16 Mart 2015 Pazartesi

Kişilik müziği!..

Birbirimizle anlaşmak için kullandığımız sözcüklerin ötesinde, bizlerin aramızda iletişim kurmamızı sağlayan bir ikinci lisan daha vardır; Müzik, ritm ya da ton. Ritm ve tonun, sözcüklerden farklı olarak, kulaklarımızın ötesinde duyumsanabilme özellikleri de mevcuttur. Dost canlısı bir insanın sesinde, kullandığı sözcüklerde, hareketlerinde ve karakterinde bir uyum gözlenir. İnsana pek de arkadaşça yaklaşmayan bir kimsenin hareketlerinde, ifadesinde, bakışlarında ve hatta yürüyüşünde ise, bütünüyle bir uyumsuzluk sergilenir. Kişilerin davranışları, ruhlarıyla bazen uyumlu, bazen de uyumsuz olur.
Dışsal görüntüden, içsel özellikleri okuyabilme kuralı, aslında doğadaki herşey için geçerlidir. Yapmamız gereken yalnızca, nesnelere derinlemesine bakabilmektir. Bu yolla bir ağacı bile “okumanız” mümkündür. Ağaç üzerinde bulunan meyve veya çiçekler, o ağacın ne tür bir müzik yaydığını ve nasıl bir ruh yapısına sahip olduğunu gösterir.
Görüleceği gibi, insanların hâl ve hareketlerinden, onların dostunuz mu, yoksa düşmanınız mı olduğunu kolaylıkla anlayabilirsiniz. Bunun için, bu kişinin yaydığı müziği, “gönül kulağınızla” dinlemeniz yeterlidir.  İnsanları çekici ya da itici kılan, yaydıkları bu kesintisiz müzikal tınıdır. Kişilerin aynası sayılan bu “kişilik müziği”, onların tüm benliğini ortaya koyar.
Çağlar boyunca yaşamış olan kutsal insanların ”üstün” kişilikleri, varlıklarını evrensel müzik ile birleştirebilmeleri sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu yolla, en büyük düşmanlarının bile sevgisini kazanmayı bilmişlerdir. Ancak bu, sadece kutsal insanlara özgü bir nitelik değildir. Aslında her insan, evrenin müziğiyle bir olmak ve onunla uyum gösterebilmek gücüne sahiptir. Çünkü hepsinin içinde, aynı“evrensel öz” mevcuttur. İnsanların uyumlu ve güzel olan şeylere kalpleri ne kadar açıksa, yani, içlerindeki o parlak ışığın üzerini ne kadar çok açabilirlerse, hayatları da o denli mutlu geçer.  Mutlu insan, her an yeni dostlar edinmeye hazır olan bir kişidir. Onun hayata bakış açısı arkadaşçadır. Ayrıca sadece insanlara karşı böyle davranmaz, nesnelere ve olaylara da dostça yaklaşır.  Söz konusu biçimde kurulan dostluk köprüleriyle insanlar, ufuklarını genişletir ve zihinlerini saran duvarları yıkabilirler. İnsanlarla kurulan dostluklar, yani duvarların yıkılıp, özlerin buluşması, çoğalmayı, “birliği” getirir ve bu yolla “ulaşılamaz” olanla bütünleşme de kolaylaşır. Ulaşılamaz olanla gerçekleştirilecek bir bütünleşme, âlemlerin müziğini dinlemek ve ona katılmak anlamına gelir. Kişi bu ruhsal durumu, doğanın güzelliğinde, çiçeklerin renklerinde ya da günlük hayatında karşılaştığı her olayda tecrübe edebilir. Bu türlü davranış içine giren bir kimse, düşünceye daldığı yalnızlık anlarında, daima içinde o sihirli müziği duyar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder