"Telegram, Elektromanyetik, Nöromanyetik Dalgaları ile Saldırı !
Dr. Cahit Karakuş
Telegram, elektromanyetik ve nöromanyetik dalgalar konusunda anlatılanların ortak
noktası saldırı olarak algılanmasıdır.
Konu özellikle internet ortamında araştırıldığında bu
üç yönteminde insanın akıl sağlığına saldırma amaçlı olduğu gibi bir sonuç ortaya
çıkmaktadır. Elektromanyetik konusunda yapılan araştırmalar, sokaktaki vatandaşın
bireysel olarak odağına saldırı olarak yerleştirilmesinin amacı bilgi kirliliği oluşturmaktır.
Öncelikle insanın akıl sağlığını etkileyen olumsuz faktörler çok iyi araştırılmalı ve
sorgulanmalıdır. Bunlar;
Kulak ve işitme sağlığı:
Günümüzün en önemli sıkıntılardan birisi işitme problemleridir. Çevresel gürültüler
kontrol edilemez biçimde artmıştır. Bununla bağlantılı olarak sağırlık, ortak kulağa bağlı
çınlamalar, kişileri farkında olmadan psikolojik sıkıntılara sürüklemektedir. Ayrıca hassas
algılama aralığı olan insanlar için işitme aralığı dışındaki frekanslardaki işaretler de stres
oluşturmaktadır. Tüplü televizyonlar, motorlar ve cihazların besleme adaptörlerindeki
uğultu ve vınlama sesleri süreç içerisinde insanlarda strese dayalı sıkıntılar oluşturduğu
görülmüştür. Bunların çoğunun nedeni ise cihazların şaselerindeki topraklama
eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Evlerde topraklama probleminin meydana getirdiği
olumsuzlukları düşünmeyiz, onun yerine bu gürültüleri komşularımızın bizi tedirgin
etmek amacı ile yaptıklarına inanırız. Aslında gürültü evimizin ya da beynimizin
içerisindedir. Biz düşmanı hep dışarılarda ararız.
Kulak çınlaması, hışırtı ya da kulak veya kafa içinden geldiği düşünülen diğer rahatsız
edici seslerdir. Kalabalığın ve gürültünün yoğun olduğu bir yerden izole bir yere
geçildiğinde, ortam sessizleştiğinden kafa içinden sesler işitebilir. Günlük hayatta bu
sesleri işitmememizin nedeni ise dış seslerin bu sesleri maskelemesidir. Dış seslerin
azalması, kafa içi seslerini daha çok işitmemize neden olabilir. Buda strese dayalı
rahatsızlıklar meydana getirmektedir. Kişi kulak çınlamasıyla yaşamayı öğrenmelidir.
Kulak çınlamasının neden olduğu depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların tedavi
edilmesinin, kulak çınlamasını önemli ölçüde azalttığı belirtilmektedir.
Yalnızlık:
Günümüz insanların özellikle bilinçlenen insanların en büyük sıkıntılarındandır, yalnızlık.
Unutmayın kalabalıklaşıyoruz, lakin yalnızlaşıyoruz. Alıngan oluyoruz. Didişmeler,
sağlıksız insanların tedirgin edici davranışları, bezdirmeye ve psikolojik zorbalığa dayalı
duygusal saldırılar gün be gün artmaktadır. Özellikle duygusal saldırılar ile baş
edemeyenlerde yalnızlık ve içine kapanma gibi sağlık sorunları kendini göstermektedir.
Yalnız insan kendisini toplumdan kopmuş hisseder. Başka insanlarla anlamlı bir iletişime
girmekte zorluk çeker. Yalnızlık duyan insan terkedilme, dışlanma, depresyon,
güvensizlik, umutsuzluk, anlamsızlık, değersizlik ve kızgınlık duygularıyla doludur.
İlaçlar, kimyasallar, kokular:
Beyin ve psikolojik rahatsızlıklara karşı kullanılan ilaçların beyin sağlığını ne ölçüde
olumsuz etkilediği konusu muammadır. Özellikle uyuşturucu, sakinleştirici gibi doktor
denetimi dışında kullanılan ilaçlar, kimyasallar ve kokular doğrudan doğruya beyin ve akıl
sağlığını olumsuz etkilediği görülmektedir.
Korkular:
Günümüz medyası, yaşadığımız çevre, internet ortamı, farkında olmadan takip
edildiğimiz, izlendiğimiz izlenimi veren bir ortama dönüşmüştür. Ayrıca sürekli
pompalanan propagandalar ve korku dürtüleri doğal olarak, insanların akıl sağlığını
olumsuz etkilemektedir.
Gözetleme, Başkalarına ait bilgileri ele geçirme:
Sosyolojik ve teknolojik gelişmelere rağmen bireysel özgürlüklere, özellikle özel hayata
müdahale artmaktadır. Bu durum artık öyle bir hal almıştır ki, insanoğlunun içinde
bulunduğu bu dönem “gözetlenen toplum” kavramı olarak adlandırılmaktadır.
İzlenmede en onur kırıcı olanı da insanların n izlendikleri konusunda bilgisi sahibi
olmamasıdır.
Bilgisayar oyunları:
Uzun süreli ve etkileşimli bilgisayar oyunlarının insan sağlığını hem fiziksel hem de
psikolojik olarak bozmaktadır. Ayakların ve ellerin kullanılması beyin sağlığı ile doğrudan
ilişkilidir.
Telefon ortamında insanların hipnoz edilmesi ve yönlendirilmesi:
Terör örgütü ile irtibatlandırma, paranız, malınız kötü adamların eline geçti, takip
ediliyorsunuz, sizi ya da çocuğunuz kaçıracaklar ya da öldürecekler gibi şok eden sözler
ile kişiyi dondurma, düşünme ve sorgulama yapısını bloke etme ve doğrudan denileni
yaptırma yönünde davranış değişikliği oluşturma yaygın olarak uygulama alanı
bulmaktadır.
Akıl sağlığı çok değerli ve hassas bir yapıdır. Çevrenize duyarlı iseniz, sorguluyorsanız,
nedenini araştırıyorsanız, günümüz dünyasında ve özellikle ülkemde yaşıyorsanız akıl
sağlığınız risk altında demektir. Çünkü bilgi kirliliği kontrol edilemez bir biçimde beyin
sağlığına olumsuz etki etmektedir. İnteraktif dediğimiz akıllı telefonlar, televizyonlar,
sözlü ve yazılı basın sürekli propagandaya ve doğrudan yönlendirmeye dayalı yayınlar
yapmaktadır. Tüm bu bilgi kirliliğine maruz kalan, düşünen ve sorgulayan insanlarda akıl
sağlığının etkilenmemesi mümkün mü?
Teknolojik olarak geliştirilme aşamasında olan, teoriler ya da laboratuvar ortamında
elektromanyetik enerjinin yönlendirilmesi konusunda yapılan çalışmalar sanki sokağa
inmiş ve herkes birbirini uzaktan tedirgin etmek için birbirine karşı silah olarak kullanıyor
gerçeğine dönüşmüştür. Oysa bunların hiçbiri doğru değildir. Öte yandan dinleme,
izleme ve tedirgin etme konusunda yaşadığınız çevrede yüzlerce örnek görebilirsiniz.
Camdan yarı beline kadar sarkmış insanlar birbirlerini dikizlemektedir. Komşular
birbirlerinin duvarını dinlemekte, duvarını delip içine kamera, mikrofon yerleştirmekte,
olmadı kulağı cisimlere, cisimleri ise duvara yaslamaktadır. İnternet ortamında
bilgisayarınızdaki kameradan illegal yazılımlar ile birileri sizleri gözetlemektedir. Kasıtlı
olarak, ses ve titreşim oluşturan ev makinelerinin uygunsuz saatlerde çalışması ile
insanlar birbirlerini sürekli rahatsız etmektedir. Gözlemlediğim bazı olaylar; tavanda ve
tabanda titreşimler oluşturan özel cihazlar ve yöntemler geliştirmek konusunda
inanılmaz gelişmeler kaydedilmiştir. Örneğin çamaşır makinesini salonda ya da yatak
odasında çalıştırmak gibi. Tavana titreşim yapan makineyi yaslamak ve üst katta gece
yarısı deprem hissi oluşturmak gibi. Hiçbir kimsenin aklına gelmeyecek cinlikler ile
rahatsız etmek, takip etmek, etrafında dedikodu yaymak gibi onlarca hoş olmayan
olaylar sıralayabilirim.
Elektromanyetik saldırı dediğiniz konu, havada yayınım yapan elektromanyetik enerjinin
belirli hedefe yöneltilmesi olarak adlandırılmaktadır. İnsan davranışını etkilemeye
yönelik sistemler üzerine çalışmalar yapıldığına dair gerek komplo gerekse bilimsel
yayınlar mevcuttur. İnternette bu sistemlerin izleri de mevcuttur. Unutulmaması
gereken bunlar çok pahalı cihazlardır, kullanımı özel izne tabiidir. Ayrıca elektromanyetik
enerji havada yayınım yaptığı güzergah boyunca çok hızlı zayıflamaktadır. Duvardan
geçerken, hatta pencereden geçerken tamamen zayıflamakta ve etkisi yok olmaktadır.
Etki oluşturması için birkaç metreden ve çok yüksek güçte yayınım yapılması gerekir.
Böyle bir cihazın varlığı ortamdaki parazit etkilerden anlaşılmaktadır.
Telegram ve nöromanyetik dalgalar ise beynin belirlenmiş noktalarında şok uyarılar
verildiğinde görülen tepkisel davranışların analizidir. Zihin kontrolü konusunda inanılmaz
bir bilgi kirliliği bu konularda üretilmektedir. Radyo dalgaları ve mikrodalgalar ile
insanların psikolojilerinin bozulduğu iddia edilmektedir. Yakın mesafe elektromanyetik
darbe katarı ile yayınım yapılırsa ve çok uzun süreli etki altında kalınırsa kaşıntı hissi
uyandırdığı, strese dayalı tedirginlik oluşturduğu doğrudur. Bu durumun oluşması için
hareketsiz uzun süre, yüksek güce maruz kalınması gerekmektedir. Çözülemeyen
psikolojik, ailevi, çevresel gibi problemlerin neden olduğu sıkıntılar yüzünden ciltte
oluşan kızarıklar, ruhsal gerilmelerin nedenini elektromanyetik saldırı ile ilişkilendirmek
doğru değildir. Özelikle çok uzun süre cep telefonu ile görüşen insanlarda denge
bozuklukları, tedirginlik hissi oluşturduğu da gözlemlenmiştir. Uzun süre televizyon
izlemek, bilgisayarda oyun oynamak ve cep telefonu ile konuşmak insanların hem
psikolojisini hem de fiziksel olarak sağlığını etkilemektedir.
İnsanların davranışlarının elektromanyetik dalgalar ile yönlendirilmesi ya da analizi
konularında araştırmalar yapıldığı da doğrudur. Bunun sokaktaki vatandaşa kadar gelip
onların psikolojini bozacak olması, mümkün değildir. Elektromanyetik saldırı altında
olduğuna inanan insanlara hemen şu soruyu sorarım, neden sen? Seni neden seçtiler?
Beni sevmiyorlar, beni yok etmek istiyorlar gibi açıklamalar doğru değildir, akıl sağlığının
olumsuz etkilendiği kabul edilmelidir. Özellikle kişi ikna olunmuyor ve elektromanyetik
saldırıyı ön plana çıkarıyorsa akıl sağlığı ile sıkıntılar başlamış demektir. Birde eğer
karşıdakini dinlemekten çok doğrudan kendisine inanılmasında ısrar ediliyorsa, bu
durumun da sağlıklı olmadığını gözlemledim.
2013 Nisan ayı başlarında ABD başkanı Obama, “Ekonomimizin güçlü yanı fikirlerdir.
Hayal kuran bir ulusuz biz, risk üstlenicileriz. Kimsenin görmediğini gören insanlarız.
İnovasyonu da herkesten daha iyi beceririz [1,2]. Bu, ekonomimizi daha güçlü kılar. İşte
bir sonraki büyük Amerikan projesi: BRAIN (beyin) Girişimi,” diye açıklama yaptı.
Projenin amacı beyinde trilyonlarca ağ yaratan 100 milyar nöronun nasıl çalıştığını
keşfetmek üzerinedir. Böylece beyin yaralanmalarına ve parkinson epilepsi, Alzheimer
gibi onlarca hastalığa çare bulacak araştırma için Amerikan Hükümeti ilk etapta 100
milyon dolarlık bir fon ayırdı. Bu, milyar dolarlık Genom Projesi’nin bütçesine kıyasla
belki mütevazı görünebilir ama Amerikan ekonomisinin içinden geçtiği zor dönem
dikkate alındığında hatırı sayılır bir miktar. Türkçe beyin anlamına gelen, projenin adı
“BRAIN”, İleri İnovatif Nöroteknolojiyle Beyin Araştırmaları’nın (Brain Research through
Advancing Innovative Neurotechnologies) kısaltması. Yöntem, ileri teknolojinin
yardımıyla önce beynin detaylı bir bilimsel resmini çekmek. Düşüncelerin oluşma hızını,
beyin hücrelerinin birbirleriyle etkileşimini araştırmak. Şimdiye kadar bu tür
araştırmalarda hiç devreye sokulmamış nanotekonolojik yöntemlerle hafıza, beynin
işleyişi, bilginin oluşması, davranışların altında yatan kompleks ilişkileri anlamaya
çalışmak. Kamu ve özel sektörün birlikte yürüteceği projenin yönetimini ise Rockefeller
Üniversitesi’nden Dr. Cornelia Bargmann ve Stanford Üniversitesi’nden Dr. William
Newsome üstlenecek [1].
Biz ise telekinezi ile uğraşıyoruz. Telekinezi, düşünce gücünü yoğunlaştırarak canlı veya
cansız varlıkları hareket ettirmek olarak tanımlanmaktadır. Şimdi komplo teorileri
üretmeye başlamadan önce yeniden bir önceki paragraftaki, ABD başkanı Obama’nın
söylediklerini bir daha okuyun. Ayrıca projenin bir amacı daha bulunmaktadır; iki beyinin
birbirleri ile iletişim kurabilmeleri mümkün mü? Bende size sormak istiyorum, “Mümkün
mü?”
Sonuç olarak önce akıl sağlığı ve onu korunmasına odaklanılması gerekmektedir.
Elektromanyetik araştırma konularının sokaktaki vatandaşa hem de sokakta yaşayan
diğerleri tarafından saldırı aracı olarak kullanıldığını iddia etmek doğru bir davranış
değildir. Onun yerine geleceğimizi yönlendirecek ve önümüzdeki yıllarda başlayacak
uzaya doğru yolculuklar da kullanılacak teknolojilere yönelik akıl oyunları geliştirmemiz
gerekmektedir. Gelişmiş ülkelerin hiçbirinde, bizdeki kadar komplo teorileri üretilmez.
Onlar geliştirilen teknolojilerin yarınlarını nasıl şekillendireceğini, hayallerini tartışırken
bizler akıl sağlığımızla oynuyoruz. Onlar yaşlanan nüfuzun ya da uzuvları olmayan
insanların daha sağlıklı yaşaması ve isteklerinin önceden anlaşılması için elektromanyetik
tabanlı teknolojiler geliştirirken bizler duygusala saldıran zorbalar üretiyoruz. Duygusala
saldıran zorbalara karşı duramadığımızda ya da saldırıları durduramadığımızda
düşmanımızda olan lakin bizde olmayan çok güçlü bir silah arıyoruz, “Elektromanyetik”.
Unutmayalım, akıl sağlığı, engellenemez değişimlere, yaralayıcı tecrübelere ve acı
kayıplara karşı yaşama tutunabilmektir. Çatışmaları, üzüntüleri bastırmaya çalışmak
yerine onları anlamayı ve onlardan kaynaklanan stresle başa çıkmayı öğrenmek gerekir.
Sağlıksız iletişimin olduğu bir toplumda, düşünen ve sorgulayan insanların akıl sağlığına
daha da dikkat etmeleri gerekmektedir. Psikopatların işgal ettiği bir dünyada onlara av
olmamak için akıl sağlığını koruyucu tedbirler geliştirilmelidir."
Alıntıdır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder