14 Nisan 2015 Salı

hER GÜN VE GECE ZİKİR...

Formun Üstü
Hergün ve her gece yüz kerre (Sübhânallahi ve bi-hamdihi sübhânallahil?azîm)demelidir. Çok sevâbdır.­
· Her müslimân, sabâh ve akşam, şu îmân düâsını okumalıdır: (Allahümme innî e?ûzü bike min en-üşrike bike şey-en ve ene a?lemü ve estagfirü-ke li-mâ lâ-a?lemü inneke ente allâmülguyûb). Sabâh düâsı gece yarısında okumağa başlanır. Akşam düâsı zevâlden başlar.
· Her sabâh bir kerre (Allahümme mâ esbaha bî min ni?metin ev bi-ehadin min halkıke, fe minke vahdeke, lâ şerîke leke, fe lekel hamdü ve lekeşşükr) demeli ve her akşam (Mâ esbaha) yerine (Mâ emsâ) diyerek, hepsini aynen okumalıdır. Peygamberimiz ?sallallahü aleyhi ve sellem? buyurdu ki, (Bu düâyı gündüz okuyan, o günün şükrünü yapmış olur. Gece okuyunca, o gecenin şükrünü îfâ etmiş olur). Abdestli okumak şart değildir. Hergün ve her gece okumalıdır.
· Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Her kim abdest aldıkdan sonra ?İnnâ enzelnâhü? sûresini bir kerre okursa, Hak teâlâ hazretleri, o kimseyi sıddîklardan yazar. İki kerre okursa, şehîdlerden yazar. Üç kerre okursa, Peygamberlerle haşr olur.) Peygamberimiz ?sallallahü aleyhi ve sellem? buyurdular ki, (Her kim abdest aldıkdan sonra, benim üzerime on kerre salâtü selâm getirse, Hak teâlâ hazretleri, o kişinin hüznünü giderip mesrûr eder, düâsını kabûl eder.)
· Yatarken, sağ tarafa yatıp,
bir E?ûzü ve Besmele,
bir Âyet-el-kürsî,
üç İhlâs,
bir Fâtiha,
bir Kul-e?ûzüler,
bir (tevekkeltü alellah lâ havle velâ kuvvete illâ billah) oku. (Büyüklerimiz, cinleri def? için, bu kelime-i temcîdi okurdu.)
Sonra, bir istigfâr düâsı ya?nî, (Estagfirullâhel?azîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyel kayyûme ve etûbü ileyh),
bir (Allahümmagfirlî ve li-vâlideyye ve lil mü?minîne vel mü?minât) ve
bir salevât-ı şerîfe ya?nî, (Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed.) okunur.
bir (Allahümme rabbenâ âtinâ fiddünyâ haseneten ve fil-âhıreti haseneten ve kınâ azâbennâr bi-rahmetike yâ Erhamerrâhimîn) ve
üç veyâ on veyâ kırk yâhud yetmiş kerre istigfâr ve bir kelime-i tevhîd okuyup
uyumalıdır. Bütün gece okuyup uykusuz kalmamalıdır.
· Fârisî (Şevâhid-ün-nübüvve) 163.cü sahîfesindeki hadîs-i şerîfde, (Yatarken Âyet-el kürsî okuyana, şeytân yaklaşamaz) buyuruldu.
· Bir hadîs-i şerîfde, (Cum?a günlerinde bir ân vardır ki, mü?minin o ânda etdiği düâ red olmaz) buyuruldu. Ba?zıları, bu ân, ikindi ile akşam ezânları arasındadır, dedi. Fârisî (Tergîb-üs-salât) kitâbındaki hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Cum?a günü sabâh nemâzından önce, üç kerre Estagfirullahel?azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyelkayyûme ve etûbü ileyh okuyanın, kendinin ve anasının ve babasının bütün günâhları afv olur). Kul haklarını ve kazâya kalan farzları ödemek ve harâmlardan vaz geçmek şartdır. Bir hadîs-i şerîfde, (Cum?a nemâzından sonra, yedi def?a İhlâs ve Mu?avvizeteyn okuyanı, Allahü teâlâ, bir hafta, kazâdan, belâdan ve kötü işlerden korur) buyurdu. Cum?a günü yapılan ibâdetlere en az, iki kat sevâb verilir. Cum?a günü işlenen günâhlar da, iki kat yazılır. Bir hadîs-i şerîfde buyuruldu ki,(Cumartesi günleri yehûdîlere, pazar günleri nasârâya verildiği gibi, Cum?a günü, müslimânlara verildi. Bugün, müslimânlara hayr, bereket, iyilik vardır). Cum?a günleri ve hergün şu (istigfâr düâsı)nı çok okumalıdır: Allahümmagfir lî ve li âbâî ve ümmehâtî ve li ebnâî ve benâtî ve li ihvetî ve ehavâtî ve li-a?mâmî ve ammâtî ve li-ahvâlî ve hâlâtî ve li-zevcetî ve ebeveyhâ ve li-esâtizetî ve lil-mü?minîne vel-mü?minât vel hamdü-lillâhi Rabbil?âlemîn!
· İmâm-ı Râbbânî ?kuddise sirruh?, İkinci Cild, 32. ci Mektûbunda ?Kalbinizde üzüntü ve kuruntu olunca, gidermek için tevbe ve istigfâr okuyunuz! Korkulu zemânlarda, (Kelime-i temcîd), ya?nî(Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil?aliyyil?azîm) okuyunuz! [Cin çarpmasına karşı bunu okumak, (174). cü mektûbda yazılıdır. Muhammed Ma?sûm ?rahmetullahi aleyh? ikinci cild otuz üçüncü mektûbunda diyor ki, (Derdlerden kurtulmak ve murâda kavuşmak için beşyüz kerre Lâ havle velâ kuvvete illâ billah ile evvelinde ve âhırında yüzer def?a salevât-ı şerîfe okuyup düâ etmelidir)]. (Mu?avvizeteyn) [ya?nî iki (Kul-e?ûzü)yü] çok okumak da fâidelidir.(Tefsîr-i Mazherî)de, Enbiyâ sûresinin seksenyedinci âyetinin tefsîrinde, hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Birinize derd ve belâ gelince, Yûnüs Peygamberin düâsını okusun! Allahü teâlâ Onu muhakkak kurtarır. Düâ şudur: Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minez-zâlimîn).
Formun Altı
Formun Üstü
 22 Eylül 2011 11:07
 
· (Tergîb-üs-salât), ellidördüncü faslındaki hadîs-i şerîfde, (Sabâh, kalkınca, üç kerre Bismillâhillezî lâ-yedurru ma?asmihî şey?ün fil-erdı velâ fissemâi ve hüvessemî?ul?alîm okuyana akşama kadar, hiç derd, belâ gelmez) buyuruldu.
İmâm-ı Rabbânî ?rahmetullahi aleyh?, talebeleri ile, uzak bir yere gidiyordu. Gece, bir hânda kaldılar. (Bu gece, bu hânda bir belâ hâsıl olacak. Şu düâyı okuyunuz!) buyurdu: (Bismillâhillezî lâ-yedurru ma?asmihî şey?ün fil-erdı velâ fissemâi ve hüves-semî?ul?alîm). Gece büyük yangın oldu. Bir odada eşyâlar yandı. Bu odaya haber verilmemişdi. Düâyı okuyanlara birşey olmadı. Bu düâ, (Umdet-ül-islâm) ve (Berekât) kitâblarında yazılıdır. (Tergîb-üs-salât) kitâbında ve (Kıyâmet ve Âhıret) kitâbı 155.ci sahîfesinde hadîs-i şerîf olduğu da bildirilmekdedir. Derdlerden, belâlardan, fitne ve hastalıklardan korunmak için, sabâh ve akşam, İmâmın bu sözünü hâtırlayarak, üç kerre okumalıdır. Âyât-i hırz [koruyucu âyetler]da, okumalıdır.
· Resûlullah ?sallallahü aleyhi ve sellem? şu düâyı çok okurdu: (Allahümme innî es?elüke-ssıhhate vel-âfiyete vel-emânete ve hüsnel-hulkı verrıdâe bilkaderi birahmetike yâ Erhamerrâhimîn). Bunun ma?nâsı, (Ya Rabbî! Senden, sıhhat ve âfiyet ve emânete hıyânet etmemek ve güzel ahlâk ve kaderden râzı olmak istiyorum. Ey merhamet sâhiblerinin en merhametlisi! Merhametin hakkı için, bunları bana ver!) demekdir. Biz zevallılar da, ulu ve şanlı Peygamberimiz gibi düâ etmeliyiz!
· Resûlullah ?sallallahü aleyhi ve sellem? her zemân, (Allahümme, yâ mukallibelkulûb, sebbit kalbî, alâ dînik) düâsını okurdu [ki, Ey büyük Allahım! Kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dîninde sâbit kıl, ya?nî dîninden döndürme, ayırma! demekdir].
· Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden Osmân bin Huneyf bildiriyor ki, iyi olması için düâ istiyen bir a?mâya, Peygamberimiz ?sallallahü aleyhi ve sellem? abdest alıp, iki rek?at nemâz kılmasını, sonra (Allahümme innî es?elüke ve eteveccehü ileyke bi-Nebiyyike Muhammedin Nebiyyirrahme, yâ Muhammed innî eteveccehü bike ilâ Rabbî fî hâcetî-hâzihî, li takdıye-li, Allahümme şeffi?hü fiyye) okumasını emr etmişdir. Bu düâ, (Merâkıl-felâh) ve bunun Tahtâvî hâşiyesi ve türkçe tercemesi olan (Ni?met-i islâm) kitâblarında, (Hâcet nemâzı) sonunda ve (Şifâ üs-sikâm) ve (Nûr-ül-islâm) da ve (Dürerüsseniyye)de de yazılıdır.
· Eshâb-ı kirâm ?radıyallahü teâlâ anhüm ecma?în?, bu düâyı hep okurdu.
· Bir hadîs-i şerîfde, (Korkulu olan yerde, üç kerre: Ey Allahın kulları! Bana yardım ediniz demeli) buyuruldu. Bu düâ çok tecribe edilmişdir. Bir hadîs-i şerîfde, (Birşeyden zarâr gören, abdest alıp iki rek?at nemâz kılsın! Sonra; Yâ Rabbî! Senden istiyorum. Senin âlemlere rahmet olan Peygamberin Muhammed aleyhisselâmı vesîle kılarak sana yalvarıyorum. Yâ Muhammed! Dileğimi kabûl etmesi için Rabbime seni vesîle ediyorum. Yâ Rabbî! Onu bana şefâ?atcı et desin) buyuruldu.
· Korkulu yerlerde ve düşman karşısında ve emîn ve râhat olmak için (Li îlâfi) sûresini okumalıdır. Tecribe edilmişdir. Her gün ve her gece, hiç olmazsa, onbirer def?a okumalıdır. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Bir yere gelen kimse E?ûzü bikelimâtillâhit-tâmmâti min şerri mâ haleka okursa, o yerden kalkıncaya kadar, ona hiçbirşey zarar, kötülük yapmaz.).
· Korkulu şeyden kurtulmak ve bir dileğe kavuşmak için, Tâhâ sûresinin otuzyedinci âyetinden (Velekad)dan, otuzdokuz sonuna (alâ aynî)ye kadar kâğıda mürekkeble yazıp, bir şeye yedi kerre sarıp, yanında taşımalıdır. Fâidesi çok görülmüşdür.

 22 Eylül 2011 11:11
 
· Urvet-ül-vüskâ Muhammed Ma?sûm-i Fârûkînin üçüncü oğlu, büyük âlim, üstün velî, mürevvic-üş-şerî?a Muhammed Ubeydüllah Serhendî ?kaddesallahü teâlâ sirrehümâ?, (Hazînet-ül-me?ârif) kitâbında yüzkırkbeşinci mektûbda diyor ki, (Ebû Dâvüd, Mu?âz bin Cebelden ve Enes bin Mâlikden gelen şu hadîs-i şerîfi haber vermekdedir: (Bir kimse, yemek yidikden sonra, Elhamdülillahillezî at?amenî hâzet-ta?âm ve rezekanî-hi min gayri havlin minnî ve lâ-kuvvete derse, geçmiş ve gelecek günâhlarından çoğu afv olunur. Yeni bir elbise giydiği zemân, elhamdülillahillezî kesânî hâzessevb ve rezekanî-hi min gayri havlin minnî ve lâ kuvveh derse, geçmiş ve gelecek günâhlarından çoğu afv olunur).) Fıkh bilgilerinin mütehassısı, ondördüncü asrın müceddidi, (Medresetül-mütehassısîn)de tesavvuf kürsîsi müderrisi ordinaryüs profesör seyyid Abdülhakîm efendi ?kuddise sirrûh?, yemeklerden sonra, şu düâyı okurdu: (Elhamdülillahillezî eşbe?anâ ve ervânâ min-gayri-havlin minnâ ve lâ kuvveh. Allahümme at?im-hüm kemâ at?amûnâ! Allahümmerzuknâ kalben takıyyen, mineşşirki beriyyen la kâfiren ve şakîyyen velhamdülillahi rabbilâlemin)
· Cinnin zararından kurtulmak için, en te?sîrli iki silâh, (Kelime-i temcîd) ve (İstigfâr düâsı)dır. Kelime-i temcîd, (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm)dir. Bunu okuyandan cinlerin kaçdığını, büyünün bozulduğunu, imâm-ı Rabbânî 174.cü mektûbunda ve istigfâr düâsının, derdlere devâ olduğu hadîs-i şerîflerde bildirilmişdir.
· Celâleddîn-i Süyûtînin ?rahmetullahi aleyh? (Kitâbürrahme fittıbb-i velhikme) kitâbında sihr, nazar ve cinden korunmak için kıymetli bilgi vardır. Yüzellinci bâbında buyuruyor ki, (Şeytânın vesvesesinden, sıkıntıdan kurtulmak için, hergün bu düâyı okumalıdır: Yâ Allah-ür-rakîb-ül-hafîz-ür-rahîm. Yâ Allah-ül-hayy-ül-halîm-ül?azîm-ür-raûf-ül-kerîm. Yâ Allah-ül-hayy-ül-kayyüm-ül-kâimü alâ külli nefsin bimâ kesebet, hul beynî ve beyne adüvvî!). Yüzyetmişdördüncü maddesi sonunda diyor ki, (Hiltit veyâ şeytân tersi adındaki zamkı yanında taşıyan kimseye cin gelmez. Sar?a hastası, bunu koklarsa, iyi olur). Asa Foetide denilen bu zamk, esmer, pis kokulu, reçine olup, antispasmodique olarak, ya?nî sinirleri teskîn edici olarak Avrupada, toz, hap ve ihtikan şeklinde adale ve sinir gerginliğini gidermek için, kullanılmakdadır. (Ütrüc), ya?nî Ağaç kavunu bulunan eve cin girmiyeceği, (Hayât-ül-hayvân)da ve (Kâmûs)da yazılıdır.

 22 Eylül 2011 11:15
 
· Cin ve şeytân şerrinden kurtulmak için ve sar?a hastalığına ve sihre karşı (Teshîl-ül-menâfi?) kitâbının sonundaki (âyât-i hırz)ı yedi gün okumalı ve yazıp, üzerinde taşımalıdır.
Âyât-i hırz, sırasıyla aşağıdaki sûre ve âyet-i kerîmelerden meydana gelen düâdır.
Fâtiha sûresi,
Bekara sûresi 1, 2, 3, 4, 5,163, 164 ve 255, 256, 257 ,285 ve 286 ncı âyetleri,
Âl-i imrân sûresi 18. Âyeti,
Âl-i imrân sûresi 19. âyetten sadece: ?İnneddine indellâh-il-islam? a kadar olan kısmı,
Âl-i imrân sûresi 26, 27 ve 154 üncü âyetleri,
En?âm sûresi 17 nci âyeti,
A?râf sûresi 54, 55 ve 56 ncı âyetleri,
Tevbe sûresi 51, 128 ve129 uncu âyetleri,
Yûnüs sûresi 107nci âyeti,
Hûd sûresi 56 ncı âyeti,
İbrâhîm sûresi 12 nci âyeti,
İsrâ sûresi 43, 110, 111 inci âyetleri,
Mü?minûn sûresi 116, 117 ve 118 inci âyetleri,
Ankebût sûresi 60 ıncı âyeti,
Rûm sûresi 17, 18 inci âyetleri,
Fâtır sûresi 2 nci âyeti,
Yasîn sûresi 83 üncü âyeti,
Sâffât sûresi 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11,180, 181 ve 182 nci âyetleri,
Feth sûresi 27, 28 ve 29 uncu âyetleri,
Rahmân sûresi 33, 34, 35 ve 36 ncı âyetleri,
Hadîd sûresi 1, 2, 3, 4 ve 5inci âyetleri,
Haşr sûresi 21, 22, 23 ve 24 üncü âyetleri,
Cin sûresi 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 nci âyetleri,
Burûc sûresi 20, 21 ve 22 nci âyetleri,
İhlâs sûresi,
Felak sûresi ve
Nâs sûresi.
· Cinden kurtulmak için en iyi on çâreyi [kısaltarak] yazıyoruz:
E?ûzü Besmele ile Fâtiha sûresi okumalıdır.
E?ûzü Besmele ile iki Kul-e?ûzüyü okumalıdır.
E?ûzü Besmele ile Bekara sûresinin ilk beş âyetini okumalıdır.
E?ûzü Besmele ile Âyet-el-kürsî okumalıdır.
E?ûzü Besmele ile Bekara sûresinin son iki âyetini okumalıdır.
E?ûzü Besmele ile Ha-Mîm Mü?mîn sûresinin başından (masîr)e kadar ve Âyet-el-kürsî okumalıdır.
(Lâ ilâhe illallahü vahdehü lâ şerîke leh lehülmülkü ve lehülhamdü ve hüve alâ külli şey?in kadîr) okumalıdır.
Çok (Allah) demelidir.
Hep abdestli bulunmalı, farzları ve sünnetleri hiç terk etmemelidir.
Kadınlara bakmakdan, çok konuşmakdan, çok yimekden ve galabalıkdan sakınmalıdır.
· (Berekât) kitâbında, Muhammed Sa?îdi ?rahmetullahi teâlâ aleyh? anlatırken sonunda, imâm-ı Rabbânînin ?rahmetullahi teâlâ aleyh? Cinden korunmak için, (Lâ havle velâ kuvvete illâ billah-il-aliyyil?azîm) okuduğunu yazıyor. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, yüzyetmişdördüncü mektûbunda, Cini def? için bunu okumağı tavsiye etmekdedir. Buna, (Kelime-i temcîd) denir.
· Taberânînin bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Çölde yalnız kalan kimse, birşey gayb ederse, ey Allahın kulları, bana yardım ediniz desin! Çünki, Allahü teâlânın, sizin göremediğiniz kulları vardır) buyuruldu. İbni Hacer-i Mekkî, (Îzâh-ul-menâsik) hâşiyesinde, bu düâ çok tecribe edilmişdir buyurdu. Ebû Dâvüdün ve başkalarının bildirdikleri hadîs-i şerîfde, Resûlullah, seferde iken akşam olunca, (Ey Rabbimin yeri! Senin şerrinden Allaha sığınırım) buyurdu.
· İbni Âbidîn, (Lukata) bahsinin sonunda buyuruyor ki, İbni Hacer ve Nevevî ve başkaları bildiriyor ki, gayb olan, çalınan birşeyi bulmak için, [hergün yirmibeş kerre] (Yâ câmi?annâsi li-yevmin lâ raybe fîhi innallahe lâ yuhlif-ül mî?âd icma? beynî ve beyne...) düâsını okumalıdır. Buluncaya kadar okumalıdır. Noktaların yerinde, gayb olan şeyin ismini söylemelidir.
· (Bostân-ül-ârifîn) sonunda diyor ki, İbni Ömer buyurdu ki, birşeyi gayb olan, çalınan kimse, hergün iki rek?at nemâz kılıp, selâmdan sonra, (Allahümme yâ Hâdî ve yâ Râddeddâlleti, erdid aleyye dâlletî bi-izzetike ve sultânike fe-innehâ min fadlike ve atâike) okumalıdır. İstigfâr düâsını okumak da çok fâidelidir.
· Büyü yapılmış olan kimse, (Mevâhib-i ledünniyye) tercemesi ikinci cildi, yüzseksenyedinci [187] sahîfedeki âyet-i kerîmeleri ve düâları ve arabî (Teshîl-ül-menâfi?) sonundaki (Âyât-i hırz)ı sabâh ve ikindi nemâzlarından sonra, yedi gün birer kerre okur ve boynuna asarsa, şifâ bulur. Bir mikdâr suya, (Âyet-el-kürsî) ve (İhlâs) ve (Mu?avvizeteyn) okumalı. Büyülenmiş kimse bundan üç yudum içmeli, kalan ile gusl abdesti almalıdır. Şifâ bulur.
· Mevlânâ Muhammed Osmân sâhib ?rahmetullahi teâlâ aleyh?, (Fevâid-i Osmâniyye) kitâbının yüzüçüncü sahîfesi sonunda buyuruyor ki, (Sihr ve cadı, ya?nî büyü âfetlerinden kurtulmak için, üç kerre Salevât-ı şerîfe okumalı, sonra yedi Fâtiha, yedi Âyet-el-kürsî, yedi Kâfirûn sûresi, yedi İhlâs-ı şerîf, yedi Felak ve yedi Nâs sûreleri okuyup kendi üzerine veyâ hasta üzerine üflemelidir. Bunları tekrâr okuyup, büyülenmiş olanın odasına, yatağına, evin her yerine, bağçesine üflemelidir. İnşâallahü teâlâ, büyüden halâs olur. [Buna karşılık ücret almamalıdır.] Bütün hastalıklar için de iyidir.
· Nazar değen kimseye şifâ için (Âyet-el-kürsî), (Fâtiha), (Mu?avvizeteyn) ve (Nûn sûresi)nin sonundaki iki âyeti okumak muhakkak iyi geldiği, fârisî (Medâric-ün-Nübüvve) kitâbında ve (Mevâhib-i ledünniyye) tercemesi ikinci cild, [179]. cu sahîfesinde yazılıdır. Bu iki kitâbdaki ve (Teshîl-ül-menâfi?) kitâbının ikiyüzüncü [200] sahîfesinde yazılı düâları okumak da fâidelidir. Düâların en kıymetlisi ve fâidelisi (Fâtiha) sûresidir. (Tefsîr-i Mazherî) son sahîfesinde diyor ki, (İbni Mâcede yazılı, hazret-i Alînin bildirdiği hadîs-i şerîfde, (İlâcların en iyisi Kur?ân-ı kerîmdir) buyuruldu. Hastaya okunursa, hastalığı hafîfler). Eceli gelmemiş ise, iyi olur. Eceli gelmiş ise, rûhunu teslîm etmesi kolay olur. Resûlullah ?sallallahü aleyhi ve sellem? gam, gussa, sıkıntıyı gidermek için, (Lâ ilâhe illallâhül?azîm-ül-halîm lâ ilâhe illallâhü Rabbül-Arş-il?azîm lâ ilâhe illallahü Rabbüs-semâvâti ve Rabbül-Erdı Rabbül?Arş-il-kerîm) okurdu.
· Tarlaya bereket gelmesi için, mahsûlün uşrunu vermeli, sonra Eshâb-ı Kehfin ismleri dört kâğıda yazılıp, ayrı ayrı sarılıp, tarlanın ayak basmıyan dört köşesine defn edilmelidir. (Rûh-ul-beyân)da diyor ki, (Eshâb-ı Kehfin ismleri yazılı kâğıdı evinde, üstünde bulundurmak da, korur. Bereket verir). (Eshâb-ı Kehfin ismleri) Yemlîhâ, Mekselînâ, Mislînâ, Mernûş, Debernûş, Şâzenûş, Kefeştatayyûş ve köpekleri Kıtmîrdir.
· Ehl-i Bedrin ismleri ile tevessül, şifâ ve bereket verdiği, Kabânînin (Esmâ-i Ehl-i Bedr) kitâbında yazılıdır.

 22 Eylül 2011 11:16
 
· (Bismillâhirrahmânirrahîm ve lâ-havle ve lâ-kuvvete illâ billâhil? aliyyil?azîm) okumak, sinir hastalığına ve bütün hastalıklara iyi geldiğini Enes bin Mâlik haber vermişdir. Harâm işliyenin ve kalbi gâfil olanın düâsı kabûl olmaz. Mâide sûresinde Allahü teâlânın yaratması için, vesîleye, ya?nî sebeblere yapışmak emr olunmakdadır. Te?sîri kat?î olan sebeblere yapışmak farzdır. Meselâ, Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşmak için, islâmiyyete uymak ve düâ etmek emr olundu. Diğer sebebler ve te?sîrleri açıkca bildirilmediği için bunlara uymak sünnet oldu. Peygamberlerin ve Evliyânın rûhlarından ve ilâclardan şifâ beklemek ve dertlerden, belâlardan kurtulmak için bunları vesîle yapmak sünnet oldu.. Ehl-i sünnet i?tikâdında olmıyanın düâsı fâide vermez. Allahü teâlâ, herşeyi bir sebeb ile yaratmakdadır. Birşeye kavuşmak istiyen, o şeyin sebebine kavuşmak için düâ etmelidir. Sebebine kavuşunca, bu sebebe yapışır. İnsana sıhhat, şifâ vermek için, düâ etmeği, sadaka vermeği ve ilâc kullanmağı sebeb yapmışdır. Âyet-i kerîme veyâ düâ bir çanağa yazılır. Yâhud kâğıda yazılıp, kâğıd çanağa konur. Üzerine su konur. Yazı eriyince, hergün içilir. Yâhud, bu kâğıdı muska yapıp, üzerinde taşır. Yâhud, bunları okuyup, iki avucuna üfürür. Avuçları ile vücûdünü sıvar. (Tibyân tefsîri) son sahîfesinde diyor ki, (Âişe vâldemiz buyurdu ki, Resûlullahın bir yerinde ağrı olsa iki Kûl e?ûzü sûresini okuyup, mubârek avucuna üfler, elini ağrı olan yere sürerdi). Düâ ve ilâc, ömrü uzatmaz. Eceli geleni ölümden kurtarmaz. Ömür, ecel bilinmediği için, düâ etmek, ilâc kullanmak lâzımdır. Eceli gelmemiş olan, sıhhata, kuvvete kavuşur. Şifâyı ilâcdan değil, Allahü teâlâdan beklemelidir.
· Muhammed Ma?sûm ?rahmetullahi aleyh? (Mektûbât)da buyuruyor ki, (Murâd için âyet-i kerîme ve düâyı izn alarak okumalı demişlerdir). İzn veren, onu kendine vekil etmiş olur. Meşhûr bir Âlimin, Velînin kitâbında (okumalıdır) yazmış olması, izn vermek olur. İzn vereni ve iznini düşünerek okuyunca, o zât okumuş gibi fâideli, te?sîrli olur. Kur?ân-ı kerîmi ve düâyı ücret ile okumak, ya?nî okuması için, önceden birşey istemek büyük günâhdır. İstemesi ve alması harâm olur ve okuduğunun fâidesi olmaz. Birşey istemeyip, sonradan verilirse, hediyye olur. Hediyyeyi alması câiz olur. (Fetâvâ-i fıkhiyye)nin otuzyedinci [37] sahîfesinde diyor ki, (Kâfirlere gönderilen mektûbda Kur?ân-ı kerîmden bir iki âyet yazmak câizdir. Fazla yazılmaz. Bir iki âyet de, onlara va?z için veyâ huccet, vesîka olarak câiz olur. Kâfir, muskanın fâidesine inansa bile, ona âyet-i kerîme ile mubârek ismler ile muska yazmak câiz olmaz. Harâm olur. Harfleri ayrı ayrı yazmakla da câiz değildir. İster müslimân yazsın, ister kâfir yazmış olsun, bir muskayı kullanmak için, içinde küfr veyâ harâm olan yazının bulunmadığını bilmek lâzımdır). (Mevâhib-i ledünniyye)de diyor ki, (Üç şart bulununca, Rukye câiz olur: Âyet-i kerîme ile veyâ Allahü teâlânın ismleri ile olmakdır. Arabî lisânı ile veyâ ma?nâsı anlaşılan lisân ile olmalıdır. Rukyenin, ilâc gibi olup, Allahü teâlâ dilerse te?sîr edeceğine, te?sîrini Allahü teâlânın verdiğine inanmakdır.
NOT : (Rukye), okuyup üflemek veyâ üzerinde taşımak demekdir.
Âyet-i kerîme ile ve Resûlullahdan gelen düâlar ile Rukye yapmağa, (Ta?vîz) denir. Ta?vîz câizdir ve inanan, güvenen kimseye fâide verir. Ta?vîz yazılı muskayı [muşamba, naylon gibi su geçirmez şeylere] sarılı olarak cünübün taşıması ve halâya girilmesinin câiz olduğu (Halebî)de ve (Dürr-ül-muhtâr)da, tahâret bahsi sonunda [s. 119 da] yazılıdır.
· Göz değen kimseye, Peygamber efendimizin bildirdiği şu ta?vîzi okumalıdır: (E?ûzü bikelimâtillâhittâmmâti min şerri külli şeytânın ve hâmmatin ve min şerri külli aynin lâmmetin). Bu ta?vîz her sabâh ve akşam üç def?a okunup kendi üzerine veyâ yanındakilerin üzerine üflenirse, göz değmesinden ve şeytânların ve hayvanların zararından korur). Bir kimseye okurken, E?ûzü yerine (Ü?îzüke) denir. İki kişiye okurken (Ü?îzükümâ) denir. İkiden fazla kimseye okurken, (Ü?îzüküm) demelidir.
· İmâm-ı Birgivînin (Kırk hadîs)i, yirmibirinci hadîsine göre, her mü?minin istihâre yapması sünnetdir. İstihâre yapmak için, önce gusl abdesti alınır. Guslden sonra, o gece (İstihâreye niyyet etdim) diyerek iki rek?at nemâz kılıp, yatılır. Birinci rek?atde (Kâfirûn), ikinci rek?atde (İhlâs) sûresi okunur. İbni Âbidînde diyor ki, (İstihâre nemâzından sonra şu düâ okunur: Allahümme innî estehîrüke bi-ilmike ve estakdirüke bi-kudretike ve es?elüke min fadlikel?azîm fe inneke takdiru ve lâ akdiru ve ta?lemü velâ a?lemü ve ente allâmül-guyûb). Yedi gece böyle istihâre yapılır. Sonra, kalbe gelen şey yapılır. İstihâreden sonra, abdestli olarak, kıbleye dönüp yatılır. Rü?yâda beyâz veyâ yeşil görmek hayra alâmetdir. Siyâh veyâ kırmızı görmek şerre alâmetdir denildi. İstihâre nemâzını başkasına kıldırmak sünnet değildir. İstihâre yapmasını öğrenmeli, bu sünneti kendisi îfâ etmelidir. Bedenle yapılan ibâdetleri başkasına yapdırmak câiz değildir.
· (Mekâtîb-i şerîfe)nin doksanaltıncı mektûbunda diyor ki, (Hâcetlere kavuşmak için, iki rek?at nemâz kılıp, sevâbını (silsile-i aliyye)nin rûhlarına hediyye etmeli, bunların hurmeti için diyerek düâ etmelidir). (Sabâh ve yatsı nemâzlarından sonra büyük âlimlerin [silsile-i aliyyenin] ismlerini, sonra Fâtiha-i şerîfeyi okuyarak rûhlarına gönderip, onları vesîle ederek yapılan düânın kabûl olduğu tecribe edilmişdir)
· (Fetâvâ-i kâri-ül-hidâye)de diyor ki, (Murâdı olan kimse, yatacağı zemân abdest almalı. Temiz bir örtü üzerinde oturup, üç def?a salevât okumalı. Sonra, herbirine Besmele çekerek on Fâtiha ve sonra onbir İhlâs okumalı. Sonra, üç salevât okumalı. Sonra sağ yanı üzere, yüzü kıbleye karşı olarak ve sağ elini sağ yanağı altına koyarak yatıp uyumalıdır. Niyyet etdiği şeyin nasıl olacağını, bi-iznillah rü?yâda görür).

 22 Eylül 2011 11:27
 
Notlarımı aldım, Allah razı olsun.

 22 Eylül 2011 11:29
 
Âmîn.
Allah tebâreke ve teâlâ okuyan ve yorum yazanlardan da râzı olsun.

 22 Eylül 2011 12:46
 
///ZİKRULLAH HAKKINDA HADİSLER///
* Yedi kat gök ve yer ve bunların içindekiler, Allah?ı tesbih eder. Hiçbir varlık yok ki, Onu hamd ile tesbih etmesin. Fakat onların tesbihini anlayamazsınız!) (İsra 44)
* ?Günde yüz kere "La ilahe illallah" diyen kimsenin, kıyamet gününde yüzü ay gibi parlar.? (Taberani)
* ?Yatağa girince üç defa "Estağfirullah el azim ellezi lâ ilahe illâ hüvel hayyel kayyum ve etubü ileyh" okuyan kimsenin günahları, denizköpüğü kadar pek çok olsa da,affolur.?(Tirmizi)
* Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ?Biriniz günde bin sevap kazanamaz mı?? dedi. Oturanlardan biri, ?Bir günde nasıl bin sevap kazanabiliriz?? diye sordu. O da,?Yüz defa tespih çeker (Sübhanallah),derse bin sevap yazılır veyahut bin günahı affedilir.? dedi (Müslim)
* ?Peygamberimiz buyuruyor ki: ?İki kelime vardır; bunlar dilde hafif terazide (mizanda) ağır Rahman?ın yanında da sevimlidirler. Bunlar: ?Sübhanallahi ve bihamdihî (Allah?ım seni hamdinle tesbih ederim) Sübhanallahi?l azîm (Yüce Allah?ım Seni tesbih ederim)? sözleridir.? (Müslim, Buhari, Tirmizi)
* ?Bir kimse, sabah akşam yüz defa ?Sübhânallahi ve bihamdihi? derse, o gün ve o gece, hiç kimse onun kadar sevab kazanamaz.? (Deylemi)
* Kim on defa: ?La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehülmülkü velehül hamdü vehüve ala külli şeyin kadir.? (Allah?tan başka ilah yoktur, birdir, şeriki yoktur, Mülk de onundur, hamd de onadır. O her şeye kadirdir, derse, İsmail oğullarından on köle azat etmiş gibi olur.) (Buhari, Muslim)
* Resulullah (s.a.v.)? şöyle buyurmuştur: ?Kim günde yüz defa: ?La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh, lehülmülkü velehül hamdü vehüve ala külli şeyin kadir.? (Allah?tan başka ilah yoktur, ortağı yoktur, mülk onundur, hamd de onadır, O her şeye kadirdir) derse on köle azat etmiş gibi olur. Ona yüz sevap yazılır, yüz günahı silinir ve o gün akşama kadar şeytandan korunur. Kimse ondan daha faziletli bir şey getiremez; meğerki bu duayı ondan daha çok demiş ola.?(Müslim)
* ?Sabah akşam yüz defa ?Sübhanallahi ve bihamdihi sübhanallahil azim diyenin, günahları denizköpüğü kadar da olsa affedilir.? (Müslim)
* Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:?Akşam namazını kıldıktan sonra, hiç kimseyle konuşmadan yedi kere Allahümme ecirna minennnar (Allah'ım bizi cehennemden muhafaza eyle) de! Çünkü bunu deyip de, o gece ölürsen, mutlaka cehennemden kurtulursun. Sabah namazından sonra da aynı şeyi söyle! Zira o gün ölürsen, ateşten kurtulmana karar verilir.? (Müslim)
* ?Sübhanallahi ve?lhamdü lillahi ve-la ilâhe illallahu vallahu ekber? zikrini tekrar ederek cehennem ateşine karşı zırh edinin. Bu kelimeler kıyamet gününde sizlerin muhafızı ve koruyucusu, münecciyatı ve kurtarıcısı ve mukaddimatı ve sizi hayırla karşılayıcısıdır. Bu kelimeler ?Bakıyat-ı sâlihât? denilen hazinelerinizdir.?
* Peygamberimiz en faziletli zikirleri şöyle belirtir: "Kelimelerin en güzeli dört tanedir: 'Sübhânallah,Elhamdü lillâh, Lâ ilâhe illâllah, Allahu ekber" (Buhârî)
* ?Kim akşamdan temizlik üzere (abdestli olarak) zikredip uyursa (uyku bastırıncaya kadar Allah?ı zikrederse) ve geceleyin de uyanıp Allah?tan dünya veya âhiret hayırlarından bir şey isterse, Allah Teâlâ,istediğini mutlaka ona verir(Ebu Davud, Tirmizi)
* Hz Muaz bin Cebel (r a ) anlatıyor: ?Kul, kendini Allah?ın azâbından kurtarmada zikrullahtan daha etkili bir ameli işlememiştir ? (İmam Mâlik,Tirmizi)
* ?Allah?ı zikredenle zikretmeyen, diri ile ölü gibidirler ? (Buhârî)
* ?Her şeyin bir cilâsı vardır; kalplerin cilâsı da Allah'ı zikretmektir İnsanı Allah'ın azâbından en çok koruyacak şey, ancak zikrullahtır??.." (Buhari)

 22 Eylül 2011 12:50
 
Not: Belirtilen Hadis-i Şerifleri, Başta İmam Nenevi'nin El-Ezkar Adlı eseri olmak üzre değişik Kaynaklardan toplayarak Word'de hazırladım.Yazım yanlışı varsa harflerde şayet bu benim hatamdandır.. Herhangi bir Kitapta/Kaynakta bu Hadislerin Tamamını Bulamazsınız :)

 22 Eylül 2011 13:42
 
editör rabbim razı olsun...teşekürler..

 22 Eylül 2011 14:01
 
Sy.editörümüze ve kaside hocama teşekkür ediyorsum. Emeğinize, yüreğinize sağlık. Bu tür başlıkları daha çok görmek isteriz :)

 10 Ekim 2011 10:42
 
(Allah?ım, günahımı affet ve rızkıma bereket ver!) [İ. Ahmed]
(Allah?ım, kötü huy, kötü iş, kötü arzu ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.) [Ebu Davud]
(Allah?ım, yaptığım ve yapmadığım şeylerin şerrinden sana sığınırım.) [Nesai]
(Allah?ım, ölüm anındaki sıkıntılara karşı bana yardım et!) [Tirmizi]
(Allah?ım, beni çok şükreden ve çok sabreden kullarından eyle!) [Bezzar]
(Allah?ım, beni çok zikreden ve emrine uyan kullarından eyle!) [Tirmizi]
(Allah?ım, ilmimi arttır!) [Tirmizi]
(Allah?ım, kulak, göz, dil, kalb ve şehvetimin şerrinden sana sığınırım.) [Nesai]
(Allah?ım, nankörlükten ve kabir azabından sana sığınırım.) [Müslim]
(Allah?ım, bana hidayet, takva, tok gözlülük ve zenginlik nasip eyle!) [Müslim]
(Allah?ım, bana sıhhat, iffet, güzel ahlâk ver ve kaderine rıza göstermemi nasip et!) [Taberani]
(Allah?ım, gazabından rızana, cezandan affına, azabından rahmetine sığınıyorum.) [Müslim]

 10 Ekim 2011 21:18
 
SALAVATIN ÇEŞİTLERİ
Çeşitli Salavâtlar Ve Özellikleri
Resûlullah'ın tavsiye ettiği ve sahih kaynaklarda yer alan bazı salavâtlar yanında, İslâm âleminde Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellemden sonra birçok ilim adamı, imam ve muhaddis çeşitli şekillerde onu öven salâvât-ı şerîfeler yazmışlar ve bilahare bunları toplayan çeşitli kitaplar düzenlemişlerdir. Bunlardan biri de Cezûliyye tarikatının kurucusu Şeyh Muhammed el-Cezûlî tarafından kaleme alınan Delâil'lü'l-hayrât adlı eserdir. Bu eser, hâlâ müslümanlar arasında sevap ve faziletine inanılarak okunmaya devam etmektedir.
Delâilü'l-hayrât yazarı dışında salavât konusunda eser kaleme almış olan yazarlardan Yûsuf b. İsmâil en-Nebhânî, Efdalii's-salavât adlı çalışmasında yetmiş, Saâdetü't-dâreyn'inde yüz otuz sekiz salavâta yer vermiş, bunlardan önemli gördüğü kırkını da Salavâtü'l-ahyâr ale'l- Mustafa'l-muhtâr adlı risâlesinde derlemiştir.
Salavâtları, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin şafaatine erme arzusu duyan, aynı zamanda Allah'ın rahmet, bereket ve bağışlamasına erişmek isteyen her müslüman, elinden geldiğince sıkça okumalıdır.
1. İbrâhimiyye salavâtı
(Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli Ibrâhîm ve bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhamed, kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme fi'I- âlemîn inneke hamîdün mecîd).
"Allah'ım! Hz. İbrâhim ve Ehl-i beytine rahmet eylediğin gibi Muhammed'e ve Ehl-i beytine de rahmet eyle. İbrâhim ve Ehl-i bey-tini mübarek kıldığın gibi Hz. Muhammed'e ve Ehl-i beytini de mübarek kıl. Şüphesiz sen hamde lâyıksın ve yücesin".
İmam Mâlik, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî gibi hadis âlimlerinin eserlerine aldıkları ve "İbrâhimiyye" adıyla bilinen bu salavât-ı şerîfe en önemli salavâtlardan biridir ve çokça okunmalıdır. İmam Nevevî ve diğer bazı âlimler, İbrâhimiyye salâvâtınm en üstün salavât şekli olduğunu belirtmişlerdir. Buhârî, el-Edebü'l- müfred'inde (hadis nr. 641), bu salavâtla ilgili olarak Hz. Peygamber'den nakledilen şöyle bir rivayete yer vermektedir: "Kim bu salâtı okursa, ona kıyamet günü şehadet ve şefaat ederim". Bunu bin kere okumanın, Efendimizi görmeye vesile olacağı da söylenmiştir
İmam Nevevî, bu salâtın, Buhârî ve Müslim'in sahihlerinde yer aldığı için diğerlerinden daha üstün olduğunu belirtmiştir. Hz. Pey- gamber'e en üstün bir lafızla (ifadeyle) salâtü selâm okuyacağına yemin eden bir insanın bunu okuması halinde yemininin yerine geleceği de söylenmiştir (Nebhânî, Efdalü's-salavât, s. 59).
(Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve resülike'n-nebiyyil- ümmiyyi ve alâ âli Muhammed ve ezvâcihî ve zürriyyetihî kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîm ve bârik alâ Muhammedin en- nebiyyil-ümmiyyi ve alâ âli Muhammed ve ezvâcihî ve zürriyyetihî kemâ barekte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîme fi'l-âlemîn inneke hamîdün mecîd).
"Allâh'ım! Senin kulun, resûlüh ve ümmî nebin Muhammed'e, Ehl-i beytine, hanımlarına, İbrâhîm ve Ehl-i beytine rahmet eylediğin gibi rahmet eyle. Âlemlerde İbrâhîm ve Ehl-i beytini mübarek kıldığın gibi Muhammed'i, muhterem hanımlarını ve zürriyetini de mübarek kıl".
2. Geniş Kapsamlı Bir Salavât
(Allâhümme salli alâ Muhammedin en-nebiyyil-ümmiyyi ve alâ âli Muhammed kemâ salleyte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîm ve bârik alâ Muhammedin en-nebiyyil-ümmiyyi ve alâ âli Muhammed kemâ bârekte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîm inneke hamîdün mecîd. Allâhümme ve terahham alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed kemâ terahhamte alâ İbrâhîme ve alâ âli İbrâhîm inneke hamîdün mecîd. Allâhümme ve tehannen alâ Muhammedin ve alâ âli Muham- med kemâ tehannente alâ Ibrâhîme ve alâ âli İbrâhîm inneke hamîdün mecîd. Allâhümme ve sellim alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed kemâ sellemte alâ Ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîm inneke hamîdün mecîd).
"Allâh'ım! İbrâhim ve Ehl-i beytine rahmet ettiğin gibi, Ümmî Peygamber Muhammed ve Ehl-i beytine de rahmet eyle. İbrâhîm ve Ehl-i beytini mübarek kıldığın gibi, Ümmî Peygamber Muhammed ve Ehl-i beytini de mübarek kıl. Şüphesiz sen yücesin. Allah'ım! İbrâhim ve Ehl-i beytine merhamet ettiğin gibi, Muhammed ve Ehl-i beytine merhamet eyle. Şüphesiz sen hamde lâyıksın ve yücesin. Ey Allâh'ım! İbrâhim ve Ehl-i beytine şefkat gösterdiğin gibi, Muhammed ve Ehl-i beytine de şefkat eyle. Şüphesiz sen hamde lâyıksın ve yücesin".
İmam Şa'rânî'nin Keşfü'l-gumme adlı eserinde ifade ettiğine göre Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin, "Bana salâtü se-lâm getirmek isterseniz şunu söyleyin" dedikten sonra bunu zikrettiği, arkasından da şöyle buyurduğu nakledilmektedir: "Cebrâil, Mîkâil ve izzet ve celâl sahibi Allah Teâlâ benim elimde olan şeyi (ümmetim hakkında yapabileceğim şeyi) böylece saymışlardır. Kim bana bu şekilde salâtü selâm getirirse, ona kıyamet gününde şehadet ve şefaat ederim". Bu salâtü selâmın Hz. Ali'den nakledildiği rivayet edilmektedir. (Cezûlî, Delâilü'l-hayrât, s. 43).
3. Kısa ve Özlü Dört Salavât
a) (Allâhümme sallı alâ Muhammedin ve enzilhü'l-menzile'l mukar- rebe minke yevme'l-kıyâmeti).
"Allâh'ım! Muhammed'e rahmet eyle ve onu kıyamet gününde senin katında en yüce makamda konaklandır".
b) (Allâhümme salli alâ rûhi Muhammedin fi'l-ervâhi ve alâ cesedihî fi'l-ecsâdi ve alâ kabrihî fi'l-kubûr).
"Ey Allâh'ım! Ruhlar arasında Muhammed'in ruhuna, bedenler arasında onun bedenine ve kabirler arasında onun kabrine sen rah-met eyle" (Nebhânî, Efdalü's-salavât, s.61).
Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin şöyle buyur-duğu nakledilmektedir: "Kim bu salâtı okursa, beni rüyasında görür. Beni rüyasında gören kıyamet gününde de görür. Beni kıyamet gü-nünde görene şefaat ederim. Benim şefaat ettiğim kişi de havuzum-dan içer. Allah Teâlâ, onun cesedini ateşe haram kılar" (Nebhânî, Efdalü's-salavât, s.62).
c) (Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed salâten tekûnü leke rızâen ve li-hakkıhî edâen ve a'tıhi'l-vesîlete ve'l-makâ- me'llezî veatteh).
"Ey Allah'ım! Muhammed'e ve Ehl-i beytine senin rızana uygun ve onun hakkını yerine getirecek bir salât ile rahmet eyle. Ona vesileyi ve vaad etmiş olduğun makamı lutfeyle".
d) (Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sellim).
"Allah'ım! Muhammed'e ve ehl-i beytine rahmet eyle ve selâmet ver".
4. Şeyh Melevî'nin salavâtı
(Allâhümme yâ Rabbe Muhammedin ve âli Muhammedin salli alâ Muhammedin ve âli Muhammed ve a'tı Muhammeden ed-dera- cete ve'l-vesîlete fi'l-cenneti. Allâhümme yâ Rabbe Muhammedin ve âli Muhammedin ıczi Muhammeden sallallâhu aleyhi ve sellim mâ hüve ehlüh.)
"Ey Muhammed ve Ehl-i beytinin rabbi olan Allah'ım! Ona ve Ehl-i beytine rahmet eyle, cennette ona yüksek dereceleri ve vesileyi ihsan et. Ey Muhammed ve Ehl-i beytinin rabbi olan Allah'ım! Mu-hammed'e lâyık olduğu mükâfatı lutfeyle".
Delâil şerhinde bildirildiğine göre, İmam Secâî, şeyhi Melevî'nin Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu naklettiğini dinlemiştir:
"Ümmetimden her kim, bir gün içerisinde bu salâtı okursa, yazıcı meleklerden tam yetmiş tanesini, bin sabah sevap yazma işiyle meşgul edip yormuş olur ve hem kendisi, hem de anne ve babası bağışlanır" (Nebhânî, Efdalü's-salavât, s. 66).
5. Mühim Bir Salavât
(Allâhümme salli alâ Muhammedin abdike ve nebiyyike'n- nebiyyi'l-ümmiyyi.)
"Allâh'ım! Kulun ve ümmî peygamberin Muhammed'e rahmet eyle".
Enes b. Mâlik'ten rivayet edildiğine göre birgün Resûlullah sallal- lâhu aleyhi ve sellem, "Kim bana cuma günü seksen defa salâtü se-lâm getirirse, seksen yıllık günahı bağışlanır" buyurmuş, bunu duyan sahâbîlerin, kendisine nasıl salâtü selâm getirilmesi gerektiğini sormaları üzerine de bu salavâtı öğretmiştir (Sehâvî, el-Kavlü'l-bedV, s. 378- 379; Nebhânî, Efdalü's-salavât, s. 66).
Bu salavâtı gece gündüz beş yüz defa okumaya devam eden kişi-nin Peygamber Efendimiz'i rüyasında ya da yakaza halinde görmeden vefat etmeyeceği, cuma günü bin defa okumaya devam edenin, gece rüyasında Resûlullah'ı ya da cennetteki makamını göreceği haber verilmektedir.
Abdülkadir Geylânî, el-Gunye adlı eserinde Ebû Hüreyre'nin Hz. Peygamber'den yaptığı şu rivayete yer vermektedir: "Kim cuma gecesi her rekâtında Fâtiha'dan sonra Âyetü'l-kürsî ile birlikte on beş İhlâs okuyarak iki rekât namaz kılar, ardından da bin kere bu salâtı okursa, bir sonraki cuma gelmeden beni rüyasında görür. Beni gören kişiye cennet vardır ve Allah, onun işlediği ve daha sonra işleyeceği günahlarını bağışlar" (Nebhânî, Efdalü's-salavât, s. 66, 67).
6. Ahmed b. Mûsâ'nın Salavâtı
(Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed ve alâ Ehl-i beytih).
"Allâh'ım! Muhammed'e, âline ve Ehl-i beytine rahmet eyle".
Delâil'ı şerheden âlimlerden Ahmed b. Mûsâ babası vasıtasıyla dedesinden bu salavât hakkında şöyle bir nakilde bulunmaktadır: "Allah Teâlâ, bu salavâtı günde yüz defa okuyanın, otuz tanesi dün-yada olmak üzere yüz ihtiyacını giderir".
Bu müjde, Ibn Hâcer'in es-Savâik adlı eserinde naklettiği ve Câbir'in Hz. Peygamber'den rivayet ettiği, "Allah Teâlâ, bana günde yüz defa salâtü selâm getirenin, yetmiş tanesi âhirette olmak üzere yüz ihtiyacını giderir" (Cezûlî, Delâilü'l-hayrât, s. 24; Nebhânî, Efdalü's-salavât, s. 67) hadisine dayandırılmış ve bu mükâfata ulaşmak için okunacak salavâtm bu olduğu tavsiye edilmiştir.
7. Günahların Affına Vesile Olacak Bir Salavât
(Allâhümme salli alâ Muhammedin fi'l-evvelîn ve salli alâ Muhammedin fi'1-âhırîn ve salli alâ Muhammedin fi'n-nebiyyîn ve salli alâ Muhammedin fi'l-mürselîn ve salli alâ Muhammedin fi'l- melei'l-a'lâ ilâ yevmi'd-dîn).
"Allâh'ım! Evvelkiler ve sonrakiler içinde Muhammed'e rahmet eyle. Nebiler ve kendisine kitap verilen peygamberler ve yüce ma- kamdakiler arasında Muhammed'e kıyamete kadar rahmet eyle".
Saîd b. Attâr'ın, bu salâtı sabah akşam üçer kere okuyanın günah-larının ve kusurlarının silineceğini, sevinç ve mutluluğunun devamlı olacağını, dualarının kabul edileceğini, arzu ettiği şeylere kavuşacağını ve düşmanlarına karşı yardım göreceğini söylediği bildirilmektedir. (Cezûlî, Delâilü'l-hayrât, s. 21, 22; Sehâvî, el-Kavlü'l-bedîs. 121).
8. Salât-ı tefrîciye (Allah'ın sır kapılarını açan anahtar bir salavât)
(Allâhümme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedini'llezî tenhallü bihi'l-ukadü ve tenfericü bihi'l- kürabü ve tukzâ bihi'l-havâicü ve tünâlü bihi'r-regâibü ve hüsnü'l- havâtimi ve yüsteska'l-ğamâmü bi-vechihi'l-kerîm ve alâ âlihî ve sahbihî fî külli lemhatin ve nefesin bi-adedi külli ma'lûmin lek).
"Allâh'ım! Efendimiz Muhammed'e en mükemmel bir şekilde salât ve noksansız selâm eyle ki, düğümler onun hürmetine çözülür, hüzün ve kederler onun hürmetine dağılır, ihtiyaçlar onun hürmetine giderilir, arzulara ve iyiliklere onun sebebiyle nâil olunur. Bulutlar, onun mübarek hatırı için yağmurlanır. O'na, âline ve ashâbına sana topyekün mâlûm olanlar sayısınca her an ve her nefes salât ve selâm olsun".
İmâm Kurtubî'nin bu salavâtı çokça okumayı tavsiye ettiği ve şöyle dediği nakledilmektedir: "Bu salavât-ı şerîfeyi kim günde kırk bir kere veya yüz defa ya da daha fazla okursa, Allah onun gam ve kederlerini, sıkıntı ve üzüntülerini giderir, işlerini kolaylaştırır, mânevi dünyasını da nurlandırır." Hizbü'l-ebrâr adlı eserin müellifinin şöyle dediği ifade edilmeketedir: "Bu salavât-ı şerîfenin faydalarını kadın, erkek, büyük, küçük, kime önerdiysem, bu salavâta devam edenlerin hepsinin de amaçlarına ulaştıklarını gördüm".
Birçok sahâbinin okumaya devam ettiği söylenen bu salavâtın çok faziletli olduğu nakledilmektedir. Gerçekleşmesi arzu edilen her türlü hayırlı iş için, tedavi görmekte olan hastaların şifa bulmasını istemek niyetiyle ve düşmanların şerrinden emin olmak için halis bir niyet ve samimi duygularla okunduğunda Allah'ın izniyle maksadın hasıl olacağı umulmalıdır.
9. Salât-ı Münciye (Kaza, belâ ve sıkıntılara karşı)
(Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin salâten tüncînâ bihâ min cemîi'l-ahvâli ve'l-âfât ve takzî lenâ bihâ cemîa'l-hâcât ve
tutahhirunâ bihâ min cemîi's-seyyiât ve terfeunâ bihâ indeke a'le'd- derecât ve tübelliğunâ bihâ aksa'l-ğâyât min cemîi'l-hayrâti fi'l-hayâti ve ba'de'l-memât).
"Allâh'ım! Muhammed'e öyle bir rahmet eyle ki, bütün dehşet ve afetlerden bizi kurtarasın, bütün ihtiyaçlarımızı gideresin, bütün kötülüklerden bizi âzâde kılasın, katında en yüce derecelere ulaştı- rasın, hayatımızda ve öldükten sonra gayelerin en sonu olan bütün hayırlara ulaştırasın".
Salât-ı münciye olarak meşhur olan bu salât hakkında Hasan b. Ali el-Üsvânî şöyle demiştir: "Kim, bu salâtü selâmı her önemli olay ve musibet (felâket) anında bin defa okursa, sıkıntılarından kurtulur ve selâmete ererek amaçlarına ulaşır" (Nebhânî, Efdalü's-salavât, s. 77).
Amansız salgın hastalıklar görüldüğünde ve deniz yolculuğu es-nasında kurtuluşa vesile olması niyetiyle okunması faydalı görülmüş-tür. Beş yüz defa okuyanın, Allah'ın izniyle arzu ettiği rızıklara nâil olup geçim sıkıntısından kurtulacağı tecrübelere dayanılarak tavsiye edilmiştir (Sehâvî, el-Kavlü'l-bedV, s. 415).
Şeyh Sâlih b. Mûsâ ed-Darîr'in bir deniz yolculuğunda fırtınaya yakalandıklarını, rüyasında Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellemi gördüğünü, onun bu salâtü selâmı bin defa okumalarını tavsiye ettiğini ve daha üç yüz defa okudukları sırada fırtınanın dindiğini ve kur-tulduklarını söylediği nakledilmektedir (Nebhânî, Efdalü's-salavât, s. 78).
Nazillili Şeyh Muhammed Hakkı'nın da, Hazînetü'l-esrâr adlı ese-rinde bu salâtü selâmın arşın hazinelerinden biri olduğunu ve bunu dünyevî ve uhrevî maksatların gerçekleşmesi için geceleyin bin defa okunması halinde, Allah Teâlâ'nın ihtiyaçları gidereceğini söylediği ve bu salâtm Allah'ın katma şimşekten daha hızlı ulaşacağını belirttiği bildirilmektedir (Cezûlî, Delâilü'l-hayrât, s. 56; Nebhânî, Efdalü's-salavât, s. 73).
10. Hasan-ı Basrî'nin Salavâtı
(Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âlihî ve ashâbihî ve evlâdihî ve ezvâcihî ve zürriyyetihî ve Ehl-i beytihî ve eshârihî ve ensârihî ve eşyâihî ve muhibbîhî ve ümmetihî ve aleynâ maahüm ec- maîne yâ erhame'r-râhimîn).
"Allah'ım! Muhammed'e, âline, ashâbına, evlâdına, muhterem hanımlarına, zürriyetine, Ehl-i beytine, damatlarına, taraftarlarına, sevenlerine, ümmetine ve bizlere merhamet eyle; ey merhametlilerin en merhametlisi".
Hasan-ı Basrî'nin, Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendi-mize salâtü selâm getirmek istediğinde bu salâtı okuduğu ve, "Allah'ın resulünün Kevser havuzundan kana kana içmek isteyen bunu okusun" dediği rivayet edilmektedir (Sehâvî, el-Kavlü'l-bedî', s. 144; Nebhânî, Efdalü's-salavât, s. 74). ,
11. Önemli Bir Salavât
(Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin abdike ve nebiyyi- ke ve resûlike'n-nebiyyi' 1-ümmiyyi ve alâ âlihî ve ezvâcihî ve zürriyetihî ve sellim adede halkıke ve rızâ nefsike ve zinete arşike ve midâde kelîmâtik).
"Allâhım! Kulun, nebin, ümmî resulün Efendimiz Muhammed'e, âline, muhterem hanımlarına ve zürriyetine rahmet eyle ve bütün mahlukatın adedince, zâtının rızasınca, arşının tartışınca ve kelimelerinin mürekkebince selâmet ihsan eyle".
12. Elfiyye Salavâtı.
(Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin hâi'r-rahmeti ve mîmi'l-mülki ve dâli'd-devâmi es-seyyidi'l-kâmili'l-fâtihi'l-hâtimi ade-de mâ fî ilmike kâinün ev kad kâne küllemâ zekerake ve zekerâhü'z- zâkirûne ve küllemâ ğafele an zikrike ve zikrihî el-ğâfilûne salâten dâimeten bi-devâmike bâkıyeten bi-bekâike lâ müntehâ lehâ düne ilmike inneke alâ külli şey'in kadîr).
"Allah'ım! Efendimiz Muhammed'e vahametinin 'hâ' sı, mül-künün 'mîm'i, devamının 'dâl'i, seyyid, kâmil, fâtih, sonuncu olmuş ve olacak ilmindeki hikmetler sayısınca, onu zikredenlerin zikrettiği, seni ve onu zikirden gâfil olanların gafletleri miktarınca, senin sonsuz devamın ve bekan müddetince, senin evvelde ve sonsuz ilminde rahmet eyle. Şüphesiz sen her şeye kadirsin (senin her şeye gücün yeter)".
Şeyh Muhammed b. Abdullah ez-Zeytûnî'nin, Elfiyye olarak i- simlendirilen bu salâtı, yirmi kadar şeyhten aldığı bildirilmekte; Ebû Abbas Ahmed el-Hâcirî'nin de Peygamber Efendimiz'e bu salâtü selâmı okuyana on iyilik (hasene) verileceğini öğrendiğini söylediği ifade edilmektedir. Muhtemelen bu ifadeden haberdar olan birinin rüyasında Resûl-i Ekrem'i gördüğü ve kendisine "Yâ Resûlullah! Sana bu şekilde salâtü selâm getiren kişiye on hayır ve sevap mı var?" diye sorduğu ve Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellemin de cevaben, "On salavât vardır ve her salavâtın karşılığı on hayır ve sevap, her hayır ve sevap da on misliyle değerlendirilir" buyurduğu rivayet edilmektedir.
13. Önemli Bir Salavât
(Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini'llezî mele'te kalbe- hû min celâlike ve aynehû min cemâlike fe esbaha ferihan mesrûran müeyyeden mensûran ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim teslîmen ve'l- hamdü lillâhi alâ zâlik).
"Allâh'ım! Senin celâlinden kalbini ve cemalinden gözünü dol-durduğun Efendimiz Hz. Muhammed'e rahmet eyle ki ferah, mesrur, desteklenmiş olsun. Onun âline ve ashâbına selâmet lutfeyle. Bütün bunlardan dolayı Allah'a hamdolsun".
14. Kıyamet Nuru Salâtı
(Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin bahri envârike ve ma'dini esrârike ve lisâni hüccetike ve arûsi memleketike ve imâmi hazratike ve tırâzi mülkike ve hazâini rahmetike ve tarîki şerîatike'l- mütelezzizi bi-tevhîdike insâni ayni'l-vücûdi ve's-sebebi fî külli mevcûdin ayni a'yâni halkıke'l-mütekaddimi min nûri zıyâike salâten tedûmü bi-devâmike ve tebkâ bi-bekâike lâ müntehâ lehâ düne ilmike salâten turzîke ve turzîhi ve terzâ bihâ annâ yâ rabbe'l- âlemîn).
"Allâh'ım! Nurlarının deryası, sırlarının madeni, hüccetinin lisanı, mülkünün zîneti, rahmetinin hazineleri, senin tevhidin ile lezzetlenen şeriatının yolunca öyle bir rahmet eyle ki, senin ezelî ilminde sonu olmayan bekanla bâkı, devamınla daim olsun. Yine seni razı edecek ve senin onu razı kılacağın ve o rahmet sebebiyle bizden razı olacağın bir rahmetle rahmet eyle, ey âlemlerin rabbi!".
Kıymetinin çok yüksek olduğu bildirilen ve "kıyamet nuru salâtı" olarak adlandırılan bu salâtı okuyan kişinin kıyamet gününde nuru-nun artacağı nakledilmektedir (Sehâvî, el-Kavlü'l-bedî', s. 129; Nebhânî, Efdalü's- salavât, s.79).
15. İmam Şâfiî'nin Devamlı Okuduğu Salavât
(Allâhümme salli alâ Muhammedin bi-adedi men sallâ aleyhi ve salli alâ Muhammedin bi-adedi men lem yusalli aleyhi ve salli alâ Muhammedin kemâ emerte bi's-salâti aleyhi ve salli alâ Muhammedin kemâ tühibbü en yusallâ aleyhi ve salli alâ Muhammedin kemâ tenbe- ğî es-salâtü aleyhi).
"Allâh'ım! Muhammed'e salât edenlerin ve etmeyenlerin sayısınca salât eyle! (Rahmet ve bereketini sürekli yap). Ona salavât yapılmasını emrettiğin gibi salât et. Ona sevdiğin gibi salat et ve onun şanına yakışır şekilde salât ve selâm eyle!".
İmam Şâfiî'nin devamlı okuduğu bir salavâttır. Ebü'l-Abbas İbn Mindîl, İmam Şâfiî'yi ölümünden sonra rüyasında gören birisinin Allah'ın kendisine nasıl davrandığını sorduğunu, onun da cevaben bu salavâtı devamlı okuması sebebiyle Allah'ın kendisini bağışladığını söylediğini naklettiği haber verilmektedir.
Taberânî'nin, ed-Duâ adlı eserinde, Peygamber Efendimizi rüya-sında gördüğünü ve selâm vererek: "Yâ Resûlallah! Allah'ın bana ilham ettiği kelimelerle sana salâtü selâm getiriyorum" dediğini, Resûl-i Ekrem'in bu kelimelerin neler olduğunu sorması üzerine, bazı eklemelerle, bu salâtü selâmı okuduğunu ve Efendimiz Allah'ın kendisinin, mübarek dişleri görülecek şekilde tebessüm ettiğini ve dişleri-nin arasından bir nur çıktığını müşahede ettiğini belirttiği ifade edil-mektedir (Sehâvî, el-Kavlü'l-bedî', s. 466, 467; Nebhânî, Efdalü's-salavât, s. 79).

 24 Ekim 2011 12:38
 
(Allahümmec?alnî minellezîne yestemi?ûnel-kavle fe yettebiûne ahsenehû.)
[Ey Allahım! Beni, sözü dinleyip, en güzelini tutanlardan eyle.]

 24 Ekim 2011 12:48
 

_huzur_14
Yasaklı
tşkler,kaynak niteliğinde olmuş.

 26 Ekim 2011 17:44
 
(Allahümme a?tık rakabetî minen-Nâr.)
[Ey Allahım! Boynumu ateşten azat eyle.]

 02 Kasım 2011 14:21
 
Allahümme inneke afüvvün tuhibbü'l-afve fa'fu annî
(Allahım, Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affeyle)

 02 Kasım 2011 14:54
 
Çok küçücükken rahmetli dedem öğretmişti bu duayı Rabbim razı olsun inşallah ondan, zor öğrenmiştik acaba telefuzunda bi yanlışlıkmı var diye de biz işgüzarlar Mahallemizdeki Hacı Annemize sormuştuk :)
Layık olamadık tabi o ayrı.... :(

 03 Kasım 2011 12:21
 

Her namazdan sonra 70 defa "Estağfirullah" okuyanı ve yanındakileri, dertlerden, sıkıntılardan, hastalıklardan kurtarır.
Sabah namazı sonunda, 10 defa; "Lâ ilâhe illallah vahdehu lâ-şerîke-leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü yuhyî ve yümît ve hüve alâ külli şey'in kadîr." okuyana çok sevap verileceği, hadîs-i şerîfte bildirildi.
Teheccüd zamanında ve her zaman 100 defa; "Estağfirullâhel'azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüv el hayyel kayyûme ve etûbü ileyh." demelidir. Bunu ikindi namazında duâdan sonra 100 defa okumalıdır.

Formun Altı


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder