileri her şeyin içerisinde, çok şeyden mahrum yaşatılıyor. Belki onlara şimdi haksızlık yapılıyordun Oysa, onlar da geçmişte kendilerine sunulan ikramlara haksızlık yapmışlardı. Onlara sevgiler sunulmuştu ve onlar bu sevgileri çalar gibi harcamışlardı.
İnsanın isteklerini ihtiyaç diline dönüştürmesi, insana karşı konulamaz bir duygu derinliği kazandırır. Duygu ruhsal enerjinin insan hayatına yansıyan biçimidir.
"Yapamıyorum" diyenler, genellikle harekete geçirici enerjiye sahip olamayanlardır. Çünkü onlar isteklerini ihtiyaçlarına dönüştüremiyorlar.
Bizi ortalamanın yukarısına taşıyacak ihtiyaçları biz üreteceğiz. Bir insanın ihtiyacını fark etmesi, Edison'un ampulü keşfetmesi gibi bir buluştur. Zira bizim için mimarî plânları çıkarılacak gelecek, keşfettiğimiz ihtiyaçlarımıza dayandırılacaktır.
İhtiyacımızın bizi alıp götürmesi için, onun zorunluluk derecesinde bir şiddete kavuşturulması gerekir. Âdeta onsuz kalbimiz kırıktır; onsuz içimiz susuzluktan kavruluyordur. İhtiyaç zorunluluk derecesine çıkınca, etkisi sarsıcı olacaktır.
Kur'an; 28: 24Evren muhtaçlara yardım etmek üzere programlanmıştır. Kimse kimseye niçin yardım ettiğini bilmiyordur belki... Şiddetli ihtiyaçlarımız, meleklerin, insanların ve hayvanların yardımlarını üzerimize yönlendirecektir.
Elazığ'ın sevgisini kazanan Mamuret'ül-Aziz Vakfının kurucularından dinlediğim ilginç hikâyelerden birini aktarayım: Kimsesizler için kurdukları aşevinin aşçısı, bir gün, vakıf yöneticilerine, "Etimiz tükendi, bugün yemeklerimizi etsiz pişireceğiz." dedi. O gün fakirler adına gönülleri üzüntülüydü; fakat, birazdan aşevinin dış kapısını açtıklarında, dışarıda telâşlı bir adamla karşılaştılar. Adam kurbanını kesip arabasına yüklemiş; yarım saattir aşevinin kapısında eti teslim edeceği bir yetkili arıyormuş.
Bazen zor durumda olan kimi insanlara yardım etmeye girişirsiniz. Küçük bir harekette bulunursunuz ve ummadığınız şekilde yardımlar dökülüverir; şaşırırsınız. Böyledir; çünkü şiddetli ihtiyacını hisseden ve ihtiyaç diliyle dua eden birine yardım ediyorsunuz.
Bazen yardıma yırtınırsınız da elleriniz boş kalır. Zira belki de yardıma çabaladığınız insan, ihtiyaç diliyle yete rince istememiş; ruhsal evrende ardına yeterli ruhsal destek alamamıştır. Çok zor işlerin inanılmaz kolaylaşabildiğini; çok kolay işlerin de şiddetle zorlaşabildiğini göreceksiniz.
Nelere muhtacız? Bize verilenlerin ihtiyaçlarımız arasında olduğunu bilseydik; şükretmesini öğrenirdik. Kim görme ve işitme yeteneğini her fark ettiğinde şükreden insan kadar mutlu olabilir? Hz Ali (kv) der ki, "İnsandan şükür kesilmedikçe, Allah'tan nimetin artışı eksilmez." Kimilerinin kazanımları ve yükselişleri durur; çünkü, şükrü unuturlar. Kimileri de tepetak-lak devrilir; çünkü, nankörlük tuzağına düşüyorlar; "Kendi ilmimle ve kudretimle ben başardım." diyorlar.
"Olmasa da olur." dediğimiz; gönlümüzün eğlenmesine yararlı olacaklarını sandığımız şeyleri mi istiyoruz? İstediklerimizden hangilerine muhtaç olduğumuz önemlidir. Muhtaç olduğumuz istekler bizi heyecanlandırır; çalışmaya sürükler.
"Peki, o zaman, isteklerimi nasıl ihtiyaçlarıma dönüştürebilirim?" der misiniz? Çok basit: Televizyonu nasıl ihtiyaca dönüş-türmüşseniz... Arabayı, saati, cep telefonunu nasıl ihtiyaca dönüştürmüşteniz, diğerlerini de öyle dönüştüreceksiniz.
O, bizim yaşayabilmemizin şartlarından biri olmalıdır. O, bizim en büyük zevk ve şükür kaynağımız, hayatımızın amaçlarından biri olmalıdır. O, her sabah ve her akşam aklımıza gelmelidir. Şeref, onur, değer ve başarı onda hissedilmelidir.
İsteklerimizi hatırladığımızda kalbimiz titremeli ve gözlerimiz yaşarmalıdır. O zaman, isteklerimiz içimizde parlayan \ güneşe dönüşecektir.
Kur'an; 28: 24
Dr.Muhammed Bozdağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder