12 Haziran 2014 Perşembe

Kime, neden aşık oluyoruz?..

"Uzmanlara göre, aşk, benzer duygu, düşünce ve fiziksel özelliklere sahip kişiler arasında daha yoğun yaşanıyor.
İnsanlık tarihi ile yaşıt olan aşkı, ‘benzerlik’ kavramı ile bütünleştiren Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.Doç. Dr. Berrin Özyurt, “Saç ve göz rengi gibi fiziksel benzerliklerin yanı sıra, benzer psikolojik davranışlar da ilişkide çekiciliği artırıyor. Bu tür benzerlik gösteren kişiler arasında aşk daha yoğun yaşanıyor” dedi.
BENZERLİKTEN DOĞAN AŞK
Aşkı, hayranlık ve duygusallık gibi tutku yönelimli ifadelerle tanımlayan Yrd.Doç. Dr. Berrin Özyurt, aşk türlerini de değerlendirdi. Benzer özelliklerin yanı sıra kişilerin birbirlerini sık sık görmesinin de çekiciliği artıran bir durum olduğunu belirten Özyurt, şöyle konuştu: “Fiziksel ve duygusal olarak onaylanmak, çekicilik ve iletişim aşkın en önemli koşulları olarak kabul edilir. Aşk denildiğinde birini çok fazla düşünme, kendini iyi hissetme ve mutluluk gibi olumlu duygular içeren ifadeler akla geliyor. Ancak aşkta benzerlik kavramı çok önemli. Kişiler arasında saç ve göz renginin, yaşın, fiziksel ve psikolojik özelliklerin, ayrıca sosyal statülerin aynı olması aşkın daha yoğun yaşanmasında önemli bir etken. Örneğin, kişiler kendi çekiciliklerine yakın kişileri daha çekici bulurlar. Ayrıca aşina olduğumuz, hatta sık sık gördüğümüz kişileri çekici buluruz.”
BAĞIMSIZ VE KARARLILAR GÜVENLİ BAĞLANIR
Yakınlıktan korkan kişilerin, ilişkinin sona ermesi durumunda daha az acı çektiklerini vurgulayan Berrin Özyurt, ideal bağlanma şeklini şöyle anlattı: “Kaçınan bağlanma’ dediğimiz ilişkilerde kişi yakınlıktan korkar, eşlerine bağımlılığı azdır ve ilişkinin sona ermesi durumunda daha az acı çeker. Bu kişiler genellikle ilişkiler hakkında olumsuz beklentilere sahiptir ve ilişkilerinde diğerlerine göre daha alıngan, güvensiz, kırılgan ve duygusal bir yapı sergiler. ‘Kaygılı bağlanma’ yaşayan kişiler ise, aşırı kıskanç, eşlerine ve ilişkilerine takıntılı ve bağımlı, ilk görüşte aşka eğilimli ve sık sık duygusal iniş çıkışlar yaşayan kişiler olarak tanımlanır. Bu kişiler bir taraftan yakın olmak için yoğun bir istek duyarken, diğer taraftan terk edilme ve reddedilme korkusu yaşar. En ideal ilişki türü olan ‘güvenli bağlanmada’ ise kişiler başkalarına yaklaşmaktan ve başkalarının kendilerine yaklaşmasına izin vermekten rahatsız olmazlar. Terk edilme korkusu duymazlar. Bu kişiler hem duygusal ilişkilerinde, hem de çocuklukta ebeveynleriyle olan ilişkilerinde, daha olumlu yaşantı ve inançlara sahiptir. Bağımsız, güvenli ve kararlıdırlar.”
“HEM MÜKEMMELİ BULMAK, HEM ELDE TUTMAK ZOR”
Günümüzde görülen aşk türlerini 6 kategoride değerlendiren Özyurt, mükemmel aşkı ise hem bulmanın hem de elde tutmanın zor olduğunu söyledi. Özyurt, aşk türlerini şöyle sıraladı:
Delicisine Aşk
Bir görüşte aşk sınıfına girer. Gerçekte aşık olduğu kişiye değil de, kafasında idealize ettiği kişiye karşı aşkın saplantı durumuna dönüşmesi.
Boş Aşk
Bir kişinin bir başka kişiyi sevdiğine karar vermesi ve yakınlık veya tutku barındırmadan bu aşkı devam ettirmesi. Boş aşk, uzun yıllar süren ancak doğal duygusal içeriklerin ve fiziksel çekimin zaman içinde yok olduğu ilişkiler türüne girer.
Romantik Aşk
Kişilerin birbirlerine karşı fiziksel ve diğer açılardan çekici gelmesi durumunda oluşur. Bu aşk türünde bağlılık gerekli değil. Yaz aşkları gibi gelecekte birlikte olmama durumu söz konusu olabilir.
Karşılıklı Aşk
Tutku unsuru ilişkide pek söz konusu değil. Tutku, uzun zaman sonra ilişkide derinden hissedilen bağlılığa dönüşür.
Budalaca Aşk
Filmlerdeki gibi insanlar tanışıp ardından kısa bir süre içerisinde evlenirler. Budalaca aşk, stresin oluşmasına uygun bir ortam oluşturur. Çünkü tutku ortadan kaybolduğunda ya da azaldığında geriye yalnızca bağlılık kalır ancak o da zaman içinde gelişip derinlik kazanabilecek bir eylemdir.
Mükemmel Aşk

Pek çok insanın arzuladığı aşk türü. Bu tür aşkı elde tutmak onu yaşamaktan daha zordur. İlişkide tutku, bağlılık ve fiziksel çekiciliği barındırır."

Daha mutlu bir yaşam için 11 adım!..

"Hızla akıp giden zaman içinde bedenimiz yorulduğu gibi ruh sağlığımız da olumsuz etkilenmektedir.
Sağlam bir psikoloji için sağlam adımlar
1. Yaşam koşullarınızı, hareketlerinizi, konuşmanızı, kahve içmek veya yemek yeme gibi davranışlarınızı yavaşlatın. Yaşamı ve zamanı arkasından kovalamak yerine, yavaş hareket ederek şimdiki anın tadını çıkarın. Çünkü günü anlamlı kılan o günü yaşamanızdır.
2. Yeniliklere açık olun. Her yeniliğin beraberinde zorluklar ve kolaylıklar olabileceğini göz önünde bulundurun ve bunlara karşı hazırlıklı olun. Karşılaşacağınız zorluklarla başa çıkmak için daha önceki yıllarda buna benzer zorluklarla nasıl başa çıktığınıza odaklanın.
3. Daha önceki yıllarda kurduğunuz hayaller gerçekleşmediği için umudunuzu yitirmeyin. Hayal kurmaya ve istemeye devam edin; ancak kurulan her hayalin ardındaki hayal kırıklıklarına karşı hazırlıklı olun.
4. Mükemmeli yapmaktan ve mükemmel bir eş, baba, çalışan ya da öğrenci olmaktan çok; iyi eş, iyi anne, iyi çalışan veya sadece iyi bir öğrenci olmaya gayret edin. “Sadece iyi” olarak kendinize hata yapma hakkı tanıyabilirsiniz.
5. İstediğiniz her şeyin sizde gizli olduğunu unutmayın. Bu yüzden her şeyden önce kendinize zaman ayırın. Bol bol gülümseyin; kendinizi sevin; kendinizin farkında olun ve değerinizi. Böylece çevrenize daha çok zaman ayırabilir; içten gülümseyebilir ve çevrenizdekilere sizi daha çok sevme şansı verebilir ve onlara da değer verebilirsiniz.
6. Kendinizle temas kurun. Ne düşündüğünüze veya nasıl hissettiğiniz hakkında düşünün. Kendinizle düşünsel, duygusal, fiziksel ve mekansal temas kuramadıkça insanlara veya yaşama dokunmak sizin için zor olacaktır.
7. Dengeler üzerine kurulu olan evrene ve varoluşunuza saygı gösterin. Dengeli bir yaşam stresinizi azaltacaktır. Yemek, uyku ve yaşam düzenine dikkat edin. Her şeyin çoğu ve azı arasındaki dengeyi kendi ihtiyaçlarınıza göre ayarlayın.
8. Beklentilerinizi dengeleyin hatta azaltın. Yaşamdan beklentilerinizi, kendinizden beklentilerinizi ve çevrenizdekilerden beklentilerinizi tekrar gözden geçirin. Koşullara veya şartlara uygun olmayan beklentilerinizi değiştirin.
9. Küçük veya büyük başarılarınız karşısında kendinizi ödüllendirin (seyahat etmek, yeni hobiler edinmek gibi) Arada mutlaka bir soluk alın ve sosyal çevrenize zaman ayırın.
10. Yaşamı sadece bir şeylere sahip olmak için yaşamayın. Yaşam sizlere sunulan bir haktır ve bu hakkı sadece sahip olmak için yaşamak sizi mutsuzluğa götürecektir. Bu yüzden “sahip olmak” için değil “olmak” için yaşayın. Sadece “olmak istediğiniz kişi” olun.

11. Sevilmek için değil sadece sevme eyleminin verdiği mutluluğu hissetmek için sevin."

Allah gönlünüze onu versin!..

"GÜN; Şafağa bırakılmış umuttur,
UMUT; Rüzgarla gelen tebessümdür,
TEBESSÜM; Yüreğinde açan mutluluktur,
SEVGİ; Yüreğinden dilediğin temennilerdir,
HAYAT; Sen de çoğalan huzurdur.
HUZUR: Dosttan iletilen sevgi ve selamdır.
Kalbiniz hangi güzel şey için atıyorsa,
Allah gönlünüze onu versin. "

Beyin kullanma kılavuzu


"Beyni daha verimli kullanabilmenin yollarını anlatan “Beyin Kullanma Kılavuzu” Üsküdar Üniversitesi tarafından yayımlandı. İşte kılavuzdaki 20 madde.
İnsan beyni 1,5 kg’lık bir mucize. Bu mucize yaklaşık 100 milyar hücreden oluşuyor. Ve her bir hücrenin yaklaşık 10 bin farklı hücreyle bağlantısı var. Masadan bir bardak su almak istediğimizde bile olağanüstü bir bilgi-işlem süreci başlıyor. Çünkü beyin aynı anda trilyonlarca uyarıyı alıp, aynı anda yanıtlama yeteneğine sahip. Öyle ki, bugünkü teknolojiye göre gerçekleştirilmesi mümkün olmayan işlemleri aynı anda eksiksiz ve hatasız yerine getirebilecek kusursuz bir yapıda.
Ancak bu kadar harika bir organ, ne yazık ki kendini yenileme yeteneğine sahip değil. Diğer beden hücreleri yenilenip değişirken, uzmanlara göre beyin için tek yol, kapasiteyi artırmaktan geçiyor. Bu da beyin eğitimi yani beyni doğru kullanma yollarını bilerek mümkün oluyor. Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın yazdığı “Beyin Kullanma Kılavuzu”, bu yolları 20 maddede açıklamış:
1. Anılarını depola
Beyin, depo gibi çalışır. Örneğin tanıştığın kişilerin isimleri veya yüzleri beyninde kayıtlıdır. Bu gibi bilgileri kaydet, hatırla ve gözden geçir. Bu sayede güçlü bir hafızaya sahip olacağın gibi, unuttuğun birçok bilgiyi de yeniden canlandıracaksın. Sonsuz hatıralarla dolu hayatında yaşadığın her şey beyninde depolanırken, sana da bu depoyu kullanma şansı doğacak.
2. Öngörülere sahip olduğunu fark et
Bilim adamları beynin geleceğe dair öngörü yeteneği olduğu konusunda hemfikir. Yarın ne giyeceğinden beş sene sonra kendini gördüğün yere kadar birçok plan yapabiliyorsun. Beynin bu konuda sana imkân tanıyor.
3. Duyguların merkezini keşfet
Beyin sadece bilgi değil hisleri de depoluyor. Duygular, güdüler, umutlar, korkular, heyecanlar... Sinirli veya güleryüzlü insanlara vereceğin tepkilerin nasıl olması gerektiğine önce beyin karar verir. Hayat tecrübelerine bağlı olarak korkacağın olaylara yine beyninin sana yolladığı sinyallerle karar verirsin. Bu sinyalleri kontrol etme gücü sana ait.
4. Bilgi birikimini geliştir
Gereksiz bir bilgi beyinden kolayca atılabilir; ama önemli deneyimler hayatın boyunca sana yardımcı olur. Zaman içinde edindiğin bilgilerin önemini fark et ve bunları değerlendir. Bunları değerlendirdikçe zekân da gelişmiş olur.
5. Uykunun önemini algıla
Uyuduğun zaman beyninin büyük bir bölümündeki nöronlar uyanık olduğun zamanlardan daha fazla çalışır. Düzenli uyku öğrenme kapasiteni artırır. Gerekli bilgilerin depolanmasına, gereksiz bilgilerinse kolay atılmasına yardımcı olur.
6. Bilinçli olduğunu fark et
En azından bu yazıyı okuyor olman bile yerinde bir bilince sahip olduğunu gösterir. Beyninde binlerce nöron iletişime geçerek bilincini oluşturur.
7. Amacını belirle
Hayatında, uğrunda yaşamaya değer bir amaç ve çile çekmeye değer bir hedef bulundur. Amacı olmayan beyin programlanmamış bir beyindir ve dış etkiye çok açıktır.
8. Stratejik düşün
Hedefini bir piramit olarak düşün ve bu piramidin en tepesine senin için en önemli şeyleri koy. İleride nasıl biri olup, nasıl anılmak istediğine karar ver. Amaç belirlemek ve stratejik düşünmek, yol haritanı çizmeye benzer. Öncelik sıralamana göre zaman yönetimi geliştir.
9. Sevdiğin sporu yap
Düzenli spor ruh halini düzeltecek, olumlu düşünmene yardımcı olacak ve beynini genç tutacaktır. En sevdiğin sporu belirle.
10. Beynini zorla
Zihinsel egzersizler beyinde sinirsel bağlantı havuzunu zenginleştirir. Beyinde bağlantı sayısını en çok artıran şeyler, yorum yapmak, tekrar yapmak, yeni şeyler öğrenmek, yeni deneyimlere açık olmak ve alışkanlıkları terk ederek rutini değiştirmektir.
11. 5N 1K kullan!
Hafızanın altı sadık hizmetçisi: Kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin sorularıdır. Kolay hatırlayıp unutmamak için, bu soruları hep kullan.
12. Şoför koltuğuna otur
Dikkati ve algılama gücünü artıran en kestirme ve kalıcı öğrenme şekli, aktif gözlem ve pratiktir. Daha iyi öğrenmek için şoför koltuğuna otur.
13. Öğrenmeyi durdurma
Artık kurumların bile kendilerini geliştirdikleri sürece ayakta kalabildiklerini unutma. Her an yeni şeyler öğrenmeye açık olan bir beynin olduğunu bil. Öğrenmenin sonu yok.
14. Basit ol
Mutluluk parfüm gibidir; kendine sürmeden başkasına bulaştıramazsın. Yürüyebilmek, konuşabilmek, ağlayıp gülebilmek bile başlı başına birer mutluluk kaynağı. Küçük şeylerle mutlu olmak senin elinde. Basit olmak, her şeyde ölçülü olmak, beynin dostudur.
15. Sosyal temas kur
Zengin ve uyarıcı ortamlarda büyüyen çocukların test performansları, yalın ortamlarda yetişen çocuklara göre daha başarılıdır. İnsan, hayvan ve çiçeklerle bağlantı kur; onlarla konuş.
16. Gülümse
Hayatının hiçbir anında gülmekten kaçınma. Sen güldüğünde, organizman güzel bir mesajla iyileşir. Çünkü gülme sırasında diyaframın kasılır; karaciğer, dalak, mide, bağırsak gibi birçok organın uyarılır. Aynı zamanda yüz, boyun, kol, karın gibi kasların gevşer. Yüzlerinde gülümseme çizgileri olanların daha uzun ömürlü olduklarını unutma.
17. Yazı yaz
Düşünce süreçlerini netleştirmek, önemli bilgileri hafızana kazımak ve gelecekte bu anı daha iyi hatırlamak için yazı yazmak en iyi yöntemlerden biri. Yaratıcılığını ve parlak fikirlerini daha verimli bir hale getirmek için yazmak, beyin için de çok verimli bir egzersiz. Böylece daha analitik bir düşünce yapısına sahip olursun.
18. Net ol
Dağınık bir oda veya karışık bir çalışma alanı, düşünmeyi verimsizleştirir. Zihinsel işler yapacağın yeri buna uygun biçimde tasarla. Bulunduğun ortam kadar kendinde de sadelik ve netlik önemli. Zor bir zihinsel işe başlamadan önce kendini gevşet; bedenini, ruhunu rahatlat ve ne yapacağını netleştir.
19. Yediklerine dikkat et
Uzun ömürlü bitkilerin ve antioksidan gıdaların bolca tüketilmesi çok önemlidir. Ceviz, badem, fındık, kırmızı meyveler ve taze besinler gibi… Beynin %20’sini oluşturan Omega-3, balık ve keten tohumu yağında bol miktarda bulunur. Az kalorili besinler ömrün uzamasını sağlar.
20. Hareketli ol
Yaptığın işi ayakta ve yürüyerek yapmak, hiç olmadı bir adım daha fazla atmak beynin daha fazla oksijen almasına sebep olur."