23 Nisan 2016 Cumartesi

Karnımızdaki Beyin...

Karnımızdaki Beyin


"New York’taki Columbia Üniversitesi’nde görevli nörobilimci, anatomi ve hücre biyolojisi uzmanı Prof. Dr. Michael Gershon, 1998 yılında “The Second Brain” adlı kitabı yayımladı. Yazarın çığır açan bu kitabına göre; karnımızda, ikinci bir beyin bulunuyor. İkinci beyin, asıl beynin bir kopyası. Hücre tipleri, etken maddeler ve reseptörleri aynı. Karın bölgesinde, bu kadar çok sinir hücresinin bulunması, bilim adamlarını, bu organı araştırmaya yönlendirdi.

“Karnımızdaki beyin, serotonin gibi, ruh halimizi belirleyen nörotransmitterleri üretiyor ve psiko-aktif maddelere tepki veriyor. Karın, özerk çalışmaktadır. Karınbeyninin, beyne gönderdiği sinyaller, beyinden alınandan daha fazladır. Karın, hastalanıp, kendine özgü nevrozlar geliştirebiliyor.  Karın, hissediyor, düşünüyor ve hatırlıyor. Sezgisel kararlarımızı, bu içsesi dinleyerek alıyoruz…”

Karın boşluğu, vücudun merkezinde, başlı başına bir evren. Araştırmacıların, uzun yıllar gerekli ilgiyi göstermediği bağırsaklar, ikinci beynimiz tarafından yönetiliyor. Sindirim organımız, omurilikden çok daha fazla sinir hücresine sahiptir. Bu organımız, 100 milyon sinir hücresi ile çevrilidir. Enterik (bağırsaklara ait) sinir sistemi olarak adlandırılan bu örgü, giderek daha çok bilim adamını heyecanlandırıyor. Birçok uzmana göre; karın bölgesi, kafatasında bulunan merkezin devamıdır.

Enterik sinir sistemi üzerine çalışmalar yapan dünyadaki bilim adamları, "insan bedeninin karanlık bölgelerine yaptıkları keşif gezilerinden" söz ediyor. Londra Üniversitesi’nden Emeritüs Prof. Dr. David Wingate, bu alanın öncülerden ve nörogastroenteroloji kavramını keşfedenlerden. Prof. Dr. David Wingate: “Uzun zaman bağırsaklara, basit refleksleri olan bir organ gözüyle baktık. Kimsenin aklına, sinir liflerini saymak gelmedi” diyor. Gastrointestinoloji uzmanı Wingate, bu alanın öncülerden ve nörogastroenteroloji kavramının yaratıcılarından.

Bağırsaklar 100 milyon adet sinir hücresiyle çevrili. Bu kadar çok sayıda sinir hücresine omuriliğinde bile rastlanmıyor. Kulağa hakaret gibi gelse de, birçok nörobilimciye göre "ikinci beyin" asıl beynin bir kopyası. Hücre tipleri, etken maddeler ve reseptörleri aynı.

Los Angeles’taki California Üniversitesi’nden, fizyoloji profesörü ve nörogastroenteroloji uzmanı Emeran Mayer ise, şöyle diyor; “Karındaki Beyin”: Şaşırtıcı. Bundan birkaç yıl önce, psikolojik durum ve karındaki ikinci beyin arasındaki ilişkiden bahsetseydim, meslektaşlarım benimle alay ederdi"

Flinders Üniversitesi’nde görevli, Avustralyalı araştırmacı Marcello Costa, başta kendisinin de inanmadığını anlatıyor.

Karın özerk çalışıyor; kafatasındaki beyne gönderdiği sinyaller, beyinden aldığından fazla. Hastalanıp kendine özgü nevrozlar geliştirebiliyor. Karın da hissediyor, düşünüyor ve hatırlıyor.Karın özerk çalışıyor; kafatasındaki beyne gönderdiği sinyaller, beyinden aldığından fazla. Hastalanıp kendine özgü nevrozlar geliştirebiliyor. Karın da hissediyor, düşünüyor ve hatırlıyor.

Herkesin hemfikir olduğu konu ise şu: Beyin haricinde en çok sinir hücresinin bulunduğu bağırsaklar, aslında kendi başına bile fazlasıyla karmaşık bir iş olan sindirim işleminden çok daha fazlasını yapıyor. Kaldı ki tek başına sindirim işlemi bile oldukça karmaşık bir iştir. İkinci beyin, hem vücut hem de ruhun hayatta kalmasını sağlıyor; kendisi psikolojimiz üzerinde belirleyici olan serotonin, dopamin, opiatlar gibi psiko-aktif maddelerin kaynağı. Hatta valium gibi etkili ilaçların teskin edici özelliklerini kazandıran benzodiazepin gibi kimyasallar bile burada üretiliyor. Kısacası karın, beyni pek çok şekilde besliyor.

Dünya üzerindeki tüm kültürlerde duyguların, bedenimizin merkezinde oluştuğu ifade edilmektedir. Bir zorluğu aşarken, göbek çatlatmak, sevinçten göbek atmak, sinirin mideye vurması, açlıktan karnın zil çalması ya da dünyayla göbek bağı vb. deyişler bu yüzden olsa gerektir.

Irkları, kültürleri ne olursa olsun, sevinç, korku, huzur, ihtiras gibi duyguları, en yoğun olarak nerede hissettiklerini göstermeleri istendiğinde, hemen hemen tüm insanlar karın bölgelerine işaret ediyor, çünkü insanlar bu "karanlık mağarada" bir şeylerin olup bittiğini, karınlarının kendilerine bir şeyler anlattığını, şifreli mesajlar gönderdiğini hissedebiliyorlar.

Çok eski zamanlardan beri, meditasyon yapan insanlar, bedenlerinin derinliklerine yolculuğa çıkıyor, burada huzur ve bilgeliği arıyorlar. Ve hatta, günümüz dünyasına egemen ekonomi disiplini bile, küresel bir dil olan "içsesin" öneminin farkında. Başarılı yöneticilerin el kitaplarında "içsesinizi dinleyin" gibi cümlelere sık sık rastlanıyor, borsacılara da aynı telkinde bulunuluyor.

İçsesimizin fısıldadıklarını beynimizin kabullenmesi, karnın beyni galebe çalması anlamına gelmiyor ama, en azından beynin vücudumuzun tek hâkimi olduğu mitini ciddi şekilde sorguluyor. Karnın ne denli belirleyici olduğunu bilim de doğrulamaya başladı. insan bedeninin herhâlde en "şiirsel olmayan" bölgesi bağırsaklar, gerçekten hayatın önemli sırlarını barındırıyor. Zekice işleyen sindirim sistemiyle sürekli devinim hâlinde olan, ancak hareketliliğini genelde görmezden gelmeyi tercih ettiğimiz karnımız, bilimsel araştırmaların odağına yerleşti son dönemde.

Prof. Gershon'a göre, insan bedeninde bir değil iki beyin bulunuyor. İkinci beyin, yani bağırsaklar yapısal ve nörokimyasal olarak başlı başına ayrı bir beyin. Bu buluş, tıpta "Neuro gastro enterologie" adı altında yeni bir bilim dalını doğurur.

Nöro gastro entroloji bilimine göre karın sadece sindirim yapan, toksinleri ve atıkları temizleyen bir makine, boru sistemi değil. Karındaki "ikinci beynimiz" ve kişinin kendini iyi hissetmesindeki görevi tartışılmaz. En önemlisi, hastalıklara karşı bizi koruyan bağışıklık hücrelerinin yüzde 70 ile 85'i bağırsaklarda üretiliyor. Ayrıca karın "interstisyel" adı verilen, kasların ve kas bağlantılarının işlevselliğinde önemli rolü olan hücreleri de üretiyor. Daha bitmediKarın, karmaşık bir nörotransmiter ağını ve beyindekilerle aynı olan nöromodülatörleri de barındırıyor. Bu mikro ürünlerden serotonin, melatonin, asetilkolin, epinefrin ve netrinler dahil olmak üzere şimdilik yaklaşık 30 madde olduğu biliniyor.

Gershon, buluşunu "The Second Brain" (İkinci Beyin) adlı kitabında anlattı ve geniş yankı uyandırdı. Yeni Aktüel'in sorularını yanıtlayan Prof. Michael Gershon, ikinci beynin bilimsel olarak bağırsağın iç sinir sistemi olduğunu, enterik sinir sistemi (ENS) içerdiği için beyin ya da omurilik inputlarının olmaması halinde de kendi hareketlerini kontrol edebilen vücuttaki tek organ olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Yapısı beyninkine çok benzer, çok geniştir. Omurilikten daha fazla sinir hücresi içerir."

Prof. Gershon'a göre biri başımızda, diğeri karnımızda bulunan beyinlerimiz işbirliği içinde olup birbiriyle uyumlu çalışmalı. Eğer bu sağlanamazsa "karnımızdan kaos, başımızdan mutsuzluk eksik olmaz." Prof. Gershon'a göre bağırsakların beyin üzerinde şöyle etkileri var: Bağırsaklar, vagus sinirleri aracılığıyla beyne sinyal gönderiyor. Vagus sinirlerinin uyarılması, öğrenme ve hafızayı geliştiriyor, depresyon ve epilepsi tedavisinde kullanılıyor. Yani bağırsak, duyguların değişimi için bir araç. Gershon ayrıca Alzheimer ve Parkinson hastalıklarının belirtilerinden biri olan amiloid plakların beyinde ve bağırsaklarda aynı zamanda oluştuklarını da söylüyor."

ALINTIDIR..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder