20 Mart 2015 Cuma

DNA VE DİL – GENETİK EVRİMİN KEŞFİ ..

DNA VE DİL – GENETİK EVRİMİN KEŞFİ

dna1
Hepimiz DNA aktivasyonunu duymuşuzdur. 2012 yılından önce bu konuda çok fazla şey konuşulmaktaydı. 2012’den sonra tabii ki, pek çok insan bunun sadece bir hayal ürünü olduğu düşüncesi ile büyük ölçüdeki değişim -dönüşümden yoksun kalarak DNA aktivasyon konusuna çok fazla ilgi göstermediler. dna2
Ama Bilim her gün ilerlemeye devam ediyor ve ortaya koyduğumuz keşiflerimizle DNAaktivasyonun ne olduğunu ve bu farkındalığı nasıl kullanabileceğimizi ve onunla yaratabileceklerimizi göstermeye başladık!
İnsan DNA Kodu tıpkı biyolojik bir internettir ve bu içsel bir sistem olmasına rağmen, bizler bunun ayrıca birbirimizle bağlantılı olduğunu da şimdi görüyoruz ve bu yüzden de bunun için dışsal bir sistemdir de diyebiliriz.
Rus Bilim Araştırmaları doğrudan,duru görü, 6.his, sezgi ve anlık ve uzaktan şifa ve insanları çevreleyen aurolar ve hattâ hava durumu üzerinde insan etkisi gibi pek çok fenomeni açıklamakta. Buna ek olarak, belki de en heyecan verici olanı da; bazı teknik ve tıp ilmi ile DNA‘nın yeniden programlanabilmesi ve bireysel genleri kesmeden ve tek tek yerine koymadan kelimelerle ve frekanslarla DNA‘nın değişebileceği gibi bazı büyük buluşların olmasıdır.
Bu BÜYÜK BİRŞEY! Bizler daha önce bunu yapmayı hiç başaramamıştık!
Junk-Çöp DNA hakkında belki de az bir fikriniz vardır. Yaklaşık DNAmızın%10’u protein yapımında ve diğer %90’ı da basit anlamda uzun zamandır  o kısmını kullanmadığımız için “Junk-çöp“olarak bilinmekte. Bugün Modern Batı bilimadamları bu junk DNA‘ya “Kodlanmayan DNA” diyor. Yani bu şu demek oluyor: Protein üretmeyen DNA!!!  İşte bu yüzden de batılı araştırmacılar öncelikle ve özellikle %10’luk kısım olan protein üreten DNA ile ilgilenmekteler.
Ancak, Rus araştırmacılar, doğanın aptal olmadığına ikna olmuşlar ve dilbilimciler ve genetikçiler bu %90 “çöp junk” DNA‘yı keşfetmek için bir araya gelmişlerdir.
Onların buldukları ve ulaştıkları sonuçlar inanılmaz! Onlara göre, DNAmız basit anlamda sadece bedenimizin oluşumundan sorumlu değil ayrıca data depolama-veri saklama ve iletişime de hizmet etmekte. dna3
Rus dilbilimciler,  özellikle görünürde % 90’ı yararsız olan genetik kodun, tüm insan dilleri ile aynı kuralları takip ettiğini tespit ettiler ve sentaks- sözdizimi (kelimelerin sözcük grupları ve cümleler oluşturmak için biraraya getiriliş biçimi ve semantik- anlambilim (dil formlarında anlam çalışması  kurallarını) ve dilbilgisinin basit kurallarını karşılaştırdılar.
Buldukları şey; DNAmızın alkalinlerinin de düzenli bir dilbilgisini takip etmesi ve tıpkı dilimizdeki gibi kurallara sahip olduğuydu. Dolayısıyla,insan dilleri tesadüfi olarak değil, DNAmızın özünün yansıması olarak ortaya çıkmıştır. Pjotr Garjajev ve meslektaşları DNA‘nın titreşimsel davranışını da keşfettiler.
Canlı kromozomlar tıpkı solitonik/holografik bilgisayarlar gibi fonksiyon görüyorlar, endojen (Hücre veya sistem içinden gelen) DNA lazer radyasyonu kullanıyorlardı”. Bu şu anlama geliyor; onlar, belirli frekans modellerini bir lazer ışınına modüle etmeyi başarmışlar ve bununla da DNA frekansını, dolayısıyla da genetik bilginin kendisini etkilemekteydiler. DNA-alkalin çiftlerinin ve dilin temel yapısı (daha önce açıklandı) aynı yapıda olduklarından dolayı, DNA şifre çözümü-kodlama gerekli değildir. Bunu daha basit bir dille anlatmak gerekirse, onlar ışığın içindeki kodlu bilgi ile DNAnın yapısını değiştirdiler.
Buna ek olarak, Garjajev aynı DNA‘nın değişebileceğini, özellikle insanlar arasındaki kelimeler, duygular ve düşüncelerden etkilenebileceğini gösterdiği bir dizi deney yapmıştır.
Düşüncelerimiz, hislerimiz ve duygularımızın  bizim kimliğimizi şekillendirdiği ve duygularımıza verdiğimiz tepki, DNA fonksiyonlarımızı bir bütün olarak nasıl etkilediği de bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder