19 Mayıs 2015 Salı

Kullandığım Cihazlar Beynimi Etkiliyor mu?

Kullandığım Cihazlar Beynimi Etkiliyor mu?

“Kullandığım Cihazlar Beynimi Etkiliyor mu?” diye sorarsanız…
cihaz1 Evet…  Ve muhtemelen “fantom-hayal mesaj sendromun”dan da sıkıntı çekiyorsunuz!
 İlk radyoydu. Sonra televizyon. Şimdi de fekalet habercileri, akıllı telefonların ve bağımlısı olduğumuz tüm diğer dijital cihazları kullananmanın  sonuçları hakkında ürkütücü tahminlerde bulunuyorlar. Peki, neden uyarılara bu sefer kulak asalım ki?
Utah Üniversitesi’nden bilişsel ve nörobilim profesörü Dr. David Strayer şunları söylüyor: “Geleneksel televizyon ve tabletiniz arasında taşınabilirlik dışındaki en büyük fark; sosyal özellik içermesidir. Twitter ve Facebook ya da email yoluyla, birileri sizinle her zaman, bir şekilde irtibatta olmaktadır.” Kansas Üniversitesi biliş konusunda psikolog olan Dr. Paul Atchley de şunları eklemekte: “Bizler tabiatımız gereği sosyal organizmalarız. Beynimizin ödül kısımını aktive eden sosyal enformasyondan daha ilginç neredeyse hiç bir şey yoktur. Beynimiz ayrıca yeni görüntü ve seslere (insanlık tarihinin çoğunda, bir predatörün-avcının varlığının işareti olabilir) ani bir sese tepki verecek şekilde de bağlantılara sahiptir. Dolayısıyla, vızıltı ya da bip sesi ya da patlayan ışık gibi bir şey, sizi tehdit belirleme sistemi içine sokar.
Ani bip sesini, yeni sosyal enformasyonun imâlı vaadi ile birleştirirseniz, beyninizi yaptığı işten alıkoyup, ilgisini çekecek neredeyse mükemmel, yok sayılamayacak, bir uyarcıya sahip olursunuz ve çabucak mesajlarınıza ya da emalinize bakıp, hem de bu işi yapabileceğinizi düşünyorsanız eğer, bunu aslında yapamazsınız.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) nörobilim dalında profesör olan Dr. Earl Miller: “Bir şeyden diğerine odaklandığınız her seferde, “değişme-gideri” diye adlandırılan bir şey oluşur. Beyniniz biraz bocalar ve dikkati dağılmadan önceki  haline geri gelmesi için de zaman gerekir.”
Miller: “Basit ve alışkanlık haline gelmiş bir şeyi yaparken bu, o kadar da büyük iş değildir. Omlet yaparken ya da kıyafetleri katlarken— Ancak beyniniz karmaşık bir problemi çözmeye çalışırken bunu ne kadar önemli olduğunu fark edersiniz.”
Yeni yapılan bir çalışmada, yaptığınız işe geri dönüp,odaklanmanızın, emailinizi kontrol etmeyi bıraktıktan 15-25 dakika arası bir zaman aladığı tespit edilir ve Miller’ın kendi araştırması da bu tarz çoklu işte alıştırma ile daha iyi olamayacağınızı göstermektedir. Aslında, kendilerini çoklu işte uzman gören insanlar bu konuda(yaptıkları işe geri dönüp, odaklanmada) oldukça kötü gözükmekteler.
Miller : “Her 5 dakikada ilginiz bölünüp de tekrar yaptığınız işe derinlemesine dalamazsınız. Gerçek anlamda içgörü, derin düşünmeden kaynaklanır.”
Buna kolay bir çözüm var gibi: Karmaşık bir şey yapıyorsanız, telefonunuzu ya da emailinizi kapatın!
Bu bazı insanlar için işe yarayabilir. Ancak, bir aleti her bir kaç dakikada bir kontrol etmeye beyniniz alışmışsa, dijital uyarılar tarafından rahatsız edilemeden de, beynin iş üzerinde odaklı kalmakta zorluk çektiğine dair kanıt mevcuttur.
Atchley:  “Fantom-hayaj mesaj sendromu diye bir şey var. Bir mesaj ya da bir uyarı duyduğunuzu zannedersiniz ama öyle bir şey yoktur.
Atchley: “Hayal mesajlar yetişkinlerin başına dert olurken, aslında bu fenomen, 20 yaş altındaki insanlar (çoğu akıllı telefonsuz bir yaşam nedir bilmezler) arasında da oldukça yaygındır.” Hayal mesajları duymasanız bile, siz halâ her birkaç dakikada bir refleksif bir şekilde aletinize bakma isteği içinde kendinizi bulabilirsiniz ve siz bu dürtüyü gözardı etseniz de, konsantrasyonunuz bozulacaktır.
PLOS One dergisinde yayınlanan 2014 yılında yapılan bir çalışmada, odaklanama becerisi konusu bir yana, “medyada çok iş”le ya da pek çok web sayfası, aplikasyonlar, programlar ya da diğer dijital uyarıcılarla aynı anda uğraşıp, çoğu vaktini harcayanların beyinlerinin düşünce ve duygu kontrolü içerdiği kısımlarındaki gri maddelerinin daha az olduğu tespit edilmiştir.
Londra Kolej Üniversitesi’nden bu araştırmayı yürüten ve araştırmanın baş yazarı Kepkee Loh şunları dile getirmekte: “Aynı yapısal değişiklikler, obsesif- kompulsif bozukluklar, depresyon ve endişe bozuklukları ile de ilişkilendirilir.”
Atchley, daha çok araştırmadan ortaya çıkan şeyin; pek çok cihazın aynı anda kullanılması, irade ve karar vermede önemli rol oynayan beynin prefrontal korteksini bombardıman ettiğini söylüyor ve şunu açıklıyor: “Prefrontal korteks, bizim aptalca şeyler (örneğin;abur cubur yiyip yemememiz ya da araba kullanırken mesajlaşıp mesajlaşmamız) yapmamızı engeller.”
Atchley: “İnsan beyninin bu kısmı, 20 yaşın başlarına kadar “tam olarak gelişmiş bağlantılarkuramaz.” Pek çok cihazın kullanımının çocukları ve ergenleri etkileyebilecek olması Atchley’i endişelendiren bir başka konudur.
Peki o zaman bunun tedavisi nedir?…
Atchley ve Strayer’in 2012 yılında yaptıkları ve yayınladıkları bir araştırma, doğada zaman geçirmek, teknoloji le geçirilen çok fazla zamanın odak-törpüsü etkilerini etkisiz hale getirebileceğini göstermektedir. Ayrıca, meditasyonun, odaklanmayı güçlendirici yararları da mevcuttur.
Strayer,telefonunuzu sessize almak ve her 30 dakikada bir gönderceğiniz maillerinizi yazmanızın cihazlarınızı kullanmada iyi bir strateji olabileceğini ve onların kölesi olmamız gerektiğini söylemekte.
Tabii ki, en son ve büyük teknolojilerin pek çok yararı mevcut. Arkadaşlarınla irtibatta kalmanın rahatlığı ve kolaylığı büyük bir şey. Ancak, dijital anlamda dikkat dağılmasının zararı söz konusu olduğunda pek çok soru ortada kalmakta.
Atchley: “Bir taraftan hesaplamalar yapmaya çalışırken, diğer taraftan da Twitter’da neler olup bitiyor’u merak eden bir Einstein düşünsenize!… Belirli bir iş üzerinde konsantrasyonunu kurmuş insanlar inanılmaz buluşlar yapmaktadır ve ben, bu cihazların bizim bu becerimizi elimizden alıp, almadığı konusunda endişeliyim.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder