9 Nisan 2015 Perşembe

Merhaba!..

MER-KA-BA....
Mer-ka-ba, üç kelimeden oluşan mısır dilinde bir sözcüktür. Mer; ışık, Ka; Ruhsal beden, Ba; ise fiziksel beden anlamına gelmektedir. Yani bu sözcük “ruhun ve bedenin ışık alanı anlamına” gelmektedir.
Merkaba bilgisi bize yaşam çiçeğinden gelmiştir. Yaşam çiçeği tüm kainatın özünde var olan ve tüm geometrik şekilleri içinde barındıran temel kutsal geometrik şekildir. Yaşam çiçeğinin içerisinde iki iç içe geçmiş yıldız tetrahedronlar mevcuttur ve bu merkabanın temel geometrik şeklidir. Tam olarak vücudumuzu çevreleyen dairenin içine yerleşmiş olan bu yıldız tetrahedronlar, bizim aktive olmamış çok yüksek titreşimli bir ışık alanımız, ruhsal bedenimiz ve ruhsal aracımızdır.
Merkaba alanımız, evrende zaman ve mekan boyutunun ötesine geçmemizi sağlar. Yani bu kutsal enerji alanı, bir tür, zaman ve mekan ötesi boyutlar arasında ruhsal manada yol almamıza olanak veren bir “araçtır”.
Her ne kadar Merkaba alanı ve Merkaba çalışmaları yeni gündeme gelse de aslında insanlık tarihi kadar eski (belki daha da eski) bir kavramdır. Antik zamanlarda bu alana “Tanrıların Aracı” denmektedir, zira eskilerin deyişine göre bu araç (alan) sayesinde tanrılar ölümsüzleşmiş ve zaman-mekan ötesi bir bilgeliğe sahip olmuşlardır. Bu konu ile ilgilenenler Merkaba ile ilgili detaylı araştırma yapabilir ve ayrıca “Yaşam Çiçeğinin Unutulmuş Sırrı I ve II” kitapları da bu konuda yeterli bilgi vermektedir.
Peki Merkaba ile Sevginin alakası ne? Alakası şudur; Merkaba ancak ve ancak sevgi duygusu (ve dolayısıyla sevgi enerjisi) ile aktif hale getirilebilir. Yani bu alanı aktif etmek için çalışmanın her bir zerresinde kalp çakrasına ve evrensel sevgiye odaklanmamızı şarttır. Merkaba alanı sevgiden gücünü alır. Buradan şunu anlıyoruz ki, ancak ve ancak saf sevginin yardımı ile biz üç boyutun ötesine geçebilir ve zamansızlık-mekânsızlık kavramına erişebiliriz. İşte bu da bize sevginin sırrının ne kadar derin ve özel olduğunu göstermektedir. Bazı kişiler Merkaba alanının ve zamansızlık deneyiminin , yoğun yaşanan ilahi sevgi ile kendiliğinden aktive olabileceğini iddia etmektedir. Bu da bize geçmiş ermişlerin ve insani kâmillerin nasıl zaman ve mekânın ötesine geçtiklerini, fiziksel tayyi mekân (modern tabirle ışınlanma) yapabildiklerini net bir şekilde açıklamaktadır.
Bütün kültürler bir kenara kendi kültürümüzdeki ermişlerin ve tasavvuf erlerinin hayat hikâyelerini okuduğumuzda, her birinde bu fiziksel tayyi mekân olayının gerçekleştiğini görürüz. İşte bununda asıl kaynağı kalplerinde yaşadıkları ilahi aşktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder