22 Temmuz 2015 Çarşamba

Şamanlardan size hayat ile ilgili 30 öğüt...

Şamanlardan size hayat ile ilgili 30 öğüt
-------------------------------------------------------
1. Yolda yürürken bulduğun bir kuş tüyünü eve getir, bir vazoya koyabilir, asabilir yada rafta bulundurabilirsin. Bu cennetten sana gelmiş güçlü bir tılsımdır. Bu tarz ruhlardan size verilen işaretleri farketmelisiniz.
2. Nehirlerden taş topla. Büyük güç ve enerjileri vardır.
3. Tüm gücünle diğer insanlara yardım etmeye çalış. Eğer mutluluk veremiyorsan en azından zarar verme.
4. Zorluklar birer formalitedir. Ciddi zorluklar, daha ciddi olsalar bile hala formaliteden ibarettir. Gökyüzü oradadır, bazen bulutlarla kapanmış olsa bile bazen biraz çaba göstererek, mesela bir uçağa binerek aynı mavi gökyüzüne ulaşmak mümkündür. Herkese barış!
5. Bir hayale ulaşmak için bazen tüm gereken bir adım atmaktır. Zorluklardan korkmayın, her zaman vardırlar ve olacaktırlar. Hepinize amaçlarınız doğrultusunda temiz yollar!
6. Ahlaki olarak önceliğiniz başka birine zarar vermemek olmalıdır. Bu prensip oldukça güçlü olmalıdır. Sadece şöyle düşünün: “Hiçbir zaman hiç kimseye zarar vermeyeceğim.”
7. Canlılar için bir mutluluk kaynağı olabilirseniz siz kendiniz en mutlu olursunuz. Ve başkalarına acı çektirirseniz siz kendiniz de acı çekersiniz. Düşünün!
8. Günde en az bir saat sessizliğe zaman ayırın. Buna en az iletişime olduğu kadar ihtiyacınız var.
9. Sevebilme yeteneği Dünya üzerindeki en önemli yetenektir. Herkesi sevmeyi öğrenin, düşmanlarınızı bile.
10. Akarsulara çöp atmayın. Asla! Suyun ruhu çok sinirlenebilir. Ruhu yatıştırmak için ekmek, süt yada para atabilirsiniz.
11. Genelde geçmişimizi “altın çağ” yada “altın günler” olarak adlandırırız. Bu bir hatadır. Hayatımızda yaşanan her an tam olarak altın çağdır.
12. Mükemmel bir din ya da inanç yoktur. Kötü bir din de yoktur. Tanrı bir tanedir. İstediğinize dua edebilirsiniz ancak şu emirleri unutmayın: dürüst yaşa, atalarına saygı göster, ve sev.
13. Eğer Dünya’yı değiştirmeyi amaçlıyorsan önce kendini değiştir. Aşkın ve keyfin enerjilerini öğren. Bunlar bir insanın kilit anlarıdır. Gülümsemek, kahkaha ve keyif almanın çok büyük güçleri vardır. Bunu bir defa öğrendikten sonra kendinize sevginin kapısını açacaksınız.
14. Oldukça güzel bir deyiş vardır: Veren eli kısıtlı görme. Eğer mümkünse zayıf ve ihtiyacı olanlara para ver. Miktarı önemli değil ancak vermiş olmak önemlidir.
15. Hayat çok kısadır. Bunu gözyaşları, kavgalar, küfür ve alkol ile çarçur etme. İyi şeyler yapabilir, çocuk yetiştirir, dinlenir ve daha fazla mutluluk verici şeyler yapabilirsiniz.
16. Eğer sevdikleriniz size suçlu olmadığınız bir şey için kızdılarsa onlara sıkıca sarılın, ve onlar yatışıncaya kadar onları bırakmayın.
17. Ruhunuzda bir sıkıntı bir tükenmişlik hissediyorsanız şarkı söyleyin. Kalbiniz hangi şarkıyı söylemek istiyorsa. Bazen o da konuşabilmek ister.
18. Her zaman hatırla: Doğru din, doğru inanç ya da en becerikli şu veya bu inancın din adamı yoktur. Tanrı birdir. Tanrı dağın tepesindedir. Farklı din ve inançlar bu tepeye ulaşmanın farklı yollarını sunarlar. Kime istersen dua et, ancak bil ki senin asıl amacın günahsız olmak değil, tanrı’ya ulaşmaktır.
19. Eğer bir şey yapmaya karar verdiysen kendinden şüphe etme. Korku seni kendinden ve doğru yoldan saptırmaya çalışacak. Çünkü bu kötülüğün ana silahıdır. Eğer ilk defada başaramadıysan ümidini kaybetme. Her küçük zafer seni daha büyüğüne yaklaştırır.
20. Hayatta çok önemli bir şeyi hatırla. Herkes hakettiğini bulur. Problemlerin ruhuna ve düşüncelerine girmesine izin verme böylelikle problemler vücuduna da ulaşamaz.
21. Hayat sana yüzünü ya da başka bir tarafını çevirmiş olabilir. Ancak sadece çok az kimse aslında hayatı çevirenin gerçekte kendisi olduğunu anlıyabilir. Diğerleri hakkındaki tüm kötü düşünceleriniz size geri dönecektir. Kıskançlık da en sonunda size geri gelecektir. Buna neden ihtiyacınız var? Sakin ve ölçülü yaşayın. Kıskanç olmak iyi bir şey değildir ve hiç gerek de yoktur. Bu adamın büyük bir arabası varsa bu onun yüzünü daha güzel yapmayacaktır. Altın aslında kirli bir metaldir. Kıskanç olmaya ihtiyaç yoktur. Daha fazla gülümseyin ve yabancılar da size gülümseyecektir, hem de sevdikleriniz ve tüm hayatınızla beraber!
22. Size saygı gösterilmesini istiyorsanız başkalarına saygı gösterin. İyilik için iyilik, kötülük içinse bu kötülüğü yoksaymak yapılacak en doğru şeydir. Sizi kötü yapmaya çalışan biri onu yoksaydığınız için kendini gerçekte daha kötü hissedecektir.
23. İçmeyin. Hiç içmeyin! Alkol vücudu, beyni ve ruhu öldürür. Ben yıllardır içmiyorum. Eğer şamansanız veya ruhsal bir insansanız içerek bir süre sonra tüm güçlerinizi bitireceksiniz ve ruhlar sizi cezalandıracaktır. Alkol gerçekten de öldürür, aptalca şeyler yapmayın. Rahatlamak için hamama gidin, eğlence için şarkı söyleyin, iletişim ve ortak bir dil bulabilmek için çay için, ve bir kadını daha iyi tanımak için ona şeker verin!
24. Asla pişmanlık duyma! Ne olursa olsun bu ruhların isteğiyle olur ve bu her zaman en iyisidir.
25. Hayvanlara benzeyen taşları özel bir tören olmadan yerden almayın. Aksi takdirde çok ciddi bir nazara maruz kalırsınız. Eğer böyle bir taş bulduysanız ve yanınıza almak istiyorsanız bulunduğunuz yerin ruh efendisine başvurun ve ona bir teklifte bulunun, ardından bu taşı yerde beyaz bir bezle kaplayın ve böyle alın.
26. Güzel bir müziği dinleyerek kendinizi gün içerisinde aldığınız negatif enerjiden arındırırsınız. Müzik meditasyon gibidir. Sizi kendinize ve hayata geri getirebilir.
27. Kalbinizde her hangi bir baskı olmadan rahat nefes alabilmek için, ağlamayı öğrenin.
28. Eğer durum sizin çözemeyeceğiniz bir hal aldıysa ve hiçbir çıkış yoksa elinizi yukarı kaldırın. Ve elinizi sertçe aşağı indirirken “zıkkımın köküne git” deyin. Çok güzel bir deyiş vardır: Sizi yeyip yutmuş olsalar bile en azından 2 çıkış yolunuz vardır.
29. Kadınlar alışveriş yaparken ailelerinin önlerindeki günlerdeki mutluluğunu satın alırlar. Her bir taze, güzel, olgun ve güzel kokan meyve bu ailede mutlu ve sakin bir hayattır. Erkek, kendi tarafından kadına para sağlamalıdır. Böylece kadın en iyi kalitedeki ürünleri seçebilir. Yiyeceğe harcanan paradan kısan bir aile fakirleşir ve mutsuzlaşır. Bu kısıntı aslında sevdiklerinin mutluluğundan kısılır.
30. Kendinizi yanlış ya da birşey hakkında üzülüyorken bulursanız, vücudunuzu düzgün ve akıcı hareketlerle bir dans formunda hareket ettirin. Kötü enerjinizi yoluna sokup zihninizi çektiğiniz acıdan arındıracaksınız.
----------------

EPİFİZ BEZİ PSİŞİK ALGI MERKEZİMİZ Mİ?

EPİFİZ BEZİ PSİŞİK ALGI MERKEZİMİZ Mİ?
http://www.milliyet.com.tr/epifiz-bezi-icin-faydali-gidala…/
Doğu bilgeliği ve son yapılan bilimsel araştırmalar, Epifiz bezi ya da pineal bez üçüncü gözümüzü yöneten ve zihnimizin pşisik algı merkezi olduğu savı üzerinde duruyorlar, doğu ekolleri buna kesin gözüyle bakarken bilim insanları haklı olarak çeşitli araştırmalar peşindeler…
Bir bezelye tanesi büyüklüğünde olan bu mini organ hipofiz bezimizin arkasında küçük bir oyuğun içinde yerleşmiştir. Bu mini organ melatonin olarak adlandırdığımız, gündüz ve gece döngümüzü kontrol eden ve bedenimizin günlük ritmini düzenleyen hormonu salgılar. Epifiz bezinin fonksiyonunu ve enerjisini geliştirmek, arttırmak aslında çok önemlidir çünkü bu bez bedenin fiziksel tüm sistemini etkilediği gibi psişik anlamda farkındalığınızı, bilinçlilik halinizi ve yaşam deneyimlerinizi genişletecek ya da sınırlayacak bir potansiyele sahiptir.
Güneş epifiz için çok önemlidir ve onun için bir tür gıda anlamına gelir. Güneş; gözler, cilt, saçlar, burun kılları ve kulaklar vasıtası ile alınıp sindirilebilir ve aslında her gün en az 30 dakika alınması gerekir. Epifizi tamamen aktif hale getirmek için güneşin gözbebekleri vasıtası ile alınması en iyisidir.
Denizde yetişmiş ve güneşte kurutulmuş sebzeler çok yüksek oranda D vitamini, B vitamini ailesindeki vitaminlerin çoğunu ve iyot içerirler. (Bunların neredeyse hiç biri Türk mutfağında olan yiyecekler
olmadığı için Türkçe karşılıkları da bulunmuyor ama çok çeşitli deniz yosunları diyebiliriz, kombu,
arame, wakame, dulse, nori gibi isimleri olan çoğu Japon mutfağında geniş oranda kullanılıyor).
Kalın yapraklı; kara lahana, şalgam yaprağı, hardal otu, çin lahanası vs. yeşil bitkiler epifiz bezi için çok besleyicidir çünkü bu bez bitkilerin yeşil renginin verdiği özelliklerini alır ve bedenin iyice beslenmesiiçin gerekli yerlere dağıtır.
Yüksek oranda cıva içeren balıklar, karbon bazlı içecekler, sudaki flor, diş macunları ve dumana maruz kalmamız epifiz bezini olumsuz yönde etkiler ve düzgün çalışmasını engelleyebilir. Et yediğimizde o hayvanın DNA’sını da sindirmiş oluruz, dolayısı ile hayvanın olumlu, olumsuz deneyimlerini de alırız. Bu da epifiz bezinin bireyin psişik mavikopya farkındalığının sürdürülebilirliğini engelleyebilir. Uygun gıdalar epifiz bezimizi olumlu yönde etkileyebilir ve daha fazla çiğ gıda tüketerek, vejeteryan beslenerek, evimizin havasını ozon makinesi ile temiz tutarak ve temiz su içerek de epifiz bezimizi aktif hale getirebiliriz.
Epifiz bezinin psişik farkındalığı artırmak için güneş kadar serotonin hormonuna da ihtiyacı vardır.
Serotonin de beyin uykudayken üretilen bir hormondur, dolayısı ile karanlık bir odada uyumanın
da epifiz bezi için çok besleyici olacağını söyleyebiliriz. Serotonin üreten gıdalar ise badem, muz,
acı biber, pirinç, patates ve börülcedir. Bunların tüketilmesi de epifiz bezi için besleyici etkiler oluşturur.

19 Temmuz 2015 Pazar

Et Yemezsek Bedenimizde Neler Olur?

Et Yemezsek Bedenimizde Neler Olur?

1. İyi Uyuyamamak
et_1
Protein eksikliği geceleri bedenin derin uyuyamamasına neden olabilir.Protein eksikliğinde beden aşırı karbonhidrat ve şeker tüketmesine meyil eder ve beden sistemin enerji için şekere bağımlı olmasına yol açar. Ancak, şeker ve karbonhidratlar, çabuk yanar ve enerji seviyelerinde dalgalanmalar yaratır.Deliksiz uyku,insan bedeni için çok gereklidir.Hattâ deliksiz uyku, şekerin aksine bedenin kalıcı yakıt olan yağı yakması için gereklidir,
Deliksiz uyku sadece şeker ve karbonhidratı yakmak için kullanılsa, beden kolaylıkla acıkacaktır.

2. Stres, Düşük Enerji, Huysuzluk, Karamsarlık
et_2Protein eksikliği, stresle o kadar iyi bir şekilde baş etmeye izin vermez. Ayrıca, karamsarlık da deneyimlersiniz ve bu da
sizi düşük enerjili hissettirir.Kan şekerini dengede tutmaya yardım eden protein olmadan, ruh halinde inişler ve çıkışlar deneyimleme eğilimi ve enerji artışı olur.Zamanla, bedenin bu zıtlıklarla dalgalanmasından kaynaklı bitkinlik, sakin olmaya ihtiyacı olan  bedeni enerjisiz bırakacaktır ve ihtiyaç olduğunda ekstra destek alması gerekecektir.



3. Kas ve ya da Eklem Ağrısı
et_3Beden çok fazla protein depolar, protein de zor,yorucu egzersizden ya da efor sarfedilecek herhangi bir şeyden sonra kas ve eklemleri yeniden yapılandırmada görev alan eklem sıvısında bulunur. Sonuç olarak,eklemler güçlenir ve kaslar sıklaşır.
Kas ve eklemlerindeki bir çesit acıya standart kas bakımı yanıt vermez ve bunu tedavi etmenin tek yolu protein seviyelerini yüksek tutmaktır!
4. Sürekli Olarak Doymak Bilmeyen Bir İştah
et_4Sabit olmayan  kan şekeri seviyelerinden dolayı, beden, karbonhidratlar, tatlılar, kafein, çikolata, gazoz, şeker, pastalar, ya da cips ve herhangi bir abur cubur gibi besin değeri düşük gıdaları, sürekli olarak arzulayacaktır. Her yemekte yeterli derecede protein almak,kan şekerini stabilize etmeye yardım edecek ve ilk anda  karbonidrat tüketme arzusunu engelleyecektir ve bedenin de yağı nasıl yakacağını öğrenmesine izin verir. Vejeteryan olup kilo vermeyi düşünüyorsanız, gerçekten de ne olmak istediğinize karar vermeden önce bu konuda daha fazla araştırma yapmalısınız!

5. Tembellik
et_5
Yeterli proteini almadığınızda,kaslarınız ağır, zor aktivitelerden sonra kendilerini onaramayacaklardır ve bu da aslında zarar verici olabilir ve kaybettiğinizi yeniden yapılandıramazsınız. Daha zayıf düşecek ve içinizden bir şey yapmak  ya da herhangi bir şey için harekete geçmek gelmeyecektir.




6. Saç Dökülmesi
et_6
Protein eksikliğinin bir garip işareti de saç dökülmesidir. Burada olan şey;bedeniniz yeterli proteini almaz ve değerli proteinini  korunma moduna geçer ve bunu saç ya da tırnak üretiminde kullanmayı durdurur. Dolayısıyla, saçlar matlaşır,cansızlaşır ve gücünü kaybeder.



7. Yaralanmada Daha Geç İyileşme
et_7





8. Demir Eksikliği Kansızlık Riski
et_8

Ette çok fazla protein ve demir mevcuttur.
Dolayısıyla,eğer artık et yemiyorsanız, bedeninizin ihtiyacı olan bu gerekli besin maddelerine sahip olamazsınız.Bunları almazsanız, tek kaynağı et olan bu besin maddelerinden yoksun kalırsınız.Sonuçta, kansızlığa bağlı hastalık riski ile karşı karşıya kalırsınız.




9. Birisi Yemeden Dolayı Özür Dileyecek
et_9
Et yemediğinizi bildikleri halde meslektaşlarınızın ya da ev arkadaşlarınızın ya da sınıf arkadaşlarınızın yemekte size katılıp önünüzde et yerken et yemeyen sizden özür dilemeleri biraz münasebetsiz olabilir. Sevmediğiniz şeyi yerken onları seyrettiğinizde ne hissedeceğiniz konusunda biraz kaygılanıp, merak edin.



10. Etin Tadın Gerçekten de Nasıl Olduğunu Unutacaksınız
et_10

Onayladığınız geçerli sebeplerden dolayı hergün etsiz yemeklere gitmeye karar vermeniz neticede, sizi gerçekten de tamamiyle et yemeyi kesmeye motive edebilir. Bir gün kendinize şunu sorma eğiliminde olursunuz: “Uzun zaman oldu. Etin tadı nasıldı?” ve seferinde eti gördüğünüzde nasıl olduğunu merak etmeye devam edeceksiniz.



Ahmet Hulusi'nin duası!..

DUAM:
Arşın, Ruh’un ve bütün melâikenin Rabbi olan yüce ‪#‎Allah‬’ım... Senin yanında âciz, güçsüz, muhtaç ve indînde bir hiç olduğum idraki içinde sana yalvarıyorum... Ne olur bütün yanlışlarımdan, bilmeyerek ve dayanamayarak yaptığım bütün fiillerimden dolayı beni bağışla!..
Efendimiz Muhammed AleyhisSelâm’ın Rabbi olan Allâh’ım, bana in’amda bulunduklarının yolunu kolaylaştır ve gerçekten sapanlardan olmaktan beni koru!.. Kendine seçmekle şereflendirdiklerinden eyle; şu anda yeryüzünde yaşayan en sevdiğin zâtlara beni yakın eyle; onların fiillerini bana da kolaylaştır, sevgili eyle!..
Kendisinden gayrı olmayan Allâh’ım, yarattığı her şeyi tam bir mükemmeliyetle var eden Allâh’ım, ihâta edilmesi asla mümkün olmayan Allâh’ım, Ya HÛ ya men HÛ!.. Zâtın hakkı için, basîretimdeki körlükten beni kurtar; mutlak gerçeği bana idrak ettir, hazmını ver!.. Öyle bir yakîn ihsan et ki, ondan sonra küfr ve şirk olmasın!..
Allâh’ım, Hakk-el yakîn olarak yaşamama engel her ne var ise ondan sana sığınırım... Senden sana sığınırım... Benlikle huzurunda bulunmaktan sana sığınırım... Koruyucu sensin ve senin gücün her şey için yeterlidir... Âlemlerin Rabbi olan Aziym Rab sensin Allâh’ım...
Bu gerçekleri bize bildiren Rasûlullâh AleyhisSelâm’a indîndeki sayıca ihsanda bulun, ne şekildekine lâyık ise; biz onu takdirden âciziz.”

16 Temmuz 2015 Perşembe

Az Yağlı Beslenme Zararlı..

Az Yağlı Beslenme Zararlı

AZ YAĞLI BESLENME BEYİN SAĞLIĞINIZA NEDEN ZARAR VERİR ve BU KONUDA NE YAPMALIDIR?
yağlıyagli
Günümüzde beyin problemlerinde adeta bir salgınla karşı karşıyayız.
Endişe, bilinç bulanıklığı, zihinsel yorgunluk, depresyon, dikkat eksikliği, otizm, Alzeimer, Parkinson, Multiple Sikloris gibi hemen her kesi bir şekilde etkileyen durumlardan oluşan uzun bir liste.
Her zamankinden çok bunlarla savaşıyoruz. “Neden?” diye kendimize sormalıyız.
Modern dünyada beyin sağlığının azalmasıyla ilgili pek çok karmaşık sebep olsada, bence en büyük sorumlulardan biri olan şey hakkında konuşalım.

Yağ Korkusu: Neden Önemli Besinlerden Kendimizi Mahrum Ediyoruz?

Yıllar boyunca yağ ve kolesterol, beslenmemiz içerisinde öcüleştirildi. 20.yüzyılın ikinci yarısından beri, bu gıdaların damarlarımızı tıkadığını, kilo aldırdığını yagli2duyuyoruz. Dolayısıyla bizde bunlardan sakınıyoruz.
Günümüzde bu inanç hala devam ediyor. Ama artık bu düşüncenin günleri sayılı. 2014 yılında ‘Neurology’ tıp dergisinde şunu ortaya koydu: Yaygın inanışın aksine aslında yüksek kolesterol ile felç arasında bir bağlantı olmayabilir. Başka bir araştırmada ise, düşük kolesterolün ölüm riskini artırabileceği söylendi. Aynı zamanda, statinlerin( kolesterol düşürücü ilaçlar) pek çok yan etkisi vardır. Bunlardan bazıları da hafıza kaybı ve beyin işlev bozukluğudur.
İşin aslı şu ki, vücudunuzdaki en yağlı organ olarak beyin %60 yağdan oluşmaktadır. Vücudunuzdaki kolesterolün nerdeyse %25’i de beyninizdedir.
Öyleyse beyninizi, kendisini oluşturan besinlerden neden mahrum edesiniz?
Kolesterol ve yağ tüketimi beyin sağlığı ve işlevi bakımından son derece önemlidir. Ama yıllardır beynimizi en sevdiği besinlere aç bırakıyoruz.

Şeker mi Yağ mı? Beyninizi hangisiyle doyurmalısınız?

Günümüzde standart batılı beslenmesi hemen hemen aynı şeyin farklı türleri etrafında döner durur: Şeker.
Abur cuburlardaki rafine karbonhidratlar, ekmekler, makarnalar, meyve ve meyve suları..Hemen hemen yediğimiz her şeyde şeker var. Ama acaba beyniniz için en iyi beslenme şekli şeker midir?
2013 yılında yapılan bir araştırmada, diyabetik olmayanlardaki yüksek kan şekeri oranı, beynin Alzeimer hastalığından etkilenen bölgelerindeki işlevi azalttı. Alzeimer’ın tıp literatüründe “tip 3 diabet” olarak adlandırılmasının nedenlerinden birisi de budur.
Diğer taraftan, ketojenik bir beslenmenin-şekerin değil de yağın öncelikli enerji kaynağı olduğu beslenme-beyin sağlığınız için son derece önemli şeyler yaptığı gösterilmiştir.
yagli3 Şekerli hız treninin aksine, sağlıklı yağlar yavaş, sürdürülebilir enerji çeşididir. Biyoloji en doğrusunu bilir: Doğduğunda bebekler beyin gelişimi ve enerji için, anne sütü formunda yağa ihtiyaç duyarlar.
Uzun lafın kısası: Beynimizin düzgün çalışması için çok enerjiye ihtiyacı vardır. Biyolojik ve evrimsel olarak, optimal beyin sağlığı için en sürdürülebilir enerji şekli iyi yağlardır.

Peki öyleyse ne yapalım? Daha Sağlıklı Bir Beyin İçin 3 Yol

  1. Sağlık Laboratuarlarına Gidin
Beyin sağlığınızın iyi olup olmadığını anlamanıza yardımcı olacak pek çok laboratuar testleri tavsiye edebilirim. Mesela, homocyseine ve açlık insülin testlerini araştırın. Bu laboratuarlarda size özel bir destek sağlanabilir. Sonrası içinde sizi yönlendireceklerdir.
  1. Beyninizi iyi yağlarla doyurun
Yağ ve kolesterole bakış açınızı değiştirmek zorlayıcı olabilir. Özellikle de yıllarca bunlardan uzak durmaya çalıştıysanız.
Öncelikle kendinizi beyin sağlığınız için en yararlı olan yağ çeşitleri konusunda eğitin. Inflamasyonu düşüren en etkili yağ çeşitlerini kesinlikle öğrenin. Inflamasyon her beyin problemiyle bağlantılıdır.
Mesela, arachidonic and docosahexaenoic asitleri beyin sağlığı üzerinde önemli rolü olan 2 yağ çeşididirler.Peki bunları tüketebileceğimiz en iyi kaynak nedir?
Çayırda beslenen hayvan eti ve doğal ortamında avlanmış balık. yagli6
Hindistan cevizi yağı da beyniniz için bitki tabanlı harika bir yağ kaynağıdır. Hindistan cevizi yağında MCT (orta zincirli trigliserit) vardır. Bunun da bilişsel fonksiyonu geliştirdiği gösterilmiştir. Tekli doymamış yağlar, mesela natürel birinci zeytinyağ ve avokado, beyniniz için çok faydalıdır.
Yağı hayatınıza yavaşça dahil edin. Yıllar boyu az yağlı yedikten sonra, vücut sisteminizin sağlıklı yağ tüketimine adapte olması biraz süre alacaktır.
  1. Kişiye Özel Fonksiyonel Tıbbi Bakım Alın
yaglar5 Fonksiyonel Tıp, bir kişi için iyi olan bir şeyin sizin için iyi olamayabileceğini bilir. Genel olarak, sağlıklı yağları beslenmemize dahil etmek akıllıca bir adımdır. Ama sizin için ne kadar miktar gereklidir?
İdeal yağ, karbonhidrat ve protein oranlarına kişisel olarak değerlendirme yapıp, karar verilmelidir. Mesela bazı insanlar için ketojenik beslenme iyi değildir. Beyniniz için gerekli olan hedef besinler kişisel ihtiyaçlarınıza bağlıdır.

İçgüdüsel Duygu: Beyin-Bağırsak Mikrop Aksi...

İçgüdüsel Duygu: Beyin-Bağırsak Mikrop Aksi

Bunda hem fikir olduğum konusunda emin değilim!” beyin_bağırsak1
Karnımda komik bir his var.”
Dikkatli olsam iyi olur!”…
Bilincin teorileri bedenden geçiyor olmalı. İnsan bedenindeki organları ile şekillenen zihin nasıl entegre olmakta? Belirli organlar örneğin kalp ve bağırsak gibi, duygular, farkındalıksız verilen kararlarda, hafıza ve bilincin genel fonksiyonunda ne derece önemli?
Bedenin merkezi çekimgücü, atletik egzersizlerin  “kalbi-özü”, yaşamın idamesi için gerekli olan yeme ve içmenin odağındakibağırsak, daha üst beyin merkezleri tarafından en az kontrol edilen insan bedenindeki ikinci en büyük beyindir.
Bu “ikinci beyin”nin içgüdüsel, düşünmede önemli olduğu düşünülmektedir ve içgüdü yaygın bir şekilde “gut-feelingiçgüdüsel his-içsel algı, sezgi “ olarak adlandırılır. Bağırsağın, korku, endişe, beklenti ve diğer önemli duyguları deneyimlememizde önemli bir yeri vardır.
beyin_bağırsak2 Şimdi, insan hücrelerinin toplam 10 katı kadar fazla olan bağırsaktaki trilyonlarca mikrop, “unutulmuş organ” olarak adlandırılmakta. Çok büyük miktardaki genleri ile bu mikroplar bağırsakta ve beyin üzerinde çok büyük etkiye sahip.
Son dönemlerde, Beyin-Bağırsak Mikrop aksi sorgulaması çok önem taşımaya başladı.


İkinci Beyin

 Bağırsak sinir sistemi ve beyin daimi şekilde iletişim halindedirler. Bedenin diğer kısımlarının aksine, bağırsak geniş, karmaşık, yarı-otonom beyindir ve beynin geri kalan kısmına göre daha çok seratonin üretimine evsahipliği yapmaktadır. Vücut anatomisinin herhangi bir kısmına göre en fazla bağımsız karar alan bölümdür ve bağırsağın tüm bedeni uyardığı endokrini, içsalgısı çok karmaşık ve detaylıdır.
Bağırsağın anterior singulat, orbifrontal korteks ve amigdala ile girdiği iletişiminin duygular, motivasyon ve biliş üzerinde önemli etkiye sahiptir.
beyin_bağırsak3
Bağırsaktaki mikropların ayrıca aynı beyin bölgelerindeki hafızayı, duyguları ve davranışı da etkilediğine dair artan kanıtlar vardır.
beyin_bağırsak4 Otonom sinir sistemindeki iki ana dal olan sempatik ve parasempatik sistem, derinlemesine bağırsak, kalp, akciğerler, ve böbrek gibi tüm içorgansal organlarla bağlantılır ve ayrıca bu inanılmaz inervasyonun küçük bir kısmı bile bilinçli olarak algılanır örneğin; bu devrelerin yeme ve bağırsak hareketleri için kullanımı gibi…
Toplamda 10 trilyon insan hücresi varken, bağırsağınızda 100 trilyon mikrop vardır.
 Bağırsaktaki mikroplara ait eşsiz genleri, insan hücreleri  ile karşılatırdığınızda, onların insan vücudu içinde sinyal yolladığını ve sayıca da 150 kat daha fazla olduğunu görürsünüz (insan genlerinde 3.3 milyon mikrp geni vardır)
Mikroplar, endişeyi, ruh halini, bilişi ve acıyı etkilemektedir. Bağırsakta mevcut olan mikrop çeşitleri, bağışıklık aktivitesinin aktivasyonu, ve sinir sistemindeki mekanizma, vagus ve sempatik nöronlarla, ve belirli metabolik mikrop üretim ve nörotransmiterler ve hücre duvarı şekerlerinin içerdiği bağırsak hücreleri yoluyla sinyal yollar.

Unutulan Organ 

Bağırsaktaki 100 trilyon mikrop (bağırsağın alt kısmında) unutulmuş organ olarak adlandırılmaktadır. beyin_bağırsak5
Çünkü bağırsağınızdaki  çoğu mikrop anaerob-oksijensiz ortamda yaşabilirler ve onlar laboratuvar çalışmalarında yetiştirilemez ama şimdi biz bunların fetusun gelişiminde olduğu kadar kalıtsal ve uyarlanabilir bağışıklık sistemi için de önemli bir rol oynadığnı biliyoruz.
Bu mikroplar, bağırsak hareketliliği, gıda emilimi ve yağ dağılımını düzenlemede rol oynamaktadır. 
Her kişinin kendine has baskın bir mikrop karakteri ve sağlıkla bağlantılı gözüken dengelenmiş bir kompozisyonu vardır. Normal bağırsaklarda bulunan iki ana bakteri; Bacteroidetes ve az miktardaki protobakteri aktinobakteri ve fusobakterileriyle Firmucutes’tir.
Doğal bir doğumdan sonra yeni doğan bir bebek esasen mikropsuzdur, ve bir bebeğin bağırsağında 100 den fazla tür ve 7000 mikrop karakteri yaşamaktadır. Bu karakterler sıklıkla anneninkilere benzerdir. Yenilen gıda mikropların kompozisyonunda ana etkiye sahiptir. Örneğin; bacteroidetes, yüksek yağ ve protein ile oluşurken, prevotella yüksek- karbonhidratla ilişkilendirilir.
İlginç olan; yaşlılardaki öz mikrobiyatanın daha genç yetişkinlerdekine göre farklı olduğudur ve kompozisyonun da doğrudan sağlık çıktıları ile ilişkili olduğu bildirilmiştir.

Bağırsaktaki Nöronlar

 Bağırsak, pek çok lokal gangliyon ve sinir ağları ile beynin dışındaki en geniş sinir sistemine sahiptir. Bağırsak ve beyin arasında sadece az miktarda çift yönlü bağlantı vardır.
beyin_bağırsak6 Yukarıda da bildirildiği üzere, anatomik sinir sistemi vasıtasıyla olan ana bağlantılar,sempatik ve parasempatik olanlardır. Hemsempatik (adrenalin-savaş ya da kaç) hem deparasempatik (dinlenme, rüya, yeniden yapılanma—asetilkolin) sinir sistemi,duygularda ve uyku, rüya, beden farkındalığı ve sipiritüel deneyimde önemlidir.
Hipotalamik adrenal—böbrek üstü yollardaki spinal-omura ilişkin refleksler ve sinirler, hem bağışıklık hem de duygusal sistemler için çok önemlidir ve  hipotalamus ve aimgdala ile de iletişim halindedirler.
Beyin-bağırsak etkileşimi, yeme bozuklukları, kronik bağırsak sancısı ve enflamasyon bozuklukları ile bağdaştırlmaktadır. Beyin-bağırsak etkileşimindeki değişimlerin, bağırsak enflamasyonu ve stres reaksiyonları ve davranışları ile yüksek oranda bağlantısı olduğu artık şimdilerde net olarak gözükmektedir. Stres, endişe ve huzursuz bağırsak sendromu gibi bağırsak bozuklukları arasında oldukça fazla ilişkilendirme de mevcutttur.

 Mikroplar ve Bağırsak-Beyin İlişkisi

Mikroplar, bağırsak ve beyinin iki yönlü etkileşimlerini hayati derecede etkilerler. Daha önce yapılan bir yayında, bağırsaktaki mikropların beyine beyin_bağırsak7etki gönderdiğinden, bunun da yeni beyin hücreleri yaratmak üzere BDNF’yi ve diğer sinyalleri uyardığından bahsedilmişti. Bu sinyaller, kana sinyal yollayan bağırsaklardaki büyük endokrin hücre ağının parçası. Bu sinyaller, devasa vagus sinirini etkileyebilir ve beyinde değişikliklere yol açabilir. Ayrıca lokal gastrointestinal(sindirim sistemi) fonksiyonu da düzenlerler.
Bağışıklık sistemi, beyine bilgi aktarmada çok önemlidir. Vücudun bağışıklık hücrelerinin %75’i bağırsaklarda yer almaktadır. Bağışıklık sistemi aslında oradaki trilyonlarca mikroba çok tepkisel değildir. Ama her nasılsa bu gruplardan bir tanesi saldırgan bir değişime uğrarsa, bağışıklık sistemi de derhal alarma geçer; endokrin hücreler ve sinyaller ile etkileşime geçer. Hücreler, düşman olmayan mikroplara tonik tepki verirler.

Mikrop Etki Mekanizmaları

Bağırsak- beyin eksenindeki mikrop mekanizmaları komplekstir.
Vagus Siniri (Akciğer-Mide Siniri)
beyin_bağırsak8 Hem bağırsak ve beyin arasındaki bağlantı, hem de mikropların etkisi bakımından belki de en önemli sinir büyük karmaşık vagus siniridir. Vagus iki yönlüdür. Vagus yapısını oluşturan %80 duyusal sinyaller sebebiyle, bağırsak hareketliliğini, kalp atış hızını düzenler ve de akciğerler üzerinde direk etkilidir. Vagus etkisi anti-inflamatuar(iltihap önleyici) olabilir. Alfa7 nikotinik sinirleri yoluyla mikrobik kan enfeksiyonuna karşı korurlar. Ama bağırsak ve beyin arasındaki tüm etkilerden vagus sorumlu değildir. Çünkü vagusun elimine edilmesi bazı etkileri durdurmamıştır.


Bağışıklık Sistemi beyin_bağırsak9

Hem doğuştan gelen hem de adaptif(uyarlayıcı) sistemler hücre yüzeyinde mikrop kolonileri barındırırlar. Bağışıklık sistemleri her iki yolla da sinir sistemi
desteği alır. İmmun stokinler, özellikle de interlökin IL4(bağışıklık sistemi cevabını artıran bir madde) ve interferon-gama depresyonla ilişkilidir. Ek olarak, uyarıcı stokinlerdeki B longum infantis mikrobu, anneden ayrılmaya bağlı depresyonu artırmaktadır.

Mikrop Metabolizması

Bakterilerdeki 3.3 milyon gen içinden pek çoğu psikoaktif sinyaller yaratma yeteneğine sahipler. Bazıları da nörotransmitter ve nöromodülatörler oluştururlar. Farklı mikrop türleri GABA, noradrenalin, seratonin, dopamin ve de duyguyu etkileyen ana transmitterler olan asetilkolin üretirler. Inflamatuar faktörler ve steroidler tarafından uyarıldıklarında, mikroplar triptofan ve kynurine üretirler. Önceki bir yayında, kaygı ve depresyonu etkileyen mikrobik etkiler detaylı anlatılmıştı. Bu nörotransmitterlerden hangisinin üretildiğini anlamada probiyotiklerin çok önemli etkisi vardır.
Diğer mikroplar hücre duvarı şekeriyle tesir etmektedirler. Bu şekerler, insan hücrelerini asitler ve safradan koruyan, bir dış kabuğu olan probiyotik mikropların önemli bir mekanizmasıdır. Ayrıca mikropları bağışıklık sisteminin tepkisinden de korurlar. Hücre duvarı bileşenleri, birincil (afferent)getirici aksonlarda etkili olan sinyal moleküllerinin salınımı için epitel kaplama hücrelerini uyarırlar.

Probiyotikler

beyin_bağırsak10 Kötüye karşılık iyi bakterilerin dinamiği tüm insan fonksiyonlarında son derece önemlidir ve pek çok yönden bağırsak-beyin sinyallerini etkiler. Probiyotikler, pozitif mikropların hastalıkla savaştığı bir çeşit ilaçtırlar. Araştırılması en zor olan şey ise, pek çok farklı mikrobun farklı probiyotik etkilerinin olmasıdır. Bunlar daha yeni listelenmeye başladı ve kesinlikle gelecekteki tıbbi tedavilerde kullanılacaklar.
Son zamanlarda, son derece tehlikeli clostridium difficile colitis( kalınbağırsak iltihabı) probiyotikler ile başarılı bir şekilde tedavi edildi.
Araştırmalar, probiyotik bakterilerin gıda bileşenleri için etkin olduklarını, şekeri fermente ürünlere dönüştürdüğünü, vitamin ve diğer büyüme maddeleri ürettiğini, diğer bakterilere toksik maddeler ürettiğini, nörotransmitter bağlanma alanları için etkin olduklarını göstermektedir.
Probiyotikler bağırsaklardaki bariyer işlevini geliştirebilir, inflamasyonu azaltabilir ve immun tepkileri uyarabilir.
Probiyotikler, opioid ve kanabioid reseptörleri etkileyebilirler ve bu da ağrı üzerinde etkilidir.
Probiyotikler, IBS (hassas bağırsak sendromu), kaygı-endişe, stres ve ruh halinin iyileştirilmesi konusunda yardımcı olmaktadır. Bu da, hastalıklı davranış, depresyon ve kaygı yaratan sitokinlerin saldırısıyla oluyor gibi görünmekte. Vagus siniri bazı probiyotik etkiler için de son derece önemli görünüyor.

Belirli Beyin-Bağırsak-Mikrop Etkileri

Mikroplar ve beyindeki çift yönlü etki noktalarını birleştiren çok sayıda araştırma sonuçları bulunmaktadır.

Stres

Stresin kompleks mekanizması üzerinde hala çalışılmaktadır. Stresi genelde bağırsakların çalışması yoluyla algılarız. Hipotalamus-pineal adrenal (HPA) beyin_bağırsak11eksenindeki stresle alakalı sinyaller, mikrobiyal bağırsak kompozisyonunu büyük oranda etkiler ve belirlerler.
Bebek hayvanların annelerinden ayırılması HPA’ya ve bağırsaklardaki mikrop topluluğunda da değişikliğe neden oldu.
Hayvanların kısıtlanmaktan kaynaklanan kronik stresi, spp.bakteroitlerin göreceli bolluğunu azalttı ve daha tehlikeli bir mikrop olan clostridium u arttırdı.
Mikropsuz fare stres tepkileri, bifidobakteriyum infantis mikroplarının eklenmesiyle birlikte azalma gösterdi. Probiyotik laktobasil, bağırsak bariyer sızdırmasını önleyerek kronik strese yardımcı oldu. Bu da stres tepkisini modüle etti.
Yavru farelerin erkenden annelerinden ayırıldığı depresyondaki bir model farede, bir probiyotik stresli davranışı yok etti ve beyindeki CRF ve noradrenalini değiştirdi. Kolit olan farelerde ise, aynı probiyotik endişeyi durdurdu, hipokampüsteki BDNF’yi normalleştirdi.

Bilişsellik

Çocuklarda, normal gelişim için mikrop kolonileşmesinin gerçekleşmesi gerekli olan kritik bir dönem var. Mikropsuz farelerde daha az BDNF vardı. Ayrıca bilişsel kayıp ve daha az işleyen bellek yanı sıra, korteks ve hipokampüsteki önemli sinirlerde bir azalma görüldü.
Mikropsuz farelere, kendi cinslerinin normal mikroplarından verildiğinde, kendi türlerine özgü değil de mikrop çeşidine bağlı davranış sergilediler. Başka bir araştırma da göstermektedir ki, ayrı mikrop türü endişe ve depresyona yatkınlığı etkilemektedir.

Otizm

Otistik spektrum bozukluğu (ASD) olan pek çok kişi de aynı zamanda bağırsak (GI) rahatsızlıkları da görülür. Mikrop kompozisyonunu değiştirmiş gibi görünürler ama bunun antibiyotikler ya da özel beslenmeyle alakası olup olmadığı henüz kesin değildir. ASD hastaları ayrıca kısa zincirli yağ asitlerini de değiştirdiler. Bu da beyini etkileyebilir. Hayvanlarda bu yağ asitlerinin girişi davranışsal değişiklikler gösterdi. Geç başlangıçlı otizm ya da 18 aylık olduktan sonra gerileyici otizm yaşayan çocuklarda, bağırsak alışkanlıkları değişti. Çok açıkça olmasa da, farklı bakteri çeşitleri bununla ilişkilendirildi.

Karaciğer Hastalığından Kaynaklanan Bozulma

Ciddi karaciğer rahatsızlığından kaynaklanan bozulma (ansefalopati), daha fazla bozulmaya sebep oluyor görünen ve belirli mikropları yok etmek üzere kullanılan antibiyotikler ile geri döndürülebilir. Psikiyatrik hastalıklar, hassas bağırsak bozukluğuyla ilgili görünüyor.

Besin

beyin_bağırsak12 Beyin-bağırsak-mikrop ekseninde, besin ile alakalı pek çok kompleks sinyal var. Spinal kord(omurilik) sinirleri, vagus siniri, mikroplar ve endokrin hepsi besin sinyali gönderirler. Kandaki bağırsak peptitleri, hipotalamusa ve vagal komplekse ulaşırlar. Gıda alınımı, keyif yanı sıra bulantı ve tiksintiye de yol açar. Endokrin sinyaller, tokluk sinyali verirler. Lokal bağışıklık hücreleri, ağrılı bir rahatsızlık ve bulantı sinyali gönderebilirler. Yeni bir araştırmaya göre, insanlardaki bağırsak mikrop kolonileri ile obezite arasında sebep-sonuç ilişkisi bulunmaktadır.


Bağırsak Duygular

İnsanlar iki temel şekilde karar veriler: Bir tanesi içgüdüsel, hızlı ve duygularla bağlantılıdır. Diğeri ise yavaş ve analitiktir. Hızlı tepkide, içgüdüsel sistemi kullanmak gereklidir. Rasgele çevresel etkilerden kaçınmak için, bilinçli bir kararda, yavaş ve analitik yaklaşım daha iyi olabilir. Sezgisel süreç genelde “bağırsak kararları” olarak görülür. Motor bellek ve otobiyografik anıların da dahil olduğu deneyimlerimize dayanan bedensel hislerimizle son derece bağlantılıdır. Bağırsakların “bağırsak tepkisini” ne kadar tetiklediği, duyguların sezgilerle ne kadar bağlantılı olduğu hala cevaplanmayı bekleyen sorular. Ama bağırsakların bazı duygularla bağlantılı olduğu; ki bunlara stres, endişe ve korku da dahil, ve bunlarında sezgiyle bağlantılı olduğu kesin. Başka bir soru da “unutulmuş organımız” ın- bağırsaklardaki trilyonlarca mikrop- bu bağırsak tepkilerini etkilemesidir.
Beyindeki insular korteks bölümü çok geniş bir duygu ağından sorumludur: Endişe, korku, gerginlik, denge kaybı, ağlama, baş dönmesi gibi negatif duygular. Gülme ve empati gibi pozitif duygular. Korteksin bu bölgesi, vücuttaki dahili duyusal bilgiyle son derece entegre olmuş durumdadır ve bağırsaklar ve mikroplardan etkilenir. Insula ağrı, ateş, fiziksel terleme, kalp hızı, dolu idrar kesesi, nefes darlığı, yutkunma, konuşma becerisi, kokulardan tiksinme ve bağırsak duyarlıkları gibi inflamatuar duyulara ilişkin sinyalleri entegre eder. Bu önemli kortikal merkez, vücuttaki organlardan gelen çeşitli fiziksel duyuları, çoğu duyguyu entegre eder; önemli kararların alınmasında sorumludur. Ayrıca mikroplardan gelen sinyallerden de etkilenir.

ALBERT EINSTEIN

“Sezgisel akıl kutsal bir hediyedir. Rasyonel akıl ise sadık bir köle. Biz köleyi onurlandıran ve hediyeyi unutan bir toplum yarattık.” beyin_bağırsak13

Sonuç

Akıl ve duygu ile ilgili son çalışmalar, bedensel deneyimlerin ve bedensel durumla ilgili hatıraların duygular üzerinde çok önemli olduğunu ileri sürmektedir. Bu da zihin ve karar verme açısından çok önemlidir.
beyin_bağırsak14 Vücuttaki organlar ve beyin arasındaki iki yollu iletişim, bu süreçte çok önemli sinyallerdir. Öyle görünüyor ki, mikrop gruplarımız kan aracılığıyla mikroplardan gelen direk sinyaller yüzünden önemli bir role sahipler.
Ayrıca, sinir sistemiyle son derece entegre sinyalleşerek, bağışıklık sistemini etkilemesi bakımından da son derece önemlidir.
Gömülü olan zihin, ne vücudun organlarından ne de mikroplardan ayrılabilir.