21 Nisan 2014 Pazartesi

Nefes alma teknikleri!..

"Nefes Alma Teknikleri...
Solunum hareketi, yani nefes alıp vermek, çevremizde rastladığımız tüm ikili kutuplarla karşılaştırabilir: gece ve gündüz, sıcak ve soğuk, pozitif ve negatif, vb. gibi. Bu ku­tuplar, kusursuz bir denge sağlamak için vazgeçilmezdir. Bu solunum disiplinini geliştirirken, kendimize, enerjimize ha­kim olabileceğimiz bir araç uydurabilir ve böylece, doğada bizi çevreleyen tüm canlılarla ortak bir yaşam yaratabiliriz. Solunum sırasında, evrendeki "kendi" yerimizi alıyoruz. Ne­fes alıp vermeyi öğrenmek, yaşamın her anının farkına var­mak demektir.
Sıkıntı veren bir an mı yaşıyoruz? Hemen so­lunumumuza dikkat etmeliyiz. Her zamanki halinden çok daha sık, kesik kesik olacaktır. Ortada ani bir ölüm olasılığı olabilir? Öyleyse, solunum ritmimizi tekrar düzene sokmak için (tekrar nefesimize hakim olmak için), biraz zaman ayıra­lım ve böylece organizmamıza karşımıza çıkan durumla ba­şa çıkma olanağını verebilelim.
Nefes alırken, diyafram bir şırınga gibi "çekilir" ve böy­lece ciğerlerin dibinde hava değişimine yol açar. Diyafram, örttüğü organlara (karaciğer, mide, bağırsak, dalağa ve kar­nın içinde yer alan diğer organlar) devamlı bir masaj gibi çok yumuşak ve hafif bir basınç uygular. Soluk verdiğimiz zaman, diyafram önceki haline döner ve akciğerlerin en dipten başlayarak tüm havalarını boşaltmalarına yardım ed­er. Her nefes alışta karın, diyaframın baskısı altında, sonra doğal bir dalgalanma hareketi içinde ilk durumuna döner hafifçe şişer. Solunum hareketi, enerji sistemimizin temiz­lenmesini sağlar. Ama maalesef aramızdan çok azı, "iyi" ne­fes alıp vermeyi bilir.
Karındaki havayı boşaltarak nefes vermeye başlayın. Derinden nefes verdiğiniz ve ciğerlerinizin havasını boşalttı­ğınız zaman, doğal bir "hava değişikliği" oluşur. Diyaframı­nız, tıpkı bir hava pompası gibi hareket eder. Karnınız şişer ve doğal bir şekilde havayla dolarsınız. Bu solunum derin, yavaş ve ritmiktir.
Göğüs Nefesi:
Bu nefes şekline omuz nefesi diyenler de vardır, çünkü nefes alırken omuzlar kalkar, üst göğüs genişler. Diyafram aşağı inmez, hatta biraz yükseldiği için karın içeri girer. Bu tür omuz ve göğüs hareketleriyle alınan nefesle tabii ki vücuda oksijen girer ve yaşam devam eder ama konuşarak ve sahne üzerinde şarkıcı olarak mesleğini sürdürenler bu nefes şeklinden uzak durmaya çalışırlar. Bu nefesle ense ve boyun kasları negatif etkilendiği için kaslarda gerilim yaratır ve bu gerilim hançereyi etkiler. Ayrıca diyafram aşağıya inmediği için ciğerlere yeterince genişleme yeri açılamaz, ciğerlerin alt bölümünün nefes alma kapasitesi daralmış olur, gereken nefes alınamaz ve zorlama başlar.
Kaburga Nefesi:
Nefes alma sırasında kaburgaların her yöne genişlemesi söz konusudur. Karın içeri girer, diyafram aşağıya inemez ve tıpkı göğüs nefesinde olduğu gibi ciğerlerin alt bölümü fonksiyonunu tam gerçekleştiremez. Bazen kaburgaların genişlemesi sadece arkaya doğru olur. Her iki durumda da diyafram aşağı hareketini gerçekleştiremez. Bu nefes de göğüs ve boyun kaslarının gerilimi yorgunluğa neden olur.
Karın Nefesi:
Diyafram, hareket etmediği zaman göğüs kafesine doğru yuvarlak bir pozisyonda durur, nefes alınca harekete geçer, büzülür, yukarıdaki yuvarlaklık aşağıya doğru iner. Diyaframa yer açan karın dışarıya doğru genişler, kaburgaların alt tarafı yanlara açılımı daha rahat yapar, bu durumda göğüs kafesi genişlemesi de daha kolay olur. Nefes alırken dışarıya doğru genişleyen karın nefes verirken eski haline döner. Bu nefes göğsün üst bölümünü sıkıştırmaz.
Doğru Nefes: Karın-Kaburga Nefesi:
Bütün nefes kaslarının katılımıyla gerçekleşir, esas görev diyaframdadır. Nefes alınca diyafram büzülür ve aşağı iner, gevşek duran karın duvarı diyaframın aşağı inmesiyle dışarı doğru genişler. Genişleme bel etrafında görülür, son 5 kaburga kemiği genişlerken üst taraf ta da dolaylı olarak genişleme gerçekleşir, yani yana ve aşağı doğru genişleme, açılım olur. Bütün bu hareketler nefes odasının büyümesi, yani doğal olarak nefes için daha çok yer açılması demektir. Açılım yapan bölümler nefes verirken eski haline döner, diyafram gevşer, genişleyen ciğerler kendini toplarken alınan hava dışarı üflenir.
Önerdiğimiz, bu nefestir. Karın-kaburga nefes hareketlerini aynada izlediğiniz zaman şunları görürsünüz:
Nefes alırken
1- Karın dışarı çıkar. Diyafram aşağı inmiş, karnı dışarı itmiştir.
2-Göğüs ve bel genişler. Son 5 kaburga kemiği ile diğer kemikler de dolaylı olarak genişler.
Nefes verirken
1-Karın içeri girmeye başlar. Diyafram eski haline dönmüş, yukarı çıkmıştır.
2-Göğüs eski pozisyonunu alır.
Göğüs kafesi ve diyafram küçülme ve büyümeyi birbirlerine bağlı olarak gerçekleştirir: Kafes genişleyip ciğerlere hava dolarken diyafram büzülür, aşağı iner; kafes daralıp eski haline dönerken diyafram rahatlar, eski haline gelip yukarı çıkar.
Karın kaslarının genişleme ve toplanma hareketi ise nefes alıp verme sırasında aktif bir gerilim olmadan gerçekleşir."

5 Nisan 2014 Cumartesi

YAVAŞ YE... AĞIR AĞIR ÇİĞNE.... HEMDE KILO VER!


...
“Yavaş yemek ve iyi çiğnemek, hem iyi bir sindirimin hem de kilo kaybının vazgeçilmezidir. Az yiyin, günde iki kez yiyin. Çok sık ve az az gibi lafları bir yana bırakın, Kaliteli Yaşalın!
.
Öncelikle yediğiniz besinleri fazla çiğnemenin size daha fazla lezzet sağladığını söyleyebilirim, bunun sonucu olarak bu durum sizin daha az yemek yemenizi sağlar. Bu da psikolojik olarak sağlanan faydalı kısmıdır.
Yemekleri fazla çiğnemediğinizde; büyük lokmalar bakterilere, şişkinliğe ve gaza neden olur, ayrıca fazla çiğneme sindirimi kolaylaştırır, tükürüğün içerisindeki enzimler sindirime yardımcı olur. Tüm bunların yanı sıra yavaş ve fazla çiğneyerek yemek yemenin en önemli faydalardan biride fazla çiğneme öncelikle beyni, daha sonra da mide ve bağırsakları sindirim işlemine başlatması daha erken şekilde daha fazla uyarmasıdır. Bu şekilde hem yavaş yer, hem de fazla çiğnerseniz hem sindirim sistemi daha çabuk uyarılacak, böylece toklu hissi daha çabuk beyne ulaşacaktır. Sizde yavaş yediğiniz için daha az yemek yiyerek doyacaksınız.”
.
“UZUN YAŞAMANIN SIRLARINDAN...
Belirli zamanlarda "lavman" yapınız. Lavman'ı hangi zamanlarda yapacağınız hususunda Maranki Kozmik Yaşam Merkezlerindeki uzmanlardanda yardım alabilirsiniz. Ayda bir ishal edici bir şey al, yılda bir kan aldır. Çok üzüntü ve çok şiddetli sevinç zararlıdır, kanı pıhtılaştırabilir. Boş durmamalı, bir işle meşgul olmalıdır. Atalarımız demiş ki: Ayağın sıcak tut, başını serin, Bir işle meşgul ol, düşünme derin.
Hastalığa sebep olan şunlardan sakınmalıdır: Gece az, gündüz çok uyumak, Tok iken yemek yemek, İdrarını tutmak. Sık cinsi münasebette bulunmak.
Su içerken şu zamanlarda su içmemelidir: Hamamdan çıkınca, uykudan uyanınca, cimadan sonra ve terli iken. Aç karna su içmemelidir. Suyu yavaş yavaş emerek içmelidir. Suyun hepsini bir solukta içmemelidir. Üç nefeste içmelidir. Soluğu suya değil, bardağın dışına vermelidir. Çok soğuk içmemelidir. Gece uykudan uyanınca su içmek sağlığa zararlıdır.
Ayakta ve yürürken yememelidir. Hadis-i şerifte, (İnsan kalbi, tarladaki ekin gibidir. Yemek, yağmur gibidir. Fazla su, ekini kuruttuğu gibi, fazla gıdâ kalbi öldürür.) buyuruldu. Çok yemek, hastalıkların başı, perhiz ederek az yemek ilâçların başıdır.
Midenin üçte biri yemeklere, üçte biri içeceklere ayrılmalıdır. Üçte biri hava payı olarak ayrılmalıdır. Yemekten sonra dişleri misvak ile temizlemek sünnettir. Maranki'nin Mesvaklı, propolisli, çay ağacından diş macununuda önerebiliriz veya buna benzer macunlar kullanınız. Az yemeli ve az uyumalıdır. Tok olarak yatmamalıdır. Hadis-i şerifte, (Tok olarak yatmayın, kalbiniz katılaşır) buyuruldu.
Gül koklarken: Gül koklayınca, salevat-ı şerife getirmelidir. Çünkü, Peygamber efendimizin mübarek teri, gül gibi kokardı. Hadis-i şerifte, (Üç şey, bedeni besler: Güzel koku, yumuşak kumaştan güzel elbise ve bal yemek) buyuruldu.
Unutkanlığa sebep olan şeyler: Kötü kokulu şeyler yemek, Çok aç durmak, hep tok durmak, Çok üzülmek, İşlerin dağınık olması, İdam edilene bakmak, mezar taşlarını okumak, Durgun suya bakmak, afyon gibi uyuşturucu kullanmak unutkanlığa sebep olur. Beyin kontrolüne maruz bırakacak uyuşturucu etkili müzik, elektromanyetik araçlar, ışıklı odada uyumak. Prizlerde elektrikli araçlar bırakmak. Temiz çevrede olmamak, EMÜLGATÖRLÜ yiyecekler yemek (Beyaz Ölüm Kitabımızda daha geniş bilgiler var.)
Zihni açan ve unutkanlığı gideren şeyler: Kereviz, kuru üzüm, çörek otu, bal, Badem yemek, başı gül yağı ile yağlamak, misk ve karanfil kullanmak, Öd buharı ve kimyon unu koklamak zihni açar ve unutkanlığı giderir. Burcunuzda göre taş ve koku kullanmak. ( Daha geniş bilgiyi, Şifalı Taşlar Kitabımızda, Şifalı Yemekler Kitabımızda bulabilirsiniz.)”
.
Yemek ve Mama Tariflerinin, En ucuz ve en doğrusunu:
Ahmet&Elmas Maranki'nin ŞIFALI YEMEKLER KITABINDA BULABİLİRSİNİZ....
YAVAŞ YE...
AĞIR AĞIR ÇİĞNE.... HEMDE KILO VER!
...
Yavaş yemek ve iyi çiğnemek, hem iyi bir sindirimin hem de kilo kaybının vazgeçilmezidir. Az yiyin, günde iki kez yiyin. Çok sık ve az az gibi lafları bir yana bırakın, Kaliteli Yaşalın!
.
Öncelikle yediğiniz besinleri fazla çiğnemenin size daha fazla lezzet sağladığını söyleyebilirim, bunun sonucu olarak bu durum sizin daha az yemek yemenizi sağlar. Bu da psikolojik olarak sağlanan faydalı kısmıdır.

Yemekleri fazla çiğnemediğinizde; büyük lokmalar bakterilere, şişkinliğe ve gaza neden olur, ayrıca fazla çiğneme sindirimi kolaylaştırır, tükürüğün içerisindeki enzimler sindirime yardımcı olur. Tüm bunların yanı sıra yavaş ve fazla çiğneyerek yemek yemenin en önemli faydalardan biride fazla çiğneme öncelikle beyni, daha sonra da mide ve bağırsakları sindirim işlemine başlatması daha erken şekilde daha fazla uyarmasıdır. Bu şekilde hem yavaş yer, hem de fazla çiğnerseniz hem sindirim sistemi daha çabuk uyarılacak, böylece toklu hissi daha çabuk beyne ulaşacaktır. Sizde yavaş yediğiniz için daha az yemek yiyerek doyacaksınız.
.
UZUN YAŞAMANIN SIRLARINDAN...
Belirli zamanlarda "lavman" yapınız. Lavman'ı hangi zamanlarda yapacağınız hususunda Maranki Kozmik Yaşam Merkezlerindeki uzmanlardanda yardım alabilirsiniz. Ayda bir ishal edici bir şey al, yılda bir kan aldır. Çok üzüntü ve çok şiddetli sevinç zararlıdır, kanı pıhtılaştırabilir. Boş durmamalı, bir işle meşgul olmalıdır. Atalarımız demiş ki: Ayağın sıcak tut, başını serin, Bir işle meşgul ol, düşünme derin.

Hastalığa sebep olan şunlardan sakınmalıdır: Gece az, gündüz çok uyumak, Tok iken yemek yemek, İdrarını tutmak. Sık cinsi münasebette bulunmak.

Su içerken şu zamanlarda su içmemelidir: Hamamdan çıkınca, uykudan uyanınca, cimadan sonra ve terli iken. Aç karna su içmemelidir. Suyu yavaş yavaş emerek içmelidir. Suyun hepsini bir solukta içmemelidir. Üç nefeste içmelidir. Soluğu suya değil, bardağın dışına vermelidir.  Çok soğuk içmemelidir. Gece uykudan uyanınca su içmek sağlığa zararlıdır.

Ayakta ve yürürken yememelidir. Hadis-i şerifte, (İnsan kalbi, tarladaki ekin gibidir. Yemek, yağmur gibidir. Fazla su, ekini kuruttuğu gibi, fazla gıdâ kalbi öldürür.) buyuruldu. Çok yemek, hastalıkların başı, perhiz ederek az yemek ilâçların başıdır.

Midenin üçte biri yemeklere, üçte biri içeceklere ayrılmalıdır. Üçte biri hava payı olarak ayrılmalıdır. Yemekten sonra dişleri misvak ile temizlemek sünnettir. Maranki'nin Mesvaklı, propolisli, çay ağacından diş macununuda önerebiliriz veya buna benzer macunlar kullanınız. Az yemeli ve az uyumalıdır. Tok olarak yatmamalıdır. Hadis-i şerifte, (Tok olarak yatmayın, kalbiniz katılaşır) buyuruldu.

Gül koklarken: Gül koklayınca, salevat-ı şerife getirmelidir. Çünkü, Peygamber efendimizin mübarek teri, gül gibi kokardı. Hadis-i şerifte, (Üç şey, bedeni besler: Güzel koku, yumuşak kumaştan güzel elbise ve bal yemek) buyuruldu.

Unutkanlığa sebep olan şeyler: Kötü kokulu şeyler yemek, Çok aç durmak, hep tok durmak, Çok üzülmek, İşlerin dağınık olması, İdam edilene bakmak, mezar taşlarını okumak, Durgun suya bakmak, afyon gibi uyuşturucu kullanmak unutkanlığa sebep olur. Beyin kontrolüne maruz bırakacak uyuşturucu etkili müzik, elektromanyetik araçlar, ışıklı odada uyumak. Prizlerde elektrikli araçlar bırakmak. Temiz çevrede olmamak, EMÜLGATÖRLÜ yiyecekler yemek (Beyaz Ölüm Kitabımızda daha geniş bilgiler var.)

Zihni açan ve unutkanlığı gideren şeyler: Kereviz, kuru üzüm, çörek otu, bal, Badem yemek, başı gül yağı ile yağlamak, misk ve karanfil kullanmak, Öd buharı ve kimyon unu koklamak zihni açar ve unutkanlığı giderir. Burcunuzda göre taş ve koku kullanmak. ( Daha geniş bilgiyi, Şifalı Taşlar Kitabımızda, Şifalı Yemekler Kitabımızda bulabilirsiniz.)
.
Yemek ve Mama Tariflerinin, En ucuz ve en doğrusunu: 
Ahmet&Elmas Maranki'nin ŞIFALI YEMEKLER KITABINDA BULABİLİRSİNİZ....



1 Nisan 2014 Salı

Hayat aslında güzeldir!..



"* Hayat aslında güzeldir, ancak dikkatsiz, duyarsız ve duygusuz yaşadığımızdan güzellikleri ıskalıyoruz.
* Ne güzelliklere özen gösteriyoruz, ne ayrıntılara dikkat ediyoruz, ne de elimizdeki artıları görmek için çabalıyoruz.
* Düşünün lütfen: Sabah uyandığımızda hangimiz, bize o günü de yaşama şansı vereni hatırlayıp şükrediyoruz?
* Kaçımız, “Bugün çok özel, çok güzel bir gün, çünkü ben bugün de yaşıyorum” deyip neşeyle kendimizi kutluyoruz?
* Hadi bugün bilinçli yaşayalım.
* Herkesin bugünü yaşama şansı olmadı, dün gece binlerce kişi öldü; biz ise yaşıyoruz.
Ayrıca ağrılar içinde kıvranmadığımız için de çok şanslıyız.
* Önce uykudan uyanalım. Rengârenk bir gökkuşağına dönüşmek istiyorsak hemen dönüşelim, aya ulaşmak istiyorsak derhal ulaşalım; bilirsiniz ya, hayallerin sınırı yoktur; gerçekte yapamadığınız her şeyi hayalimizde yapabilirsiniz.
* Bu kadar tembellik yeter, artık yataktan çıkalım. Lavaboda dişlerimizi fırçalarken aynaya bakıp kendimizi sevelim...
* Biz kendimizi sevmezsek, başkaları bizi niçin sevsin?
Hem neden kendimizi sevmeyecekmişiz? Biz ALLAH’ ın müstesna eserleriyiz.
* Alabildiğine de umutlanalım. Çünkü onsuz hiç bir şey olmaz: Yaşamak dâhil.
İnancınız varsa umudunuz da olacak...
* Umudumuz olunca korkmayalım; inanalım ki, imkânlarımız ve fırsatlarımız da olacaktır.
* Pencereyi açıp nemli sabah meltemini, hayatı içimize çeker gibi, soluklanalım. Soframızda pastırma-sucuk yoksa ne gam; soframızdakini bulamayanlar da var, şükredelim.
* Kapıdan çıkarken eşimizi öpmeyi unutmak yok, işten telefon etmeyi de...
* Sorunlarımız elbette olacak. Sorunsuz insan, sorunsuz cihan olmaz, ama hiç bir sorun kıyamete kadar da sürmez. Bir şekilde çözülür.
* Başınızı dik tutun, ufka doğru bakın: Çiçekler, kelebekler, deniz, rüzgâr, güneş ve her şey... Gözlerinizin önünde sergilenen her şey sizin huzur ve mutluluğunuz için yaratıldı. Siz çok özelsiniz. Ve çok da şanslısınız.
* Herkes hayata kendi yürek penceresinden bakar ve sadece görmek istediğini görür.
Hayata olumlu bakan, olumlu bakıştan üreyen umut ve cesaretle daha atak, daha cesur, daha moralli oluyor. O zaman sorunların üstesinden daha rahat geliyor.
Sorunları bahane ederek mutsuzluğa ve umutsuzluğa kilitleniyoruz..."